İki müthiş kadınla öğle yemeği

BİR insanın harika bir yılbaşı hindisi fotoğrafı çekmek için kaç hindi yapması gerekir?

Haberin Devamı

İki müthiş kadınla öğle yemeği

Veya bir insan evinde kaç İran çinçila kedisi besleyebilir?
Tanınmamış bir insanın bu gibi sorulara vereceği cevaplar, herkesin dikkatini çekmeyebilir. Ama yanınıza oturan insan Martha Stewart’sa ve siz gazeteci iseniz, şunu düşünürsünüz:
“Bir gazeteci hayatında her gün bir ‘Martha Stewart’ın yanına oturmaz.”
Oturduğu gün de, işte o yüzden onun için şanslı gündür.

* * *

Paris’te Dünya Perakende Kongresi’ndeyim.
“Ne işin var orada” diyebilirsiniz.
Son 6 ayda 3 defa Silikon Vadisi’ne gittikten sonra dijital dünyaya daha fazla girdim.
Türkiye’nin bir numaralı ‘e-alışveriş’ sitesi ‘hepsiburada.com’ davet edince kalkıp Paris’e gittim.
Konferansın son günü çok dar ve kapalı bir öğle yemeğinde Martha Stewart’a çok özel bir ödül verilecek.
Yemeğe ben de davetliyim ve onun masasında, hem de yanına oturacağım.
Biraz önce ‘hepsiburada.com’un standına geldiğinde tanışıyoruz.
Masaya oturduğumuzda herkes gelip onunla fotoğraf çektiriyor.
Düşünüyorum... Bu kadın 2004 yılında ‘insider trading’ yapmakla suçlandı ve hapse girdi.
Kurduğu imparatorluk batma noktasına geldi.
Sonra hapisten çıktı ve şirketi küllerinden yeniden doğdu.
Martha Stewart’ın şirketi bugün 700 milyon dolara yakın ciro yapıyor.
Yanımda kendi kendini yaratmış, sonra öldürüp, küllerinden yeniden yaratmış bir kadın oturuyor.

Haberin Devamı

* * *

Önce biraz kadın yanını anlatayım.
1941 doğumlu. Yani bugün 72 yaşında. Yüzünde estetik yapılmış bir ifade yok veya çok başarılı bir şeyler yapılmış.
Biraz iri yapılı ama bunu bol bir bluz ile iyi saklamayı biliyor.
Ödül konuşması yapmak için sahneye çıktığında duruşu genç.
Üst kısmına göre daha ince olan bacaklarını çok iyi kullanıyor. Hafif ‘capri’ havası veren pantolonun altındaki ayakkabılar çok iyi seçilmiş.
Sahnede ayaklarının duruşunu çok iyi kullanıyor. Bu da ona genç bir duruş veriyor.
Saçların kesimi çok iyiydi.

* * *

Çok samimi bir kadın. Birebir ilişkisi harika. Cebinde 3 cep telefonu var. İkisi
Blacberry, biri iPhone.
‘iPone’u gösteriyor; “Bu Amerikan telefonu. Avrupa’da çok para yazıyor. Onun için burada ötekini kullanıyorum” diyor. Yılda 700 milyon dolara yakın geliri olan şirketin sahibi bir kadın ama telefona harcadığı parayı hesaplıyor.
Masanın üzerinde dijital bir fotoğraf makinesi var. Gelen yemeklerin hepsinin resmini çekiyor.
Bir bloğu varmış, hepsini oraya koyuyormuş. Size yemek boyunca yaptığımız konuşmayı kısaca özetleyeyim.

Haberin Devamı

İki müthiş kadınla öğle yemeği

Bir hindi fotoğrafı için 50 hindi hazırlıyorum

- Çıkardığı ‘Martha Stewart Living’ adlı derginin 2.5 milyon abonesi varmış.
Dijital versiyonunun abonesi ise 90 bin civarındaymış. Bu da gösteriyor ki, kâğıt medya hâlâ güçlü.
- Dergisinin son kapağında ‘Thanksgiving Day’ (Şükran Günü) için hazırlanmış bir hindi yemeği fotoğrafı var.
Hindiyi kendi hazırlamış. Bu tadı ve fotoğrafı bulabilmek için 50 hindi pişirmiş.
Ama fotoğraf gerçekten insanın iştahını açacak şekilde çekilmiş.
- Dergide tarifi ve fotoğrafı yayınlanan yemekleri kendisi hazırlıyormuş.
“Sonra o yemekleri ne yapıyorsunuz” diye sorduğumda cevabı şu oldu: “Oturup hep birlikte yiyoruz.”
- İyi bir Şükran Günü ve yılbaşı hindisi için, hindinin yeni kesilmiş olması gerektiğini söylüyor.
- Evinin arazisinde tavuk besliyormuş. Her gün ofise en az 60 yumurta götürüp personele dağıtıyormuş.
- Cep telefonundan bana kedisinin fotoğrafını gösteriyor. Ala renkli bir Himalaya cinsi.
Evinde 20 çinçila kedisi varmış.
- Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’ye gelip, Ferit ve Diana Şahenk’in misafiri olmuş. İstanbul ve Bodrum’u görmüş. Kapadokya’ya hayran kalmış.
- Evinde sabah saat 06.00’dan itibaren klasik müzik çalmaya başlarmış. Müzik gece saat 23.30’da kesilirmiş.
- Yemek boyunca cezaevi günlerini hiç açamadım.
Kendini ve şirketini yeniden yaratmış bir kadın.
Ne kendisi o günleri hatırlatıyor, ne de çevresi.
Yanımda saygın, başarılı, kendini tam anlamıyla yeniden yaratmış bir kadın oturuyordu.
Süleyman Demirel’in sözünü hatırlıyorum: “Hiçbir şey başarının yerini tutamaz.”

