Sevginin tapusunu da alsaydın ya kardeşim

“Sev Kardeşim” dedi, “Gel kardeşim elini ver bana” dedi, “İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa” dedi... En kanlı/kavgalı dönemin mitinglerinde, sevgi marşı oldu şarkısı. Film oldu; güldürdü, ağlattı... Ama sevgiden, kara sevdadan öldü Şenay; solunum yetmezliği dediler. Belki nefes alamadı, hep bayram olmasını dilediği hayattan. Hayattan tek isteği, sevdiğinin yanına gömülmekti. “Tapusunu aldın mı?” dediler. Bilmiyorlardı ki, ““Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir”...

Haberin Devamı

YEŞİLÇAM’ın değişmez fabrikatörü Hulusi Kentmen’in şımarık oğlu Ferit’i canlandıran Tarık Akan, yoksul Münir Özkul’un işçi kızı Hülya Koçyiğit’e aşık olur.
Komedi-dram tadında gelişen olaylardan sonra Kentmen, yoksul ailenin kapısını çalar. Kapıyı açan, fakir ama onurlu genç kızı perdeye taşıyan Koçyiğit öfkeyle babasına döner:
“Baba, bu sayın aileye sorar mısın, bugün fabrikadan kovdukları benim gibi bir işçi parçasının evinde ne işleri var?”...
Kentmen, babacanlığını bıyıkaltından gülümseyerek gizleme imkanı tanıyan karakteristik bıyıklarını burarak yanıtlar:
“Buraya oğlumla kızınıza ait hayırlı bir konuyu konuşmaya geldik. Allahın izniyle kızınızı oğlumuza istiyoruz.”
“Onlar erer muradına, biz çıkarız kerevetine” misali noktalan Ertem Eğilmez’in 1972 yapımı “Sev Kardeşim”in açılışı da, finali de filme adını veren aynı şarkıyla gelir.
“Dünyaya geldik bir kere /Kavgayı unut her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre, mutluluklar bir olsun, acı birlikte...”
Hülya Koçyiğit, Tarık Akan, Münir Özkul, Adile Naşit, Hulusi Kentmen, Zeki Alasya, Halit Akçatepe’nin de rol aldığı filmin müziği Şenay ile zaten bir yıldır her yerde çalınıp, söylenmektedir. Şarkının sözleri de ona aittir. Ve 45’lik “Benim Olursan” plağının B yüzündeki “Sev Kardeşim” yılın şarkısı seçilir. Aynı şarkı, Şenay’a da 22 yaşında yılın şarkıcısı ödülünü getirir.

Haberin Devamı

”Sev kardeşim” dedi
ŞENAY’IN YAŞAM ÖYKÜSÜ / Foto Analiz

Müziğe 18 yaşında başladı

Sevginin tapusunu da alsaydın ya kardeşim

Şenay Ekiz, müziğe 18 yaşında Erkan Özerman’ın Ankara’da “Anahtarlı Bulvar” adlı gece kulübünde başlar.
Aynı kulüpte Tülay German, Dario Moreno, Doğan Canku, Esin Afşar, hatta ünlü soprano Sevda Aydan da sahne almıştır.
Özerman, o yıllarda Ankara’nın en gözde otellerinden olan Bulvar Palas’ın alt katındaki Bulvar Club’a Ruhi Su’yu da çıkarır.
Tam bu noktada bir parantez açarsak; aynı kulüpte sahne alan ve Ruhi Su ile birlikte modern folk müziği üzerine yoğunlaşan Afşar 1969’da Yunus Emre’den düzenlediği “Bana Seni Gerek Seni” ile ödül alır. Afşar, TED Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı Piyano Bölümü’nü bitirir. Yorumlarında kullandığı Türkçe ve diksiyonu, o dönem “Cebeci ağzı” olarak nitelendirilir.
Afşar’ın annesi gazeteci Rüveyde Sinanoğlu da Ankara’nın tanınmış, sevilen simalarındandır.
Ankara Radyosu’nun en genç prodüktörlerinden olan Özerman Çankaya’da, Ankara’nın ilk modern diskoteklerinden MET’i de aynı yıl açar. İsmini CHP Genel Sekreteri Kemal Satır’ın oğlu Mustafa Satır’ın M’si, Erkan Özerman’ın E’si ve 1959’da Adnan Menderes’in kurtulduğu Londra’daki uçak kazasında hayatını kaybeden DP’li Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu’nun oğlu Tolga Zeytinoğlu’nun T’sinden alan diskoteğin ilk DJ’i ODTÜ İşletme’de okuyan Okan Tapan’dır. MET’in müdavimleri arasında İzzet Öz de vardır.
Şenay kısa süre sonra Şerif Yüzbaşıoğlu’nun Salim Ağırbaş, Atilla Özdemiroğlu, Selçuk-Uğur Başar, Garo Mafyan, Asım Ekren ile kurduğu orkestranın İlhan Kayral’la birlikte iki solistinden biri olur. Daha sonra orkestraya solist olarak Neco ve Onno Tunç, Cengiz Teoman, Aşkın Arsunan, Atilla Şereftuğ, Erdal Kızılçay gibi müzisyenler katılır.
O süreçte Şerif Yüzbaşıoğlu ile birlikte Liseler Arası Müzik Yarışması’nın jürisinde de yer almaktadır.

Haberin Devamı

Yaşının iki katıyla
mutlu evlilik örneği

Şenay 14 Haziran 1970’de, 20 yaşındayken Fenerbahçe Kulübü’nde 38 yaşındaki Şerif Yüzbaşıoğlu ile evlenir. 1972’de yılın şarkısı ve yılın şarkıcısı ödüllerini bu kez de “Hayat Bayram Olsa /Nen Var Canım Kardeşim?” ile alır.
Şenay aynı yıl Erol Büyükburç ve Hey Dergisi’nin ilk yazıişleri müdürü Yener Süsoy ile birlikte, Orhan Boran’ın sunduğu ünlü “Tamam mı? Devam mı?” yarışmasının jürisindedir.
 1973 seçimleri sürecinde Bülent Ecevit’in mitinglerinde sahne alan Şenay’ın “Sev Kardeşim” şarkısı 1977 seçimlerinde de Ecevit’in ünlü Taksim Mitingi boyunca alanda yankılanır.
“Solcu” bulunduğu için TRT Selda Bağcan, Cem Karaca, Melike Demirağ, Fikret Kızılok ile birlikte Şenay’a da yasak getirir. Ülkücülerin tepkilerine de hedef olur.
Ama Şenay fırtınası zaten yurtdışında esmeye başlamıştır artık. Tokyo-Sopot Festivali’nde, Altın Orfe’de Türkiye’yi temsil eder. Dünya Sevgi Birliği Şenay’a Altın Madalya verir.
Çıkardığı “Honky Ponky” 45’liği Beyaz Kelebekler’in “Sen Gidince”sinden sonra Avrupa listelerine giren ikinci Türk plağı olur, üçüncüsü ise Barış Manço’nun “Nick the Chapper”ıdır.

Haberin Devamı

Kalplerde ilk kriz

Sevginin tapusunu da alsaydın ya kardeşim

Müzikle dolu hayat, 29 Temmuz 1980’de kesintiye uğrar. Şerif Yüzbaşıoğlu ağır bir kalp krizi geçirir.
Elli gün süren yaşam savaşının ardından 17 Eylül’de Şerif ve Şenay Yüzbaşıoğlu ilk kez TV’de 7 Gün’ün röportajıyla gündeme yansır. Elli gün sonra ilk kez 20 dakikalık bir yürüyüş için birlikte Gümüşsuyu’ndaki evlerinden Kabataş’a inerler.
Şerif Yüzbaşıoğlu, “Gel benim bastonum, desteğim, herşeyim” diye seslenir Şenay’a...
Ancak mutlu günler uzun sürmez, 18 Şubat 1981’de Şenay hayat yoldaşını 49 yaşında yakalayan ikinci krizde yitirir.
Ruh ikizini kaybeden Şenay, o günden sonra iflah olmaz.
Karasevdadır, kapkara bir boşluktur Şerif Yüzbaşıoğlu’nun yokluğu... Gerçek anlamda eve kapanır, bir anda yok olur ortalıktan. Ve o ölümün ardından hayat asla bayram olmaz ona...
Hem 1981’de, hem 1982’de Eurovision’a katılacak şarkılar arasında finale kalır ama devam edemeyeceğini açıklar, çekilir.
Şenay, 9 Ağustos 1995’de Kültür Bakanlığı ile ortak yapacağı kasetle ilgili çıkan anlaşmazlığın ardından İngiltere’ye iltica edeceğini açıklar. Ama yine inzivadan çıkamaz.

Haberin Devamı

Bayram olsun dediği
hayat nefes aldırmadı

Evde, kendini yazıya ve Salvador Dali etkisinde sürrealist yağlı boya resimlere verir. Ve tiryakisi olduğu sigaraya...
Şenay Yüzbaşıoğlu, İstanbul’un en cıvıltılı, en hareketli merkezine Taksim’e, Beyoğlu’na iki adım mesefade kapandığı Gümüşsuyu’ndaki evinde 62 yaşında hayata veda etti.
Solunum yetmezliği nedeniyle...
Solunum yetmezliğinin nedeni muhtemelen sigaraydı... Ama aslında Şerif Yüzbaşıoğlu’nu kaybettikten sonra “nefes alamadı” Şenay.
En popüler şarkılarını sevgi üzerine yazdı, söyledi... Sevgiden, kara sevdadan öldü.
Ve hep hayatın herzaman bayram gibi olmasını, herkesin birbirini sevmesini dilediği bu memleket, onun hayatı boyunca tek isteğine, sevdiği adamın yanına gömülmesi vasiyetine, karşı tek bir soru yöneltti:
“Tapusu nerede, tapusunu aldın mı?..”
Ve izin verilmedi.
Nereden bilsinler ki, “Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir”...

Haberin Devamı

AĞLAMAKTAN GÖRMEZ OLDU GÖZLERİ

Sevginin tapusunu da alsaydın ya kardeşim

DENİZ Durukan “birzamanlar.net”de yayınlanan yazısında Şenay’ın hayata küsmesini şöyle anlatıyor:
“Şerif Yüzbaşıoğlu, Şenay’ın salt kocası değil, hocası, arkadaşı, sevgilisi, var olmasının en önemli nedeniydi. Şenay onunla huzur buluyor, onun yardımıyla bir anlamda hayattaki dansını yapıyordu. Evde, işte, her yerde beraber olan çift, gece hayatına çok dadanmadan, mütevazı bir yaşam sürerek, müzikle yoğruluyorlardı.
Ölümü Şenay için yıkım olur, sonun başlangıcı... Eve kapanır, kimseyle konuşmaz, yalnız yaşamaya karar verir.
Bu arada yurtdışında “Honky Ponky” adlı plağı satışa çıkar, üstelik listelerin en üst sıralarına yerleşir. Hatta karma kasetlerle Avrupa’nın hemen her tarafına yayılır. İlk başlarda yurt dışından yapılan hiçbir çağrıya cevap vermez, hastadır.

38 derece ateş
ve diş ağrıları

Bir çeşit hastalık hastalığına yakalanır. Önce eklem ve baş ağrıları, ardından baş dönmesi, sonra diş ağrısı ve dişlerin sallanması gündeme gelir. Ateşi çıkar, ama ateş 38 derecede durur. Ağlamaktan uzağı görememeye, yakını da buğulu görmeye başlar. Taşikardi, sebepsiz bunalımlar, korkular sarar Şenay’ın her yanını. İnsanlardan, yükseklikten ve kanser olmaktan korkar. Önceleri Lale Belkıs destek olur kendisine, ama yine de Belkıs çaresiz kalır. Gelen bütün sahne çalışmalarını “Kendimi şimdilik iyi hissetmiyorum, ama yakında toplayacağım” diyerek erteler. Ancak hiçbir zaman toparlayamaz. Müzik dünyasından sessizce kendini soyutlar.
Bir zamanlar herkesin peşinden koşturduğu, yurtdışında şarkıları yayınlanan bu güzel, alımlı, ama bakışlarında her zaman ayrıksılığının ve kişiliğinin ipuçlarını taşıyan bir pop kadının yaşam hikayesidir bu...”

GEL KARDEŞİM ELİNİ VER BANA...

ŞENAY Yüzbaşıoğlu’nun kardeşi Halil İbrahim Ekiz ablası ile 16 yıldır birlikte yaşıyordu. Cenazede duygularını şöyle anlattı:
“Ablamın nefes darlığı gibi uzun süredir çeşitli rahatsızlıkları bulunuyordu. Çok sigara içiyordu. Büyük üzüntü yaşıyoruz. Beraber yaşıyorduk. Uzun süre önce müziği bırakmıştı. Eşini kaybetmesi nedeniyle hayata karşı ilgisizdi...”
Ablası Şaziye Çataloğlu da “Eşinin vefatından çok etkilendi. Müzik zaten Şenay’ın hayatıydı. Tek tercihiydi. Müzik onun için ekmekten, sudan öteydi. Gel kardeşim elini ver bana dedi. Buna hala daha ihtiyacımız var. Şenay’ın ihmal edilmiş bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. Son derece zarif, duygulu, felsefi düşünen, insanları çok seven bir insan olarak kaydı gitti” dedi.
Cenaze töreninine katılımın az olmasını ise iki kardeş şöyle yanıtladı:
“Şenay da kabuğuna çekildiği için belki o nedenledir. Elimizden geldiğince herkesi çağırdık. Ancak bu kadar oldu...” ifadelerini kullandı.

Sevginin tapusunu da alsaydın ya kardeşim

Yazarın Tüm Yazıları