‘Yargı’nın tepeleri

ADALET Bakanlığı Ankara’da ifade özgürlüğü konusunda “yüksek düzeyli” bir konferans düzenledi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland, Adalet Bakanı Ergin ve Yüksek Yargı Başkanları konuştuğu için “yüksek düzeyli” deniliyor.

Haberin Devamı

Ayrıca AİHM’den uzmanların, Avrupa ülkelerinden ve Türkiye’den hukukçuların katıldığı paneller düzenlendi.

Konuşmaları dinlerken Türkiye’de yargının tepe noktalarındaki hukuk anlayışını kavramaya dikkat ettim. Zira Adalet Bakanı Ergin’in hukuk anlayışı, yapılacak olan yasal düzenlemeleri etkileyecektir. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi başkanlarının bakış açıları da önlerine gelecek davalar bakımından önemlidir elbette.

Adalet Bakanı

Adalet Bakanı Ergin’in çoğulculuğu vurgulayan sözlerinin altını çizdim:

“Günümüz demokrasilerinin alametifarikası olan çoğulculuk fikri, her şeyden önce, hiç kimsenin hakikat tekeline sahip olmadığı bir toplum modelini işaretlemektedir. Bu model içinde devletin amacı ve fonksiyonu, resmi olarak ‘iyi, makul ve makbul’ vatandaşlar üretmek değil, vatandaşlarının kendi ‘iyi, makul ve makbul’ anlayışlarını geliştirebilecekleri bir sosyal, siyasal ortam oluşturmakla sınırlıdır.”

Bu sözleri yorumlamaya gerek bile yok.

Haberin Devamı

Yargıtay Başkanı

Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın konuşmasında “otoriterleşme” kavramını kullanmasının ve “Otoriterleşme ilk etkilerini ifade hürriyeti üzerinde gösterir” demesinin önemi açık... Alkan, Yargıtay’ın son zamanlarda “özgürlükleri genişleten yeni içtihatlar geliştirdiğini, bunların etkilerinin kısa sürede toplumda görüleceğini” söyledi. Demek ki yerel mahkemelerden daha özgürlükçü bakıyorlar.

Bir kanun maddesini otoriter olarak da özgürlükçü olarak da yorumlamak mümkün olduğu için, Yargıtay Başkanı’nın bu sözleri elbette önemli.

AYM Başkanı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “gerilim siyaseti”ni ve “nefret söylemi”ni eleştirdi, bunun toplumda diyalog yerine çatışmayı beslediğine dikkat çekti.

Kılıç’ın konuşmasındaki önemli bölümlerden biri de, yüksek yargıya yaptığı çağrıdır: “İnsan Hakları Sözleşmesi’ni aynen uygulamada yargının alt kademelerinde çekingenlik olabilir. Bunun aşılması ve Türkiye’nin evrensel hukuk düzeyine ulaşması için ‘yüksek yargı organları risk yüklenerek ortaya koyacakları içtihatlarla’ bu gelişmeyi desteklemelidir...”

Kılıç’ın şu sözleri son derece önemlidir:

Evrensel ilke ve kavramlarla örtüşmeyen yorum ve anlayışlar, çağdaş dünya ile bağlarımızı koparmaktadır.”

Nasıl mı? AİHM’den aldığımız mahkûmiyet kararları mesela...

Haberin Devamı

Hukuk reformu

Genel Sekreter Jagland, Türkiye’nin evrensel hukuk yönünde başarılı reformlar yaptığını belirtti, bunun için Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i kutladı. Türkiye’nin AİHM’deki mahkûmiyetleri bakımından hâlâ çözülmesi gerekli sorunlar olduğunu anlattı, bunları teker teker saydı.

Paneller bölümünde iki gazeteci konuşmacı olarak davet edilmişti; ben ve Sedat Ergin... Ben konuşmamda, Raymond Aron’un deyimiyle “devrim geçiren ülkeler”de yargının taraflı olarak yapılandırıldığını anlattım, bu nitelikteki mahkeme kararlarından örnekler verdim. Sosyal gelişme ve demokrasi belli bir aşamaya ulaştığında tarafsız yargı talebi güçlenir. Fakat şimdi de kamuoyunun bir kesiminde yargının tarafsız hale gelmeyip öbür tarafa geçtiği endişesi var. Bunu gidermek yargının görevidir. Gidermenin yolu da yargının evrensel hukuka uygun davranmasıdır.

Netice: Yargının zirvelerinde ‘evrensel hukuk’ rüzgârı esiyor; sevindim buna.

Yazarın Tüm Yazıları