Popülist ekonomi politikası

Ülkemizin en saygın iktisatçıları, bu hükümetin “popülist iktisadi politika” izlemediğini ileri sürüyor.

Haberin Devamı

Bu hükümlerini de “Bütçe Açığı/Milli Gelir” ile “Kamu Borcu/Milli Gelir” oranlarının düşük olmasına dayandırıyorlar. Gerçekten AKP hükümeti popülist bir iktisadi politika izlemiyor mu? Bana göre hakikat tam tersidir. Türkiye’de “külfeti geleceğe ertelenmiş, nimeti güncel olarak paylaşılan” bir ekonomi politikası izlenmektedir. Buna da “popülizm” denir.

HÜKÜMET, DEVLETİ DEĞİL ÜLKEYİ YÖNETİR

Herkes şunu iyice bellemelidir: Makro iktisat, sadece kamu kesimini değil, tüm ülkeyi kapsar. Dolayısıyla “makro ekonomik göstergeler” sadece kamu kesimini yansıtıyorsa, eksik olduğu için yanıltıcıdır. Bu husus “bütçe açığı” ve “kamu borcu” gibi önemli göstergelerin yorumunda yaşamsal derecede önemlidir. Ülke borcu artarken, kamu borcu azaldı diye sevinmenin pek bir anlamı yoktur. Hakeza yıllık dış açık artarken, iç açık (bütçe açığı)düştü diye böbürlenilemez. Pek tabii ikisi bir arada olsa daha kötüdür. Ülkenin dış borç (ülkelerin sadece dış borcu olur; kimse, kendi kendine borçlu olmayacağı için ülkenin iç borcu olmaz) stokunun hızla artışından ve de bunu yaratan “cari açık” illetinin küçülmemesinden de iş başındaki hükümet sorumludur. Özel sektör veya bankacılık kesimi “cari açık” veya “dış borç” tan sorumlu tutulamaz.

İÇ BORCA DAYALI POPÜLİZMDEN DIŞ BORCA DAYALI POPÜLİZME GEÇİŞ

İktisatta “fakirlik kısır döngüsü” diye anlatım vardır. Eğer bir ülkenin milli geliri düşükse, tasarrufları da düşüktür; tasarruf düşükse, yatırımları da düşük olur; yatırımlar düşükse, milli gelir artışı da düşük olur. Yani fakirlik bitmez. İş başına gelen hükümetler, hem bir yandan kısa zamanda halkın harcanabilir gelirini arttırmak, hem de milli gelir büyüme hızını arttıracak tasarruf yani yatırımların yapılmasını ister. Bu bir açmazdır. Dış kaynağın kıt olduğu dönemlerde, büyük yatırımlar devlet tarafından iç borçla yapılırdı. Özal, yatırımları “imtiyaz devri” ile özel sektöre dış borç aldırtarak yaptırtma yolunu açtı. Pek tabii kamunun dış ve iç borcu azaldı, özel sektörün/ülkenin dış borcu arttı.

ŞAPKADA KAÇ TAVŞAN KALDI

Soru: Hızlı kalkınmanın sürdürülebilir modelini nedir? Cevap: İhracata dayalı sanayileşmedir. Bunun için “popülist” ucuz döviz politikası terk edilmelidir. Bu gerçekleşirse, ihracat içindeki katma değer artar, tüketim küçülür, tasarruf büyür.
Son Söz: Cari açık varsa, sıkı maliye politikası yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları