Belgeler Vahdettincileri yalanlıyor

YAZAR Alev Coşkun, ‘Tarihi Unutmamak Günceli Yakalamak’ kitabında tarihimizin kimi tartışmalı konularını güncel siyaseti de dışlamadan yorumlayan yazılar yazdı.

Haberin Devamı

Bunlardan birisi Atatürk’ün, Osmanlı padişahı tarafından Anadolu’ya gönderiliş sürecidir. Bugünlerde özellikle bazı TV kanallarında Padişah Vahdettin’in, Atatürk’ü Anadolu’ya milli mücadeleyi örgütlemesi için gönderdiği konusunda çeşitli iddialar ortaya atılıyor.
Acaba öyle mi? Olaylar ve belgeler ne diyor?
Öncelikle, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından 14 gün sonra 13 Kasım 1918’de, 55 parçadan oluşan İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan savaş gemileri İstanbul’a girdiler. Boğaz’a demir attılar, toplarının ağızlarını Dolmabahçe Sarayı’na çevirdiler. (Tarih: 13 Kasım 1918)
On gün sonra Padişah Vahdettin, İngiliz The Daily Mail gazetesinin muhabiri Ward Price’ı sarayda kabul etti ve şunları söyledi: (Tarih:24 Kasım 1918)
İngiliz gemileri Boğaz’a demir atmış, emperyalist güçler İstanbul’u işgal etmiş, padişah İngiliz gazetesine ”İngiliz milletine hayranlığını” belirten açıklama yapıyor.
Bu arada zaman geçti, Karadeniz bölgesindeki Pontus çeteleri ile yerel kuvayı milliyecilerin çatışmalarını incelemek ve durdurmak amacıyla Mustafa Kemal 3 Ordu Müfettişi ünvanıyla ve Padişah Vahdettin’in onayladığı bir kararname ile yetkilendirildi ve Samsun’a gönderildi.
Mustafa Kemal bir süre sonra Anadolu içlerine doru hareket etti ve Havza’ya geçti. Anadolu’ya geceli henüz 20 gün olmuştu. Havza’daki askeri depoda bulunan silahları halka dağıttı, ayrıca İstanbul’a gitmekte olan onbin silah mekanızmasına el koydu.
İngiliz’ler uyandılar. Ertesi gün İstanbul’daki İngiliz komutanı Amiral Calthorpe, Osmanlı Devletine resmi bir yazı yazarak “karışıklık çıkaranların başını Mustafa Kemal çekiyor,derhal geriye çağırılsın” dedi. (Tarih: 8 Haziran 1919)
Aynı gün, Osmanlı Devletinin Harbiye Nazırı, Mustafa Kemal’e telgrafla emir vererek derhal İstanbul’a geri dönmesini istedi.
İddia: Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Milli Mücadeleyi örgütlemesi için Padişah Vahdettin gönderdi.
Soru 1. Madem Padişah gönderdi, İngiliz Amiralinin isteği üzerine kendisine bağlı hükümet neden onu geri çagırıyor?
Olayların gelişmesini adım adım sürdürelim:
Mustafa Kemal, Harbiye Nazırının bu geri çağırma kararına karşı, hemen doğrudan Padişah Vahdettin’e bir telgraf çekti. İstanbul’da İngiliz’lerin emrindeki kişilerin kendisini geriye çağırdıgını, bunlara müdahale edilmesini arz etti.Padişah bu telgrafa cevap vermedi. (Tarih:11 Haziran 1919)
Mustafa Kemal, Havza’dan Amasra’ya geçti ve ünlü Amasya Bildirisini yayınladı. Bu bildirde “Vatan milletin azim ve kararı ile kurtulacaktır” dedi. (Tarih:22 haziran 1919)
Ertesi gün, Osmanlı Devleti Bakanlar Kurulu bir karar alarak, Mustafa Kemal’i azletti. Tüm Anadolu’daki illere ve ilçelere Mustafa Kemal’in hiçbir resmi sıfatı kalmamıştır, emirlerine kesin olarak uyulmamalıdır” diyerek genelge gönderdi.
