Sabotaj masalı

Tutanaklar evvela BDP’nin bütün kurullarında okunmuş... Sonra, iki parti meclisi üyesi fotokopi almak istemiş. BDP’nin basın danışmanı Ali Özgüç, tutanakların fotoğrafını çekmesi için “gazeteci” Alper Atalay’a izin vermiş...

Niye izin vermiş? O camianın itimat edeceği bir isim de ondan; Alper Atalay, Dicle Haber Ajansı’nın muhabiridir.

Anlaşılıyor ki, Milliyet muhabiri Namık Durukan da Alper Atalay’dan almış.

Gazetecilik dünyasında bu olayın hiçbir şaşırtıcı tarafı yok. Şaşırtıcı tarafı, büyük “sabotaj” teorilerinin kurulmuş olmasıdır.

‘Cemaat’ komplosu

BDP’liler başlangıçta tutanakların yayınlanmasını “sabotaj” olarak gördüler; kendi çevrelerinden birinin yapacağını hiç düşünmemişlerdi tabii. Altan Tan, “Sızdıran haindir” diye konuştu. BDP’li İdris Balüken bambaşka bir sabotaj teorisi ortaya attı:

“Görüşme tutanaklarıyla ilgili bilgiler hükümet tarafından mı verildi, başka bir yerden mi sızdırıldı, bizim bilmemiz mümkün değil... Oslo’da kim sızdırarak sabote etmek istemişse, burada da aynı çevreler sızdırmıştır.

Bu sabotaj girişimidir.”

Balüken’e göre hükümet bir taraftan görüşme yaparken öbür taraftan sızdırarak sabote etmişti! Ya da “cemaat” yapmıştı bunu! Oslo zabıtları dolayısıyla MİT hakkında savcının soruşturma açması “cemaat komplosu” gibi yorumlanmamış mıydı, onu ima ediyor!

Öbür komplo teorileri

Basında bazı kalemler Abdullah Öcalan’ın “demokratik ulus, demokratik Türkiye, ortak vatan” gibi yüce kavramlar ürettiğini, “felsefesi, temeli sağlam” bir model önerdiğini yazdılar! Bunun BDP’den sabote edilmesi mümkün değildi. Başka karanlık güçler olmalıydı!

Başka bir teoriye göre, Öcalan’ın psikolojisinin dengesiz olduğunu söyleyenler bile sürece “dolaylı sabotaj” yapıyordu! Niye mi? Bu adamın ipiyle kuyuya inilmez kanaatini oluşturarak görüşmeleri sabote etmek istiyorlardı da ondan!

Başbakan ve konuyla ilgili açıklama yapan bakanlara göre de tutanakların yayınlanması “sabotaj”dı. Sürece destek veren Milliyet niye sabotaj yapsın? Bunun makul bir cevabı yok.

Alper Atalay kim?

Bir de ortaya çıktı ki, öyle arkasında esrarengiz büyük güçler yok, süreci sabote planları da yok...

BDP’nin dürüst ve sorumlu açıklaması gösteriyor ki, fotokopinin fotoğrafını “sızdıran” kişi Alper Atalay’dır. Dicle Haber Ajansı muhabiri ve Özgür Gündem
yazarı olan Alper Atalay, yazılarında Abdullah Öcalan’ı heyecanla öven, süreci de bütün varlığıyla destekleyen bir isim.

Tutanakları arkadaşlık gibi bir takım özel ilişkilerle Namık Durukan’a vermiş olabilir... Daha önemlisi, tutanakların yayınlamasında siyasi yarar da görmüş olabilir.

Çünkü tutanaklarda çok yüksek perdeden konuşan bir “Önderlik” imajı var; biz böyle bir kişiliği sorunlu bulsak bile, Atalay bunu Öcalan’ın propagandası sayabilir.

Herkes için itidal

Tutanakların yayınlanmasının hükümette ve BDP’de gerilim yaratması, hatta bazı kuşkulara yol açması anlaşılabilir bir olaydır. Fakat “sabotaj” diye kıyametler koparılması, hele de basının suçlanması yanlış olmuştur.

Bu işler soğukkanlılık gerektirir, kamuoyunu germekten sakınmayı gerektirir.

Bugün, PKK’nın kaçırdığı rehinelerin serbest bırakılması bekleniyor. Habur benzeri gösterilerle ve Emine Ayna usulü tahrikçi konuşmalarla gerginlik yaratmaktan sakınılmalıdır.

Soğukkanlılık ve itidal her zaman ve herkes için doğru olandır.