Sen neymişsin be Hürriyet!

HİÇ değilse bir konuda haklı çıktı Ertuğrul Özkök. Yerden göğe haklı:

Haberin Devamı

Havasından mı suyundan mıdır, çok fazla kıskançlık çekiyor Hürriyet’te yazmak.
Bay Deki’nin ilk birkaç günlük deneyimini özetleyecek tek kelime, ‘haset’. Üç kelime ise ‘haddinden fazla haset’.
Hayır, itikadına ters düşmese kurşun döktürecek. Ama ters...
Bay Deki krizine girenler içinde en acıklı olanı da Emin Çölaşan’ın durumu. Atlatamıyor, ‘Niye ben değil de o’ bunalımından çıkamadı.
Hürriyet, bir saplantı olmuş onda.
Aydın Doğan kazara ‘gel gel’ mimiklerini oynatsa, ‘Beni çağırıyor’ diye koşacak. Can atıyor geri dönmeye, lakin nerede!
Kaç yıl oldu, Hürriyet kompleksini aşamadı.
Aşamadığı bir şey daha var, somut düşünce evresi.
Soyutlama yeteneği, doğal gelişimin bir alt aşamasında kalmış.
“Sakla samanı, gelir zamanı” desen, samanı götürüp evde saklamayı anlayacak.
Ecnebilerin, “Yuvarlanan taş yosun tutmaz” deyimini sorsan, taş ve yosundan öteye gidemeyecek. Taşın, o sırada hızla yuvarlandığı için yosun tutmadığını söyleyecek çok çok.
Taşı taş, yosunu da yosun...
Tipik somut düşünme belirtileri bunlar.
Normalde insan zihni, buluğ çağına girerken soyut düşünme aşamasına geçer.
Buluğa erene, ‘Akıl baliğ oldu’ derler. Sadece ergenliğe değil akla da erdi manasına.
Akıl baliğ olmayana kabirde bile hesap sorulmaz. Yaptıklarından mesul değildir, söz ve eylemlerinden sorumlu tutulamaz.
2002 senesinde, Radikal gazetesinde “Erdoğan’ın Harfleri” başlıklı bir dizi yazmıştım. Ona takmış.
Kitap yazıp Tayyip Erdoğan’a ‘mehdi’ dediğimi söylüyor, ‘Şeceresini Musa soyuna bağladı’ diyor, vesaire.
Mehdi’den, Musa’dan öteye gidemiyor aklı.
Mecaz, birebir gerçek gibi alınmaz desen ne yazar...
Bir metafor o desen; o kıssa harflerin mistik yorumuna örnek veriliyor, o Hurufi şemasında senin de bir burcun, onun da bir peygamberi var, illa başbakan olman gerekmiyor desen ne! Soyutlayacak akıl olmadıktan sonra...
Altlarındaki manayı sökmesini bekleyemeyiz ondan. Bu çok olur.
Çölaşan mazurdur, mantık sorgusuna çekilmekten muaf.
Yalnız bu Deki adı, Bekir Coşkun’dan yadigâr kalmıştı bana. Soyadımdan hareketle Akif Deki gibi müthiş bir espri buldu, feci bir zekâ gösterisiydi.
Bekir Coşkun’un laf ebeliğinde Hürriyet’te doğdu yani Bay Deki.
Onu doğduğu yerde büyütmeyi eminim Bekir Coşkun da çok isterdi. Kısmet...
Fakat Bay Çölaşan, ‘Niye ben değil de Bay Deki Hürriyet’te’ diye kendini yiyip bitirecek. Başından atamıyor bu fikri.
Çölaşan’la ikisi 40 yıllık dostlar. Arada Bay Deki’nin hatırı da var. Acaba Bekir Bey duruma müdahale edemez mi?
Eski dostuna, “Bu kadar kafaya takma yahu, unut artık Hürriyet’i, ortadan ikiye çatlayacaksın, yazık sana!” falan da mı diyemez?

Yazarın Tüm Yazıları