Dikkat, Mustafa Kemal, Anadolu’ya geceli henüz bir ay, 4 gün olmuştur.
Mustafa Kemal bu görevden alınış karşısında, Padişah’a sığınmak istedi. Kendisinin göreve Padişah iradesiyle atandıgını, bu nedenle kendisini görevden alacak makamın da Padişah olacagını bildirdi. (Tarih:23 Haziran 1919)
Aynı gün Amiral Calthorpe, Londra’da Dış İşleri Bakanı Lord Curson’a gönderdiği iletide, ”Mustafa Kemal Samsun’a varışından beri milliyetçi akımın merkezi haline gelmiştir,ama görevden alınmıştır” diye yazdı (Bakınız: Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, TTK,s.45)
İddia: Padişah Vahdettin Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Milli Mücadeleyi teşkilatlandırması için gönderdi.
Soru 2. Madem bu amaçla gönderdi, Padişaha bağlı Bakanlar Kurulu Mustafa Kemal’i görevden alırken neden müdahale etmiyor? Neden kendisinin gönderdiği bir komutanı korumuyor?
Olayların gelişmesine belgelere dayanarak sürdürelim.
Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal Erzurum’a geldi. Birkaç gün sonra gece Harbiye Nazırı tarafından telgrafhaneye çağrıldı. O tarihte tek iletişim aracı telgrafla oluyordu. Harbiye Nazırı Ferit Paşa, Mustafa Kemal’e Padişah’ın derhal İstanbul’a dönme emrini teblig etti. Mustafa Kemal Erzurum’dan ayrılmayacağını söyleyince kendisine Padişahın emriyle görevden azledildiği ve rütbelerinin alındığı bildirildi. (Tarih:7/8 Temmuz 1919 gece yarısı)
Bu görevden alma Osmanlı Devletinin Resmi Gazetesi TAKVİMİ VEKAYİ’‘de yayınlandı. Aynen şöyle:
”3.Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın memuriyetine hitam(son) verilmiştir. İmzalar: Harbiye Nazırı Ferit, Sadrazam Vekili Şeyhülislam Sabri, Tastik, Padişah Vahdettin” (Tarih: 8 Temmuz 1919)
İddia: Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Milli Mücadeleyi örgütlemesi için Padişah Vahdettin gönderdi.
Soru 3. Madem Padişah gönderdi neden geriye çagırıyor, sonra da görevden azlediyor. Görevden almayla ilgili Bakanlar Kurulu kararının altına Padişah neden onay imzasını atıyor?
Dikkat, Mustafa Kemal Anadolu’ya geceli henüz 50 gün olmuştur.
Mustafa Kemal hemen askerlikten istifa etti ve bir fert olarak millete döndü. Erzurum Kongresini topladı, kararlar alındı. İstanbul Hükümeti boş durmuyor, bütün Anadolu’ya Mustafa Kemal’i isyankar ve asi olarak ilan ediyordu. En sonunda Mustafa Kemal askerlikten istifa ettiği halde O’nun bütün rütbelerinin elinden alınmasına İstanbul hükümeti karar verdi, bu kararı da Padişah Vahdettin onayladı. (Tarih: 9 Ağustos 1919)
İşin ilginç noktasına bakınız: İddiaya göre Anadolu’ya Padişah tarafından gönderilen Mustafa Kemal’in tutuklanmasına padişaha bağlı hükümet karar veriyor, bu yetmiyor, şimdi de bütün rütbeleri, fahri yaverlik unvanı madalya ve nişanları geri alınıyordu. Padişah da bu kararı onaylıyordu. Bu nasıl milli mücadeleyi görevlendirmedir diye sormazlar mı?
Bunlar da yetmez... İdam edilmelidir.