Haberin Devamı

Bir kere daha anladım ki kadınlara karşı mücadeleyi asla kazanamam

Martha Stewart’la yediğim öğle yemeğinde onun isteği üzerine birlikte fotoğraf çektirdik. Tabii çekilirken bana doğru yaklaştı. Güzel, sıcak bir fotoğraf oldu. İkimiz de beğenince fotoğrafı Instagram’a koydum. Altına da Martha’nın 20 kedisi olduğunu yazdım. Biraz sonra Instagram karıştı. Eşim Tansu fotoğrafın altına şu yorumu yazmış: “Çok güzel Ert’im. Kedi koleksiyonunu görmeye ne zaman gidiyorsun?” Bir anda Tansu’ya onlarca destek yorumu geldi. İki ders çıkardım:
- BİR: Kadın konusunda hakkımda çok önyargı var.
- İKİ: Kadınlarla gireceğim hiçbir savaşı kazanamam.

Türkiye’nin Amazon’u gerçek bir amazon

Haberin Devamı

İki müthiş kadınla öğle yemeği

SAHNEDE genç bir kadın konuşuyor.
Üzerinde, bir pantolon, yakaları hafif kalkmış, üzerine oturan renkli bir ceket.
Bundan çok değil, 10 yıl önce bir işkadınının giymeye asla cesaret edemeyeceği bir fashion sunuyor.
Kendinden çok emin bir ifade ile konuşuyor:
“Türki ye’nin ‘Amazon’u biziz” diyor.
Tabii ki kastettiği şey, kendi kurduğu e-alışveriş sitesi ‘hepsiburada.com’
Türkiye’nın en büyük e-alışveriş sitesi o. Gelirleri itibariyle Türkiye’nin önde gelen birçok alışveriş merkezini geride bırakmış.
‘Amazon’ kelimesini bir kadının ağzından duymak insana ilginç geliyor.
Çünkü Türkiye’nin dijital alandaki belki de en büyük başarı hikâyesinin arkasındaki insan, bir kadın savaşçı.
Erkekler dünyasına karşı savaşmış, rekabetin en acımasız alanına girmiş ve başarmış.
Bu kadının adı Hanzade Doğan Boyner.
‘Hepsiburada.com’
u kuran, geliştiren o.
İddiası da büyük...
Dünyada Jeff Bezos’un Amazon’u ne ise Türkiye’nin Amazon’u da o olmak.
Kurduğu şirket şimdiden Türkiye’nin bir numarası.
Ama onun iddiası Türkiye’nin de ötesine taşıyor.
Paris’in Defense bölgesindeki kongre merkezinin dev salonundaki dev ekrana bakıyorum.
Dev isimler.
Ve tam ortasında bir Türk şirketi: ‘Hepsiburada.com’
Başında henüz 40 yaşında genç, güzel, ihtiraslı bir işkadını.
Gerçek bir Amazon ve şirketi Türkiye’nin ‘Amazon’u olmaya aday.

Haberin Devamı

Doğan Ailesi’nin garaj çocuğu

ÇOK sevdiğim bir film var.
‘White man can’t jump’.
Mahallede beyazların baskette siyahları yenemeyeceğini anlatan bir komedi filmi.
Sonra bir beyaz gelir, siyahlar kadar iyi oynayabileceğini gösterir.
Dijital dünyanın başarı hikâyeleri de daha çok dar gelirli aile çocuklarına aittir.
Steve Jobs, Mark Zuckerberg gibi dijital dâhilere ‘Garaj çocukları’ deniyor.
Çünkü Apple gibi dev şirketleri evlerin garajlarında doğdu.
Varlıklı bir ailede doğmak elbette şanstır. Hele hele başarılı şirketler kurmuş bir babanın evinde doğmuşsanız, işiniz de hazır demektir.
O nedenle üst katlarda doğup oradan garaja inmek zordur.
Garajlardaki başarı hikâyeleri çoğunlukla, toplumun alt katlarında doğmuş çocuklara aittir.
Hanzade Doğan Boyner geçen yıl Boğaziçi İşletme Fakültesi’nde yaptığı bir konuşmada, “Ben Doğan Ailesi’nin garaj çocuğuyum” demişti.
Bu cümlenin ne anlama geldiğini ‘Hepsiburada.com’un başarısını görünce daha iyi anladım.
Baskette beyaz adam belki iyi sıçrayamayabilir ama dijital ticarette genç bir kadının bu işi çok iyi başardığı kesin.
Sadece şu rakamlara bakın:
- Kurduğu e-alışveriş merkezini ziyaret eden insan sayısı, Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezlerinden 6-7 kat daha fazla.
- Hepsiburada.com geçen ay 1 milyon ürün sattı. Aralık ayı hedefi 2 milyon ürün.
- İnternet yoluyla gelen siparişin yüzde 70’i ertesi gün eve teslim ediliyor.

Yazarın Tüm Yazıları