Bugün mü hidayete erdiniz

BU soruyu, Meclis’e türbanla girmeye karar veren 4 milletvekili hanıma soruyorum.

Haberin Devamı

Bu başlığa bakıp...
Sanmayın ki, banal bir “Laiklik elden gidiyor...” tartışması açacağım.
Sanmayın ki, “Cumhuriyet’in kazanımları elden gidiyor...” diye feryat edeceğim...
Hayır...
Kaç kere yazdım, kaç televizyon programında söyledim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne başı örtülü kadın milletvekili girebilir.
Girebilir demek bile yanlış, girmelidir...
Böyle bir konuda laiklik tartışması açmakla aramda yüzyıllar var.
Kusura bakmayın, saygısızlık addetmeyin, ama bir etik tartışması açacağım...
Ve o 4 hanımefendi milletvekiline soracağım.
“Bugün mü hidayete erdiniz...”

* * *

Hac ziyaretinden sonra yaptıkları açıklamalara baktım...
-Sandım ki:
Bütün hayatları boyunca başörtüsü yüzünden eziyet çekmişler...
Takmak istemişler de bir türlü takamamışlar, taktırmamışlar.
-Sandım ki:
Birileri onları “ikna odalarında” bile ikna edememiş.
Veya zorla, işkenceyle ikna etmiş...
-Sandım ki:
Okullara gidememişler, dış dünyaları, iç dünyaları kararmış, kapkarartılmış...

* * *

Haberin Devamı

Biraz araştırdım...
Geçmişte aralarından sadece biri, zaman zaman başörtüsü takmış.
Öteki üçünün mazisinde başörtüsü var mı yok mu bilmiyorum.
Amaaa...
Kendi kendime değil, onlara soruyorum...
-Milletvekili seçilirken, AK Parti kapılarında “ikna odası mı kurulmuştu ki...”
Başları açık Meclis’e girmeyi kabul ettiler...
-Bir daha soruyorum:
Hadi kabul edip girdiler, Meclis kapısından çıkarken yine başörtülerini takıp Meclis dışı hayatlarını öyle mi sürdürdüler..
-Bir daha soruyorum:
AK Parti’nin merkez karar organlarında başörtülü kadınlar vardı...
Başörtüleriyle geldiler... Başörtüleri ile çalıştılar...
Onurları ve omurgaları isyan ettiğinde, başörtüleri ile istifa etmeyi de bildiler...
Dört kadın milletvekiline gelince...
Üç yıldır oradasınız. Böyle bir parti toplantısına başörtüsü ile girdiniz mi...
Başını örten sayın milletvekillerimizden biri daha önce de hacca gitmiş...
Nedense ikinci defada örtünmeye karar veriyor.
O nedenle son defa sormak istiyorum:
“Dünden bugüne Meclis tüzüğünde bir değişiklik olmadı. Bugün mü hidayete erdiniz Sayın Milletvekili...”

* * *

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne başı örtülü kadınların girmesi son derece normaldir.
Nasıl ki, Cumhuriyet Bayramlarına katılan başı örtülü genç kızları, kadınları görünce seviniyorsam, sanmayın ki bu tabloya bakıp da üzüleceğim...
Ama böyle her tarafından şov kokuları gelen bir gösteri yerine, bir yıl daha beklenip bu başlangıcın samimi, inancı yücelten, daha saygılı, daha etik biçimde yapılmasını arzu ederdim.

* * *

Bir de şu var.
O başörtülü genç kızlar yıllarca bize şunu anlatmadılar mı:
“Başımızdaki örtü siyasi bir sembol değil, inancımızın gereğidir...”
Samimiydiler...
Ama seçimlere bir yıl kala hidayete eren kadın milletvekillerimiz şimdi bize tersini söylüyor...
Meğer samimi bir başörtüsü ile siyaset türbanı arasında gerçekten bir fark varmış...

* * *

-Keşke diyorum...
İlk adımı eskiden de örtünen bir kadın atsaydı...
-Keşke diyorum...
Başı örtülü bir kadın, başının örtüsüyle seçim kampanyasına girseydi, mücadele edip, seçilip gelseydi...
-Keşke diyorum:
Başını gere gere o kürsüye çıkıp yemin etseydi...
Hepimiz de öteki kadınlar gibi alkışlasaydık... Hiçbir fark görmeseydik.

* * *

Haberin Devamı

CHP itiraz etmemekle doğru olanı yaptı.
Türkiye bir kavga konusunu daha aştı.
Mesele CHP’nin değil, AK Parti’nin meselesidir.
Bunu modern siyasete ve samimi inanca daha yakışan bir tavırla yapabilirlerdi.
Ne yazık ki siyasetimiz artık öylesine kırıcı, öylesine hoyrat ki...
Artık zarif jestler bile beklemiyoruz...

* * *

Bana gelince: Sibel Eraslan’ın “Saklı Kitap”ının genç kahramanını tercih ederim.
İkna odasından çıkıp saçını kazıtan o hüzünlü kızı...
Çünkü onun hikâyesi bana samimi geliyor...

Yazarın Tüm Yazıları