Doğuş Üniversitesi’nde neler oluyor?

Çok değil kısa bir süre önce Doğa grubu CEO’su Uğur Gazanker, Doğuş Okulları ve üniversitesini aldıklarını bana mutlulukla telefonda aktardı.

Haberin Devamı

Hatta üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanlığına eğitimci Okan Dilik’in atandığını duydum. Ne olduysa birkaç ayda oldu. Nasıl anlaşmalar yapıldı, kim kime durumu farklı aktardı bilinmez, geçen ay da Doğuş Üniversitesi’ni Beykent’in aldığını duydum. Doğa ile Doğuş’un arası bozulup, Beykent ekibini sessiz bir şekilde üniversitedeki varolan durumu araştırmak üzere Doğuş’un binasına yerleştirmeye başladı. Öğrenciler de, öğretim üyeleri de bu durum karşısında şaşkın. Nasıl olmasınlar ki! Bir yılda üç patron gördüler. Gözaçan ailesi, Doğa Okulları grubu ve Beykent yani Adem Çelik ve ekibi. Şu anda üniversitede kimin kim olduğu, kimin ne yaptığı belli değil. Bu boşluktan yararlanan öğrenciler de her şeye tepkili. Peki bu durumda YÖK ne yapıyor? Henüz bir açıklama yapmış değil. Önümüzdeki günlerde bu kampüste çok farklı şeyler yaşanabilir. İzlemeye devam edin.

***

Haberin Devamı

Okullarda şiddet

Gündem yoğun. Marmaray, seçim, dershaneler derken arada kaynıyor. Okullarda şiddet artıyor. Nereden çıktı bu demeyin. 12 yaşındaki bir öğrenci geçtiğimiz günlerde öğretmenini yumrukladı. Son günlerde öğrenci ve veliler tarafından bir şekilde şiddete maruz kalan, hastanelik olan eğitimci sayısı gittikçe artıyor.
Bu durumlara özellikle ergenlik döneminde rastlandığının altını çizen Psikolojik Danışman Dr. Nevin Dölek, “Çocuklar ergenlik döneminde biraz kırılgan oluyorlar. Akranları arasında yer bulabilme onlar için çok öne geçiyor. Onların gözündeki imajları çok önemli. Eğer bir yetişkin onu akranlarının gözünde aşağılayacak, değerini düşürecek şekilde davranırsa bunu yaşamına tehdit gibi görüyor. Şiddete başvurması tabii ki patolojik bir durum. Büyükler bir süre sonra gençleri, gençler de büyükleri düşman gibi görüyorlar. Bunun bir nedeni yetişkinlerin gençleri adam yerine koymaması, yeterince saygı göstermemesi. Hep büyükler saygı görüyor. Çocukların hepsi ‘kötü’ değil, bu yanılgıya düşmeyelim. Öğretmenine yumruk atan öğrencinin evde yaşadıkları, arkadaşları arasında reddedilme olup olmadığı, uğradığı tacizlerin olup olmadığı, güce ne kadar önem verdiği araştırılmalı. Ama genel olarak büyüklerin çocuklara ‘kötü’ baktığı da bilinen bir gerçek” diyor.
Şiddet konusunda araştırmalar yapan ve geçmişte İstanbul gibi bir metropolün Teftiş Kurulu Başkanlığını yürüten İstanbul Kültür Üniversitesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi ğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Münevver Mertoğlu
da bu konuya dikkati çekiyor. Mertoğlu, bu konuda şunları söylüyor:
“Hiçbir şekilde kötü değil bu çocuklar. Biz eğitimciler olarak onları eğitmekle yükümlüyüz. Fakat bir yerlerde yanlış, eksik yapıyoruz. Belki 10 sene öncesine kadar öğretmenlerin öğrencilere uyguladığı şiddeti konuşuyorduk. Şimdi artık öğrencilerin öğretmenlere uyguladığı şiddeti konuşuyor duruma geldik. Şiddet öğrenilen bir şey. Çocuk, bunu öğrenip okula geliyor. Bildiği tek tepki olduğu için öğretmenine aynı dille cevap veriyor“ diyor.
Mertoğlu, geçen yıl 13 ilçede, her gruptan 9 okul olmak üzere toplam 117 okulda, 2535 öğretmenden aldıkları verilere dayanarak fiziksel şiddette önemli ölçüde artış olduğuna dikkati çekiyor.
Şiddetin, çağdaş eğitimde yeri yok. Ancak, önce anne babalar, sonra da öğretmenler bu konuda örnek olmalı.

Yazarın Tüm Yazıları