Haberin Devamı

Bu görevden alma ve rütbelerin sökülmesinden 10 ay sonra, İstanbul’da kurulan özel mahkeme “Divan-ı Harp” yokluğunda, gıyaben Mustaf Kemal’i yargıladı. Mustafa Kemal’i idama mahkum etti. (Tarih.11 Mayıs 1920)
Doğaldır ki, diyeceksiniz ki, Padişah’ın haberi olmadan İngiliz işbirlikçileri Mustafa Kemal’i yargılamışlardır, idama mahkumetmişlerdir. Padişah onu Anadolu’ya gönderdiğine göre, bu mahkeme hükmünü derhal iptal etmiştir.
Hayır öyle olmadı. Bu idam hükmü Padişah’a sunuldu ve Vahdettin Mustafa Kemal’i idam kararını onayladı. (Tarih:24 Mayıs 1920) (Belge: Atatürk’le ilgili Arşiv Belgeleri No: 82 ve 83)
Soru 4; Madem Mustafa Kemali Padişah Vahdettin gönderdi neden idam ediyor?
Şimdi, Vahdettinseverler, Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Milli Mücadeleyi örgütlemesi için gönderdi diyerek TV’lerde avaz avaz bağıranlara sormak gerekmez mi?
Böyle şey olur mu? Padişah hem milli mücadeleyi örgütlemesi için bir Paşa’yı Anadolu’ya gönderiyor, sonra görevinden alıyor, sonra rütbe, nişan ve madalyalarını geriye alıyor... Ama bu da yetmez deyip, idama mahkûm ediyor.
Bu kadar belge ortada iken, ya bu Vahdettinseverler okumuyorlar, yüzeysel bilgilere sahipler, yada herkesi aptal, cahil sanıyorlar. Herkesi kandırabileceklerini sanıyorlar
(Bu yazı Alev Coşkun’un ‘Tarihi Unutmamak-Günceli yakalamak’ taşıyan kitabındaki “Hain Başka Türlü Nasıl Olunur? Gerçekler-Belgeler” adlı inceleme makalesinden özetlenerek alınmıştır.)
Alev COŞKUN

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ
TÜRBAN

“TBMM’de, mahkemelerde, devlet dairelerinde dini simgeleirn istismar edilmesine asla sessiz kalmayacağım ve Anayasa’nın ihlaline göz yummayacağım. Cumhuriyetin 90 yıllık kazanımlarına ve Cumhuriyete meydan okunmasına karşı bütün kadınları laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyete sahip çıkmaya çağırıyorum.”
(Av. Dilek Akagün YILMAZ-CHP Uşak Milletvekili)

Cumhuriyeti korumak için gençlik çok ağır bedeller ödedi

TÜRKİYE Gençlik Federasyonu Genel Başkanı Rıza Sümer, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve bugünlere taşımak uğruna, gençliğin 90 yılda çok ağır ve haksız bedeller ödediğini, Cumhuriyet’e yönelik çağdışı hedefler peşinde olanların, şiddetten uzak gençlik-halk dayanışmasını gözardı etmemeleri gerektiğini söyledi.
Sümer, Cumhuriyet’in 90. yılı nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti.
“Türkiye Cumhuriyeti, çok büyük bedeller üzerinde kuruldu. Cumhuriyeti korumak ve bugünlere taşımak için en ağır ve haksız bedelleri gençlik ödedi. Daha açıkçası gençliğe ödettirildi.
Yüz yüze görüşmesi gerekenler, gençliğin karşısına polis, asker, savcı, yargıç, infaz memuru ve başka genç kesimleri çıkardı. Ülkeyi huzura kavuşturmayacağı kesin olan bu yöntem, ne yazık ki bugün de sürdürülüyor. Bugün, üç bine yakın öğrencinin ve gencin gözaltında, tutuklu veya hükümlü olması, yakalayanların veya yargılayanların başarısı değil, Türkiye’nin başarısızlığı ve insancıl duygularını yitirmemişlerin ortak üzüntüsüdür. Türkiye, bu haksız bedellerin ödendiği ve ödettirildiği dönemleri artık geride, tarihe bırakmalıdır.
Türkiye’nin siyasetçileri, Cumhuriyetle demokrasinin bütünleşmesini sağlayamadı. Farklılıkların doğal zenginlik olduğu kültürümüze yerleştirilemedi. Sokaktan TBMM’ye gitmesi gereken demokratik katılım, uzlaşı kültürü, barajlarla, kanunlarla engellendi. Azınlık değil, eşit yurttaşlık düzenlemeleri ve algılamaları gerçekleştirilemedi.
Şiddetin her türlüsü, toplumun huzurunu ve Cumhuriyetin temel değerlerini hedef aldı. Ülkenin kentleri, köyleri genç bedenlerin mezarları ile doldu. Türkiye, insana, hayvana ve çevreye-doğaya yönelik çok çeşitli şiddet örnekleri ile anılır oldu. Halkın ve gençliğin önemli bir kesimi, kurumlara olan güvenini yitirdi. Bunca sorun ve yanlışa karşı Cumhuriyetin 90 yılı geride bırakması, Türkiye’nin başarısı ve mucizesidir.
Cumhuriyeti kurarak insanlık tarihinin büyük bir mucizesini gerçekleştiren Atatürk ve o dönemin kahramanlarına, Cumhuriyet’le demokrasiyi bütünleştirmek için ömürlerini ve canlarını verenlere, bu uğurda bugün de kendilerini tehlikeye atanlara, acı çekenlere, haksızlığa ve adaletsizliğe uğrayanlara selam olsun.”

