6 soru 6 cevap

Hepimizin aklına takılan, yanıt aradığı bazı ortak sağlık soruları olabiliyor. Bugünkü yazımızda bu sorulardan altısını yanıtlamayı düşündük. İşte o sorular ve yanıtları...

Haberin Devamı

1 - Alerji ileri yaşta başlayabilir mi?

Alerjik reaksiyonlara doğumdan itibaren her yaşta rastlanabilir. Çünkü zaten alerji, ani gelişen bir tepkimedir ve yaşı yoktur. Farkındalığı olsun ya da olmasın bir kişi alerjik olduğu madde ile karşılaştığında antikor (IgE) oluşturur.
Bu karşılaşma ne kadar sık olursa antikor düzeyi o kadar yükselir. Bu durum kişinin duyarlılığının derecesini gösterir. Ne kadar alerjik ise çok az miktarda alerji yapan madde bile şiddetli tepki vermesine neden olur. Sonuç olarak alerjik tepkiyi tetiklemek için belirli bir antikor düzeyine ulaşmak yeterlidir.

Çevre koşulları, hava kirliliği, gıdalarda kullanılan katkı maddeleri, tarım ilaçları ve daha pek çok etmen alerjik zeminin gelişimine katkıda bulunur. Ancak kalıtımsal yük yadsınamaz: Ebeveyni alerjik olan bir çocuğun önünde yüzde 50 oranında alerjik olma riski vardır.

2- Stres ne yapıyor?

Haberin Devamı

Stresin her türü mutlaka bazı hormonları devreye sokuyor. Özellikle beş hormon var ki stresin adı hep onlarla birlikte anılıyor:
ACTH; beynin alt kısmında bulunan hipofiz bezinden salgılanıyor. Sürrenal (böbrek üstü) bezlerini etkiliyor ve kortizol salgılanmasına neden oluyor. Kanda kortizol yükselince ACTH azalıyor.

Kortizol; beynimizin stres ile başa çıkabilmesi için gereken enerjiyi temin etmeye çalışıyor. Kan basıncı, kalp-damar sistemi, bağışıklık ve metabolik süreçler üzerinde etkili oluyor.

Adrenalin; noradrenalin ile beraber sürrenallerin iç kısmından salgılanıp vücudumuzun strese yanıtını hazırlıyor. Kalbimiz daha hızlı çarpmaya, daha sık ve derin solumaya başlıyoruz. Tansiyonumuz yükseliyor. Metabolizma hızlanıyor, kaslara giden kan miktarı, kasların kasılma gücü ve kasların yorgunluk süreleri hep artıyor. Bu hormonların etkisiyle vücudumuzun stresle başa çıkma, tehlikeyle mücadele etme başarısı yükseliyor.

Oksitosin; beyinde üretilen, süt yapımını, rahim kaslarının kasılmasını sağlayan oksitosin, aynı zamanda tansiyonun düşmesine ve bedenin gevşemesine neden oluyor. Bu hormon salgılandığında kadınların bağlanma güdüleri de harekete geçiyor. Araştırmalar, kadınlardaki oksitosin hormonunun, arkadaşlık, bağlanma, paylaşma, güvenme, ilgi görme gibi durumlarda da arttığını gösteriyor.

Haberin Devamı

Vazopressin; beynin hipotalamus bölümündeki bazı özel sinir hücreleri tarafından sentez edilen vasopressinin en önemli görevlerinden biri vücuttaki su tutulumunu düzenlemektir. Vücut susuz kaldığında (dehidratasyon) vasopressin salınıp böbreklerin suyu tutması sağlanıyor. Böylece hacmi düşük, yoğunluğu yüksek bir idrar oluşturuluyor. Bu hormon kan basıncı kontrolüne de katılıyor. Vazopressin, anksiyete (kaygı) durumunu da yönetiyor.

3- Sinüzitten nasıl korunabilirim?

