BİR KALBİNİZ VARDIR ONU TANIYINIZ

1987 yılının Haziran ayıydı. Kahramanmaraş Andırın Lisesi müdürüydüm.

Haberin Devamı

Masamda otururken, manyetolu telefonum çaldı. Bir dostum, uzatmadan söyledi: “Başımız sağ olsun, Cahit ağabeyi kaybettik.”
Hayatım boyunca birkaç kez yaşadığım, acılarla dolu duygu fırtınalarından birine yakalanmıştım. Bir yığın nedenle, hıçkırarak, katıla katıla ağlamaya başladım.
Tam o sırada, Sadık adındaki memur içeriye girdi ve şaşırdı. Okulun müdürü hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
“Müdürüm, sizin için ne yapabilirim?” dedi.
Yalnız kalmak istediğimi, sadece işaretle ifade edebildim.

İSTANBUL, O YILLARDA ÇOK UZAKTI

Andırın Postası gazetesinin sahibi, merhum M. Ali Zengin’le Adana’ya, oradan da uçakla İstanbul’a gittik.
Gece yarısıydı.
Cenaze kaldırılmıştı. Cahit Zarifoğlu’nun ağabeyi, Ankara Orman Bölge Müdürü merhum Sait Zarifoğlu, evin salonunda, tek başına Kur’an okuyordu.
Cenazeye yetişemeyeceğimiz belliydi ama kendimizi durduramamıştık.

* * *

Haberin Devamı

Bizi Cahit Zarifoğlu’na bağlayan şey neydi diye, şimdi yeniden düşünüyorum.
İçtenliği, dostluğu, doğallığı, sevgisiydi besbelli.
Yükseköğrenim için Ankara’ya geldiğimizde, Mavera dergisinin Kızılay’daki bürosuna, hemen hemen her gün uğrardık.
Üzerinde deri ceketi, ağzında cikletiyle; hiçbir maske, hiçbir ego ve büyüklenme duygusu hissetmediğimiz yüzüyle hatırlıyorum Cahit Zarifoğlu’nu.
“Yazın gençler, yazın.” derdi ısrarla.
Yazmamızda katkısı, emeği çok fazla.

ŞİİRLE BAŞLAYALIM YENİ YILA DİYE

Yeni eğitim-öğretim yılının başlama töreni, işte bu kişinin adını taşıyan, Cahit Zarifoğlu İlkokulu’nda yapıldı.
Yeni yıla şiirle, bir yazar adını taşıyan okulda başlandı.
Anlamlıydı.
Adını taşıyan okulda, yazarın, çocuklar için yazdığı kitaplarını, öğrencilere vermemek olmazdı.
Önceden temin ettiğimiz Cahit Zarifoğlu kitaplarını, Bakanımız Sayın Nabi Avcı, öğrencilere hediye etti.

ÖĞRENCİLERE KİTAP VERİLMESİ, ELEŞTİRİ KONUSU OLABİLİR Mİ?

Sayın Bakanın, öğrencilere, Cahit Zarifoğlu’nun kitaplarını hediye etmesi, bazı köşe yazarlarınca eleştirildi.
Ülkemizde, artık böyle bir bakış açısı kalmadı sanıyordum.
Bazı köşe yazarlarının, kitaplardaki birkaç paragraflık ifadelerden yola çıkarak, Cahit Zarifoğlu’nu “zararlı bir yazar” olarak takdim etmelerini, kim, nasıl izah edebilir?
Cahit Zarifoğlu, anlaşılması zor bir şairdir.
Ama belli ki, eleştirenler, Cahit Zarifoğlu’nun dünyasından çok uzaktalar. O’nu, okumamışlar.
Entelektüellikten, okumaktan; dünyaya, hayata kendi bakış açılarının dışına çıkarak bakmaktan çok uzaktalar.
Belli ki, Zarifoğlu’nu tanımıyorlar.
Belli ki, her olaya, her duruma, “senin tarafının yazarı, benim tarafımın yazarı” diye bakıyorlar.
Demek ki “senin yazarların yasaklansın, benim yazarlarım okunsun” mantığı ile bakmaya devam edenler var hâlâ.
Demek ki, yazarları, şairleri kategorize ederek, onlar üzerinden ideoloji, onlar üzerinden kavga, onlar üzerinden “taraf” oluşturmaya çalışanlar var.

* * *

Haberin Devamı

Cahit Zarifoğlu, derin, büyük bir şair. “İkinci yeni” dendiğinde, ilk akla gelenlerden.
İşgal edilmiş bir ülkenin insanlarının, dişiyle, tırnağıyla; çocuğuyla, yaşlısıyla kendi ülkelerini savunma süreçlerindeki duygularını, bir şair duyarlığı ile ortaya koymasını anlayamayanlara ne söylenebilir ki?

* * *

En iyisi, Cahit Zarifoğlu’nu okuyan ve anlayanları çoğaltmak.
“Bir kalbiniz vardır, onu keşfediniz” diyen bir şairi herkese okutmak; ruhunda, kalbinde, duygularında, dizelerinde saklanan sırlarla tanıştırmak gerek.

SON OLARAK:

İnsanların ötekileştirilmesi yetmiyormuş gibi, şairleri, yazarları da ötekileştirmek, bazı yazarların yasaklanmasını savunmak, bugünün Türkiye’sinde olacak şey değildir.
Yazarlar, şairler bu toprağın çocuklarıdır ve hepsi de bizimdir.
Necip Fazıl Kısakürek de bizimdir, Nazım Hikmet de.
Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaş-ı Veli de bizimdir, Erzurumlu İbrahim Hakkı da.
Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya da bizimdir; Sezai Karakoç, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu da!
Bunların okunması ve anlaşılmasından, önyargısız, özgür düşünceli insanlar yetişir.

* * *

Haberin Devamı

Merhum Cahit Zarifoğlu yaşasaydı, kitapları öğrencilere dağıtıldı diye acımasızca eleştirenlerin yazılarını okur; sevimli, muzip yüzüyle bir güzel gülümser:
“Bunlar nerde yaşıyorlar Allah aşkına?” derdi.

Yazarın Tüm Yazıları