Haberin Devamı

Sarıgül’ün seyir defteri; 6 saatte 7.912 imza

ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye katılma süreci netleşmeye başladı.

Sarıgül bu hafta içinde “Partiye geri dönüş” talebini CHP Genel Merkezi’ne iletecek. Çarşamba günü bu MYK toplantısında görüşülecek. Ardından önce CHP İstanbul İl Başkanlığı’na durum sorulacak ve 3 Kasım günü Parti Meclisi’nde de Sarıgül ile ilgili gizli oylama yapılacak. Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi’nde bu konuda ağırlığını koyacağı da açıklamalarından ortaya çıktı. Aslında, Sarıgül ve Kılıçdaroğlu bugüne kadar iki cephede de çok ince bir siyaset mühendisliği ile hem CHP’yi gündemde tuttular. Hem de açık hedef İstanbul’da iddialı konuma geldiler. CHP’li muhalifler ile diğer partilerin “Sarıgül gelmez” senaryoları çökerken, Sarıgül görünen odur ki CHP’de artık sadece İstanbul için değil Türkiye’de yerel seçimlerde aktif rol oynayacaktır. Sarıgül PM’eki oylamanın ardından 9 Kasım günü ise başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir yanından gelecek yandaşlarıyla CHP Genel Merkezi önünde saat 10.00 da buluşacak olan Mustafa Sarıgül “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı” başvurusunu yapacak.
Aynı gün Gürsel Tekin’de adaylığını açıklayacağı öne sürüldü.

Haberin Devamı

CHP’YE ZİYARET

Sarıgül’ün bu arada İBB CHP Meclis Grubunu da ziyaret edeceği öğrenildi.
Sarıgül, TDH’lilere sıkça dediği “Bizi çekemeyenler saldıracaklar, Sarıgül’ü yıkarız diyecekler… Bunlara aldırmayın. Sonları geldi” sözlerinin ardından, kendi yaşamını anlatan “Mustafa Sarıgül - Ne Bir Eksik/ Ne Bir Fazla’ kitabını önceki Marmara Forum’da 6 saat süreyle imzaladı; imzalanın kitap sayısının 7.912 olduğu bildirildi. Gazeteci Mine Şenocaklı’nın redaksiyonun yaptığı kitap 50 bin basıldı. Yarın da Remzi Kitabevi’nde ikinci imza etkinliğini yapacak. Sarıgül kitabında “Önemli olan ulaştığım hedefler değil, zira siyasette hedef bitmez, her hedef yeni bir hedefin başlangıcıdır sadece”, “Seçmen, siyasetçiden güven bekler, umut bekler, ilgi bekler, saygı bekler. Bir siyasetçinin her zaman yüzü gülmeli, gözlerinde bir ışık olmalı… Karşındakine iyi enerji vereceksin ki, ondan da iyi enerji alasın.” sözleriyle de yaşamına ve siyasete dair önemli açıklamalara yer verdi. Sarıgül, TÜYAP Kitap Fuarında bir etkinlik yapmayacağını söyledi. “Çünkü ben siyasetçiyim, yazar değil... Kimseyi engellemek istemem” dediği belirtildi.