Basit bir nezleyi hemen iyileştirmeye bakın. Ardından sinüzit gelebilir. Ne gibi önlemler alabileceğinize bir bakalım:
Burnunuzu sert silmeyin, bol su ile yıkayın.
Burun akıntısının daha akışkan olabilmesi için çok sıvı tüketin.
Sigara içmeyin.
Nemli hava solumaya çalışın. Bunun için duş alabilir, derin bir kaba ya da lavaboya sıcak su doldurup buharında soluyabilirsiniz.
Geniz akıntınız varsa ılık suyla gargara yapın.
Yüksekçe bir yastıkla yatın.
Baş ağrınız olursa parasetamol ya da ibuprofen kullanabilirsiniz. İlaca başlamadan önce bir uzman görüşü almayı düşünün.

Haberin Devamı

4- Polenin besleyici değeri var mı?

Polen, arıların bal üretebilmesi için gereken hammaddedir. Vitamin ve mineralden zengin oluşu onu enerji artırıcı, bağışıklığı güçlendirici, menopoz belirtilerini hafifletici olarak kullanılmasına neden olmuştur. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta polenin güçlü bir alerjen yani alerjik reaksiyonu tetikleyen madde oluşudur.
Protein, karbonhidrat, mineral ve –özellikle B grubu- vitamin zengini polen, farklı kültürlerde, binlerce yıldır bağışıklığı ve belleği güçlendiren, enerji veren “mükemmel” besin kaynağı olarak yer almaktadır. Menopozdaki ateş basmalarından, prostat bezinin yangılarına, sporculara enerji sağlamaktan, saman nezlesini gidermeye kadar geniş bir kullanım alanı vardır. Piyasada bulunan desteklerdeki polen içeriği tam olarak bilinemediğinden bu alerjik maddenin uygun olmayan kişi tarafından kullanımı -hatta yalnızca doz aşımı bile- ciddi riski olan reaksiyonlar yaratabilir.

5- Tuz neden susatır?

Haberin Devamı

Bedenimizin yüzde 60-65’i sudur. Bunun önemli bölümü hücrelerimizin içerisindedir. Bir bölümü de kan hücrelerinin tüm sistemlere taşınmasından sorumludur.
Tuzu fazla kaçırdığımızda, hücrelerimizin dışında kalan suyun içerisindeki tuz oranı yükselir. Böylece hücrelerimiz daha tuzlu bir ortamda, adeta Tuz Gölü’nde yüzmeye başlar. Hücre içindeki su, sodyumla buluşmak için hızla dışarı kaçar! Hücreler suyu kaybettikçe susar, tıpkı bizim susadığımız gibi.

6- Öğlen tatilinde yapılan egzersiz işe yarar mı?

Spor yapmaya motivasyon bulunamadığı gibi çoğunlukla zaman da ayrılamıyor. Öğlen tatilleri bu sorunun pratik bir çözümü olabilir. Üstelik iş baskısının daha az hissedildiği bir öğleden sonraya ve enerjik bir akşama da zemin hazırlayabilir.
Hangi aktiviteyi, ne uzunlukta uygulayacağınız o kadar da önemli değildir. Yeter ki giysileriniz (özellikle ayakkabılar) rahat olsun ve mutlaka başlarken ısınma ve bitirirken de gevşeme hareketleri ekleyin.
Yürüyüş, bisiklete binme ya da masa tenisi kolay uygulanabilecek olan aktiviteler arasında ilk akla gelenler olabilir. Herkes kendi iş ortamı ve çalışma düzeni için farklı seçimler yapabilir, hatta yenilerini yaratabilir.
Kesinlikle aç karına aktivite yapmayın. Öğlene yakın tüketeceğiniz bir ara öğünün (söz gelimi yoğurt+elma) enerjisi ile aktivitenizi tamamlayıp sonra iyi kombine edilmiş hafif bir öğlen yemeği ile bu programı tamamlayabilirsiniz. Belki de önce öğlen yemeğinizi yer sonra da atalarımızın dediği gibi “kırk adım” atarsınız.

 

Yazarın Tüm Yazıları