Paylaş
Mersin’de, kişi ismi vermeyeceğim, idari makamı olan birisi personelle yaptığı toplantıda diyor ki:
“Burada çok Alevi var, bunlar tehlikeli insanlardır, beni hiç sevmezler, onlardan her türlü kötülük gelebilir, esasen birbirlerini de kayırıyorlar”.
Bunun üzerine Alevi bir vatandaş şikâyet ediyor. Alevi Kültür Derneği adına Av. Adnan Gündoğan davaya müdahil oluyor.
Sanık savunmasında bu sözleri söylemediğini ifade ediyor. Personele, “İşyerine alınacak kimselerin herhangi bir şekilde farklı muamele yapılmadan görüş ve düşüncelerine dikkat edilmeden onların vasıflarına göre alınmaları konusunda talimat verdiğini” söylüyor. Dinlenen altı şahitten dördü, sanığın Aleviler hakkındaki o sözleri söylediğini doğruluyor...
MAHKÛMİYET KARARI
Davaya bakan Mersin 5. Sulh Ceza Mahkemesi, 16 Temmuz 2012 günlü kararında, sanığın suçunu sabit görüyor, TCK’nın şu hükmüne göre mahkûmiyet kararı veriyor:
“Halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” (Madde 216/2)
Mahkeme, bu cezayı sanık hakkında 5 aya indiriyor ve Fazıl Say davasında da olduğu gibi, “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar veriyor.
Bir davada “hükmün açıklanması geri bırakılmış” ve sanık da bunu kabul etmişse, Yargıtay’a gidilmez, fakat “itiraz” yolu açıktır. Olayımızda sanığın “itiraz”ı reddedilmiş, hüküm kesinleşmiştir. (Karar No: 2012/964)
Mersin 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin bu kararını elbette tasvip ediyorum; böyle başka kararlar var mı bilmiyorum, ben bunu tespit ettim. Burada yayınlayarak bütün Türkiye’ye duyurmaktaki amacım da toplumumuzda her türlü “nefret söylemi”ne karşı bir kültür gelişmesine katkıda bulunmaktır.
ÇAĞIMIZIN SORUNU
Çağımızda “nefret söylemi” ciddi bir sorundur. Kimliklerin, hatta bir anlamda ulusların iç içe yaşadığı çağımızda, aidiyetler, inançlar ve değerler arasında “nefret söylemi”ni önlemek şarttır.
Dün “kahramanlık” sayılan sözler bugün için toplumun bir kesimine karşı kullanılırsa “nefret söylemi” olabilir! Hayyam veya başka birine ait eski bir şiir, yahut eski bir metin, ya da herhangi bir kalıp-söz tek başına elbette suç olmaz. Ama onları bugüne bağlayarak “nefret söylemi”ni beslemek için kullanırsanız durum değişir.
Fazıl Say kararı hakkında “Ömer Hayyam yargılanmadı, Hayyam şiiri suç sayılmadı” diye yazdım; evet, hukukun da suç saydığı, bugünkü “aşağılama” niteliğindeki söylemdir. Aleviler hakkındaki eski bir fetvayı tarihi belge olarak veya bir araştırmada yayınlamak suç olamaz ama bunu Alevi kimliğini aşağılamak için bugün kullanırsanız “nefret söylemi” ve suç olur.
216. MADDE
Mersin kararının da Say hakkındaki kararın da dayanağı, TCK 216. maddededir. Maddede ince ayrıntılarıyla üç suç düzenlenmiştir. Etnik ayrıntılara girmeden şunu belirteyim, maddenin amacı “nefret söylemi”ni önlemektir. Yanlış bir karar için hukuk yolu “itiraz”dan başlayarak “bireysel başvuru” ve AİHM’ye kadar açıktır.
Batı’da da “nefret söylemi”ni önlemek için yeni düzenlemelere, yeni içtihatlara ihtiyaç duyuluyor. Bizde buna daha çok ihtiyaç var.
Fakat hepsinden önce kendi şahsi söylemlerimizde “nefret” dilini bırakmaya özen göstermeliyiz.
Paylaş