Haberin Devamı

Gökçek yeni bir sakız buldu ‘Karayalçın’ın gelirleri,borçlarını ikiye katlar’

MELİH Gökçek, Murat Karayalçın ile didişmekten vazgeçmez hiç... Geçen iki dönem PKK ile genel başkanlığı döneminde ‘yayınlattığı’ terörü dayanak yaptığı görüntülerinden bu dönem haber yok! O görüntüleri yayınlasın da Başbakan kendisine ne der görür! Ama bu dönem sarıldığı konu ‘Karayalçın’ın borçları... Gökçek geçenlerde CNN’de Hande Fırat’ın programında gene bir takım iddialarda bulundu. Karayalçın buna pazar günü Milliyet’ten cevap verdi. Özetlersek... Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kullandığı proje kredileri ve ihraç etmiş olduğu tahviller nedeniyle ödeyeceği dış borç tutarı 1993 sonunda 2.2 milyar dolardır. Bunların ‘Karayalçın’ın borçları’ olduğu doğrudur. Ancak bu borçlarla yapılan yatırımlardan yalnızca metro, su, doğalgaz ve otobüsten elde edilen gelir 2013 yılı itibariyle 28 milyar dolar olmuştur. Yatırımlar ‘Karayalçın’ın borçları’ ile yapıldığına göre onlardan elde edilen gelirlerin de ‘Karayalçın’ın gelirleri’ olması gerekir. Gelirlerde öteki maliyet kalemlerinin yanı sıra kullanılan kredilerin geri ödenmesi için de belli bir pay bulunmaktadır. Yani 28 milyar dolarlık gelir ile alınan tüm kredilerin geri ödenmesi çok fazlasıyla sağlanmış olmalıdır. Ancak her şeye karşın bu gerçekliği bir yana bırakıp, kredi maliyetinin fiyatlara hiç yansıtılmadığını varsayıp, gelirlerin, örneğin % 85’i gibi çok yüksek bir oranı giderler için harcadığımızı kabul etsek bile geriye 4.5 milyar dolar kalmaktadır. Yani yalnızca brüt gelir miktarı ile değil, tüm harcamalar düşüldükten sonra kalan net gelir düzeyi ile de Karayalçın’ın borçları” ile yapılan tüm yatırımlar iki misli olarak geriye ödenmektedir. Özetle Ankara’ya kazandırılan hizmet kapasitesi bir yana, ‘Karayalçın’ın gelirleri’, ‘Karayalçın’ın borçlarını net olarak en az ikiye katlamaktadır.

Müftülüğe atama yarışı

AKP Erzurum milletvekilleri Adnan Yılmaz ile Cengiz Yavilioğlu Diyanet kadroları için “Ben yaptım oldu” yarışına girmişler Erzurum’da... Adnan Yılmaz (Türkiye Zirai Donatım’dan), “Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile görüştüm ve yeni kadrolar açıldı” derken, Dr. Cengiz Yavilioğlu (TEDAŞ’tan) ise “Şu anda Türkiye genelinde din görevlileri için 3 bin kadro açıldı. Burada en fazla kadroyu yine bizlerin de yoğun mesaisi sonucu Erzurum’a kazandırdık” dedi. erkhaber.com’a göre her iki açıklama da kafaları karıştırmış! İmam hatip, müezzin, kayyum ve Kuran kursu öğretisi işi bekleyenler de endişeye düşmüşler.

1.5 aydır paso verilmez mi

OKUR Cengiz Mumay, iktidara “Hem üç çocuk yap diyorsun, hem de kızımı üç gündür kuyruklarda süründürüyorsunuz. İETT Beyaz Masa 5 aydır niye pasoyu hazırlayamıyor, vermiyor. Verilen yanıtlar beni utandırdı. Tüm bu gerekçelerle küçük bir kızın devlete olan güvenini daha fazla sarsmamanızı acilen bekliyorum” diyor.

Biliyor musunuz?

