CAN SIKAN HASTALIK REFLÜ

Sevgili okurlar, bu hafta konumuz ‘gastroözofajiyal reflü.’ Sıkça görülen ve can sıkıcı hastalıklar arasında yer alan reflü aslında dilimizde geri kaçmak anlamına gelir.

Haberin Devamı

HER 5 KİŞİDEN 1’İNDE GÖRÜLÜYOR

Normal bir sindirim sistemi yapısında yiyeceklerin sindirimi, yemek borusundan aşağıya doğru mideye ve oradan bağırsaklara geçerek gerçekleşir. Reflü hastalığı, mide içeriğinin yukarıya doğru yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşur. Bunun sonucunda midedeki asit ve pepsin yani midede proteinlerin sindirimine yardım eden madde, yemek borusunun alt ucunu tahriş eder ve böylece yemek borusu kendini mide asidinden koruyamaz hale gelir.
Stresli iş ve yaşam koşullarının yanısıra modern yaşamla birlikte geleneksel yemek tarzının yerini, saati değişen öğünler, fast food yiyecekler, kahve, çay, gazlı içeceklerin alması ve sigara tüketiminin artması, çok sık görülen ancak pek önemsenmeyen bir hastalık olan gastroözofajiyal reflü yani mide reflüsüne sebep olan en önemli etkenlerdendir.
Her şeyden önce kişinin yaşam kalitesini bozan mide reflüsünü konuğum TOBB ETÜ Hastanesi doktorlarından Genel Cerrah Doç. Dr. Hatim Yahya Uslu ile konuştuk. Sizlerden hafta boyunca gelen mailler doğrultusunda merak edilenleri Dr. Uslu’ya sordum, o da cevapladı.

Haberin Devamı

* Öncelikle ‘reflü’nün tanımıyla başlayalım. Nedir reflü?

- Genel anlamda reflü, bir organın içinde bulunan sıvının başka organa geri kaçmasıdır. Bu duruma örnek olarak ince bağırsak sıvısının mideye, mesanedeki idrarın idrar yollarına ve midenin içeriğinin yemek borusuna kaçması durumları verilebilir. Genelde reflü deyince halk arasında midenin içeriğinin yemek borusuna kaçması anlaşılır. Çünkü gasteroözofageal reflü görülme sıklığı, diğer reflü türlerinden daha sık olarak yüzde 20’dir. Yani her 5 kişiden 1’inde görülür. Gasteroözofageal reflünün özellikle son 10-15 yılda daha fazla telaffuz edilmesinin sebebi, çoğu hastanın aslında var olan reflü şikayetlerini yediği yemeklere bağlaması, düzenli antiasit ilaç kullanımının sağladığı geçiçi rahatlama, hastanın yaşadığı kronik şikayetlere alışması ve bunları normal olarak değerlendirmesidir.

* Peki reflü nasıl ve neden oluşur?

- Normalde yemek borusu ile midenin birleşim yerinde bir kapakçık sistemi bulunur. Bu sistem yemek borusundan mideye gelen gıdaların geçişine izin verirken; mide içeriğin (gıda, asit ve safra) geriye doğru yani yemek borusuna kaçmasını önler. Bu kapakçık sistemin bozulmasıyla reflü hastalığı veya halk arasında mide yanması olarak bilinen durum ortaya çıkar. Sonuç olarak, reflünün en önemli sebebi bu kapak sisteminin yetersiz olması veya kapak sisteminin karın boşluğundan göğüs boşluğuna kayması sonucu görevini yeterli yapamamasıdır.

Haberin Devamı

* Halk arasında mide yanması olarak bilinen bu reflü kimlerde görülür?

- Eğer söz konusu kronik reflü ise bu hastalık herkeste görülebilir. Fakat fazla kilolu kişilerde görülme oranı çok daha yüksektir çünkü bu kişilerdeki karın basıncı, reflü oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Fizyolojik yani hastalık olmayan reflüden bahsedersek, kişiler hayatı boyunca pek çok kez reflü atakları geçirebilir

* Peki hastalar hangi şikayetle doktora başvurur?

- Üst mide bölgesinden başlayan ve göğüs kafesinin orta hattı boyunca yayılabilen yanma, en yaygın şikâyettir. Yemeklerden sonra ekşime ve eğildiğinde midenin içeriğinin ağıza doğru gelmesi, bunun sonucu olarak da boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük de başlıca şikayetler arasındadır. Reflü bazı hastalarda nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikayetlerine de neden olabilmektedir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde geceleri mide içeriğinin solunum yollarına kaçması ile uykudan ani uyanmalar, akciğer iltihabı dahi görülebilir.

Haberin Devamı

* Bu hastalığın tanısı nasıl konur?

- Hastaların şikayetleri ve öyküleri genelde tanı koydurucudur. Ayrıca günümüzde son derece konforlu bir şekilde çoğu merkezde yapılabilen gastroskopi, yemek borusuna yerleştirilen bir cihaz yardımıyla, 24 saat PH ölçümü (ösafagüsün asit miktari) ve ösafageal manometerisi kesin tanı koymamızı sağlayan önemli etmenlerdendir.

* Gelelim en önemli kısıma, reflü hastalığının tedavisi nasıldır?