ESENYURT’a adaylığını duyuran Dr. Gürbüz Çapan’ın “Buradan yanacak çoban ateşi tüm Türkiye’yi saracak. Esenyurt bütün İstanbul’a etki eder. Esenyurt Türkiye’nin kalbidir, mozaiğidir. AKP’yi İstanbul’da da, Türkiye’de de sandıkta iktidardan göndereceğiz. Bazı şeyleri iyi yaptılar ama yaptıklarının içinde insanlık yoktu. Kaşıkla verdiler, sapıyla çıkardılar” diye konuştuğunu...
İBB Meclis üyesi İsmail Gökmen’in Kadir Topbaş’a, “Tuzla Emlak Konut sakinleri çevreden gelen kokularda rahatsız oldukları şikâyetlerini bildiriyorlar ve çözüm istiyorlar! Tuzla İDO İskelesi kapatıldı; yeri AKP Tuzla ilçe yöneticisine kiraya verildi! Tuzla’da; İSTON AŞ’nin faaliyetleri çevre ve görüntü kirliliği yaratıyor. Kurumlar birbirlerinden habersiz çalışmalar yapıyor, maddiyatın ve maneviyatın yanında kaynaklar da heba ediliyor!” dediğini...
SİLİVRİ Belediye Başkan Yardımcısı müfettiş kökenli Ayhan Otlatıcı’nın ‘Çatalca’nın yatırıma ve tanıtıma ihtiyacı var’ diyerek Çatalca’ya aday adayı olduğunu açıkladığını...
LÜTFEN biri beni aydınlatsın; trafik cezaları 5 yıl sonra mı tahakkuk ettirilecek? (Zeynep SMİTH)

Lütfen beni aydınlatın

2003 ve 2011 tarihlerinde sattığım iki ayrı araçla ilgili 2013’de trafik cezası işleme konulmuş ancak tarafıma bugüne kadar hiç bir resmi tebligatta bulunulmamıştır, sadece cep telefonuma açıklama yapılmadan vergi borcum olduğuna dair mesaj gelmiş olup kendi araştırmalarım sonucu bu bilgilere ulaşmış bulunmaktayım. Vergi Dairesine başvuruda bulunup cezaların mahiyetini ve nasıl oluyor da satış anında bunların çıkmadığını ve bize temiz kağıdı verilebildiğini sorduğumda cezaların ne ile ilgili olduğu hakkında hiç bir açıklama yapılmayıp temiz kağıdının ise bir anlamı olmadığı, trafik cezalarının 5 yıl sonra tahakkuk ettirildiğini söylediler.
Birincisi: Böyle bir sistem acaba başka hangi ülkede uygulanıyor?
İkincisi: Temiz kağıdının hiç bir anlamı yok ise ne diye vatandaşa eziyet ediliyor?
Lütfen bir bilen bana bu çarpık işleyen sistemi izah etsin.
Zeynep SMITH-David Smith <davidsist@yahoo.com

İETT 5 aydır yanıt vermedi biz de bu kez Topbaş’a soralım

16 Haziran 2013 Pazar günü Kazlıçeşme Meydanı’nda yapılan AKP mitingine partililerin taşınması için İETT otobüsleri tahsis edildiğini öğrendikten sonra, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde aşağıdaki net soruları İETT Genel Müdürlüğüne tam 3 defa ısrarla sorduk; henüz net bir yanıt alamadık.
Köşeniz vasıtası ile İBB Başkanı Kadir Topbaş’a yanıtlaması ricası ile bir defa daha sormak isteriz. Zira tahsis edilen otobüsler, her partiden, her gelir grubundan tüm vatandaşların vergileri ile alınmış, İETT Genel Müdürü’ne değil, kamuya ait otobüslerdir.
1- AKP mitingine kaç otobüs kiralanmıştır? 2- Kiralama günlük, saatlik veya kilometre bazında mı yapılmıştır? 3- Otobüs sürücü ücretleri bu kiralama bedeline dahil midir? 4- Kiralama sürecinde kullanılan yakıt kira bedeline dahil midir? 5- Zorunlu Trafik Sigortası dışında, her hangi bir sigorta ücreti talep edilmiş midir? 6- AKP’ye kiralanan bu İETT otobüsleri için yukarıdaki şartları içeren bir sözleşme yapılmış mıdır?
İETT Genel Müdürlüğü’nün yaklaşık 5 aydır bu sorularımıza net bir yanıt vermemesi, bizleri “Saklanacak ne var” şüphesine yönlendirmektedir.
Dürüstlük ve iyi niyetinden şüphe duymadığımız Topbaş’ın sorularımızı yanıtlayarak, kamuoyunu aydınlatmasını rica ediyoruz.
Süleyman SATAL- LDP Gen. Bşk. Yrd.

Yazarın Tüm Yazıları