- Reflü hastalarının öncelikli olarak beslenmelerine dikkat etmeleri gerekir. Yatmadan en az 4 saat önce yemek yemeye, yağlı, çiğ sebze meyve, salçalı yemek, salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünlerinden, asitli içecekler, çay, kahve ve özellikle alkolden uzak durmaya öncelikli olarak dikkat etmeleri gerekmektedir. 30 derece yataklarda, mümkün olduğunca sol tarafına dönük yatmalıdırlar. Obez olanlar mutlaka sağlıklarına uygun kiloya inmelidirler. Bu kuralların uygulanmasıyla geçici reflü düzelebilir, ancak kalıcı reflü için bu önlemler yetersiz kalır. Bu noktada ise medikal ve cerrahi tedaviden söz edilebilir.
İlaç tedavisinde mide asit düzeyini düşüren Proton pompa inhibitörleri kullanılır. Ancak ilaç kesildiği zaman şikayetler tekrar eder, bunun sebebi kullanılan bu ilaçların hastalığın ana nedeni olan kapakçık sistemini düzeltici etkileri olmaması, ilaç alındığı sürece asit düzeyini düşürerek hastayı rahatlatmasıdır. Hastalığın sebebi olan bozulmuş kapakçık sistemi düzeltilmediği için bu gruptaki hastalar hayat boyu ilaç kullanmak zorunda kalırlar. Bizim bu noktada hastalarımıza önerimiz cerrahi tedavi olmaktadır.

Haberin Devamı

* Peki reflüde cerrahi tedavi nasıldır?

- Reflü hastalığının günümüzde bilinen kalıcı tek tedavi yöntemi Laparoskopik cerrahidir. Laparoskopik cerrahi sonrası hasta bir gün hastanede kalır, ertesi gün ağızdan beslenir. Hastaların ameliyat sonrasında gıda rejimleri ve sosyal tedbirler uygulamalarına gerek kalmaz. Konu ile ilgili olarak tecrübeli cerrahların ameliyatları sonrasında uzun dönemde yüzde 90’ın üzerinde başarı sağlanmaktadır.

OKUYUCUDAN DOKTORA

4 yıldır bu hastalıkla mücadele ediyorum ve günlük yaşamımı çok olumsuz etkiliyor. Doktorum ilaç kullanmak yerine cerrahi tedavi öneriyor fakat emin olamıyorum. Reflü hastalığına yakalanan herkese ameliyat gerekli midir ve ‘reflü ameliyatlarının tekrarlanması gerekir’ inanışı doğru mudur?
Ebru K.

Haberin Devamı

Reflüsü olan her hastada cerrahi tedavi şart değildir. Sürekli ilaç içmek zorunda kalanlar, ilacı kestiğinde şikâyeti tekrarlayanlar, ilaca rağmen yemek borusundaki yaraları geçmeyenler, yemek borusunda ileri safhada hücresel değişiklik gelişenler ve özellikle genç yaş grubunda olanlara laparoskopik cerrahi önerilir. Reflü hastalarının yaklaşık yüzde10’unda cerrahi tedaviye ihtiyaç duyulur. İkinci sorunuzla ilgili olarak da, “reflü ameliyatlarının tekrarlanması gerekir” inanışı doğru değildir çünkü laparoskopik cerrahide başarıyı sağlayan en önemli faktör cerrahın tecrübesidir. Tabii ki her amelyatın olduğu gibi reflu amelyatlarının da başarısız olma şansı vardır ancak tecrübeli ellerde yapılırsa nüks ve cerrahi başarısızlık şansı daha az olur.


* Sadece beslenmeme dikkat ettiğim zaman şikayetlerim azalıyor. Reflü hastalığını yalnızca diyet yaparak yenmem mümkün mü? Cerrahi tedavi şartsa ameliyattan sonra da ömür boyu diyet mi yapacağım?
Umut E.

Kapak yetmezliği ve mide fıtığı nedeniyle reflü hastalığı gelişenlerde diyetle kalıcı bir iyileşme sağlanması mümkün değildir. Diyet süresince şikâyetler azalırken, diyet bırakıldığında aynı şikâyetler tekrar yaşanır. Sizinki de böyle bir durum olabilir. Bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir. Reflü ameliyatı sonrası ömür boyu diyet diye bir durum söz konusu değildir. Hastaların sürekli ilaç kullanmaları, diyet yapmaları, yüksek yastıkta yatma zorunlulukları reflü ameliyatı ile ortadan kalkar. Yalnızca her hekim gibi hastalarımıza sağlıklı bir yaşam için sağlıklı beslenmeyi öneririz.

KISACA HATİM YAHYA USLU

3 Ekim 1966’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Sudan’da tamamladı. 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını 2000 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden aldı. 2008’de ise doçent oldu. Evli ve bir kız çocuğun babası olan Uslu, 2005 yılında Sudan vatandaşlığına ek olarak Türk vatandaşı da olmuştur. Çok iyi derecede İngilizce ve Arapça bilmektedir. Tıbbi ilgi alanları arasında laparoskopik cerrahi, gastrointestimal cerrahi, fıtık cerrahisi ve reflü ameliyatları (gastraösafageal reflü) öne çıkıyor. 2009 yılından beri Özel TOBB ETÜ Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak çalışmaktadır.

SİZ SORUN, UZMANLAR YANITLASIN

Önümüzdeki hafta konumuz günlük hayatın karmaşasında ihmal ettiğimiz ama yaşımız ilerledikçe sağlık açısından oldukça büyük bir önem kazanan ‘diş sağlığı’ ve son yıllarda çıkan yeni yöntemlerle birlikte yeniden gündeme gelen ‘diş parlatıcıları...’ Güzel ve etkileyici bir gülüşün ilk şartı olan inci gibi beyaz ve sağlıklı dişlere sahip olmak için neler yapmalıyız, diş temizliği nedir ve ne sıklıkla yapılmalıdır, beyazlatıcıların kozmetik öneminin yanında dişe bir zararı var mıdır, kaç çeşidi bulunmaktadır gibi merak edilen soruları Diş Hekimi Banu Özdemir Cebesoy’a soracağım. Sizler de diş sağlığı ve diş beyazlatma tedavileri ile ilgili merak ettiklerinizi jineklinik@senolkalyoncu.com adresinden bana ulaştırabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları