Soru ve cevaplarla Öcalan’la görüşme

SORU: Bu bir dönüm noktası mı?

CEVAP: Olabilir... Eğer iyi yönetilirse bu görüşmeler, 30 yıllık çatışma sürecinin sona erdirilmesini sağlayabilir.

Haberin Devamı

*
SORU: Bugünkü İmralı görüşmelerinin, Oslo görüşmelerinden farkı ne?
CEVAP: En önemli fark şu: Bu görüşmeler kamuoyuyla paylaşılıyor. Aleniyet söz konusu yani...
*
SORU: Aleniyet neden önemli?
CEVAP: İki nedenden dolayı önemli: BİR: Kamuoyunun süreci izlemesine imkân vermesi... İKİ: Çözüm için önemli bir angajmana girildiğinin hissettirilmesi...
*
SORU: Ahmet Türk ve Ayla Akat isimlerini kim belirledi?
CEVAP: Öcalan belirlemedi, devlet belirledi. Eğer Öcalan belirlemiş olsaydı görüşmeye bu iki ismin katılacağı BDP çevrelerinden sızardı. Oysa sızdırma hükümete yakın çevrelerden geldi.
*
SORU: Neden Ahmet Türk?
CEVAP: Emek vermiş, çile çekmiş bir isim Ahmet Türk... Ayrıca “akil adam” olarak görülüyor. Saygın bir imajı var... Kürt çevrelerinde sempatiyle bakılan bir isim.
*
SORU: Neden Ayla Akat?
CEVAP: Her ne kadar bölgede radikal söylemleri olsa da Ankara’daki ilişkileri iyi... Anayasa Komisyonu’nda görev yaparken iktidar çevreleriyle yakın ilişki kurdu. Hükümete yakın basınla da arası iyi... “Bölgede radikal/Ankara’da ılımlı” bir tavrı var. Devlet’in kendisini seçmesinde Ankara’daki ılımlı tavrı etkili olmuş olabilir.
*
SORU: Bu görüşme neden önemli?
CEVAP: “Ben olsam asardım” dendi, “İstihbarat birimleri kısıtlı görüşmeler yapıyor” dendi, “Koster bozuk” dendi... Ve bütün bunların ardından MİT’in koordinasyonunda Ahmet Türk ile Ayla Akat’ın Öcalan’la görüşmesi noktasına gelindi. Sürece böyle bakılırsa çok ama çok ileri bir adım olduğu görülür.
*
SORU: Barış mı geliyor? Silahlar susacak mı? Terör biter mi?
CEVAP: “Barış geliyor, silahlar susuyor, sorun bitiyor” denemez. Ama şu denilebilir: Sonu silahların susmasına kadar varacak önemli bir süreç başladı...
*
SORU: Süreci ne baltalar?
CEVAP: Devamının getirilememesi ve iyi yönetilememesi baltalar. “Açılım politikası”nın iyi yönetilememesinin sonuçları ağır oldu... Eğer bu da iyi yönetilemezse felaket olur. Unutmayalım: Bu tür süreçlerin fiyaskoyla sonuçlanması durumunda başlangıçtan daha geri bir noktaya düşülmesi kaçınılmaz oluyor.
*
SORU: Aşırı iyimser bir hava mı var?
CEVAP: Aşırı iyimser bir hava yok, temkin var. Doğrusu da bu... İhtiyatlı olmak gerekir, bu kesin. Ama şu da var: Artık kötümser olmak gibi bir lükse de sahip değiliz.
*
SORU: Öcalan sorunun çözümünde tek söz sahibi mi?
CEVAP: Öcalan tek muhatap değil ama en önemli muhatap... Nihai amacın sadece Öcalan’la gerçekleşeceği düşünülemez. Çünkü sorunun diğer parçaları ile Öcalan arasında sağlıklı bir iletişim yok. Taraflar birbirlerinden yalıtılmış durumda. Sis perdesi var ortada... Böyle bir ortamda ne Öcalan Kandil’den, ne Kandil Öcalan’dan emin olabilir.
*
SORU: Bu görüşmelerden beklenen somut sonuç nedir?
CEVAP: PKK’nın eylemsizlik kararı vermesi... Yani bir tür ateşkes... Ardından PKK militanlarının Kuzey Irak’a çekilmesi... Silah bırakma ise en son aşama...
*
SORU: Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “İstismar söz konusu olursa görüşmeler biter” demesi ne anlama geliyor?
CEVAP: Görüşmeler kamuoyuyla paylaşılarak yapılıyor. Bunun riskleri var. Çok ince bir denge tutturulması gerekir. Adalet Bakanı, işte bu denge adına böyle konuşuyor. Kamuoyunda oluşabilecek tepkileri dengelemek için bunu söylüyor.

Haberin Devamı

Bakanlar iyi ki çok konuşmuyor

Haberin Devamı

SAĞLIK Bakanı az konuşuyor ama konuşunca da şöyle diyor:
“Şişman demeyelim şişko diyelim.”
*
Kültür Bakanı çok konuşmuyor ama konuşunca da şöyle diyor:
“Geçen gittik bir filme... Küfür kıyamet... Utandım resmen... Kaldırılmalı bu film... Derhal kaldırılmalı.”
*
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı çok konuşmuyor ama konuşunca da şöyle diyor:
“Üniversiteler fizikçi değil pastacı yetiştirsin.”
*
AB Bakanı çok konuşmuyor ama konuşunca da şöyle diyor: “Tarihimizin en özgürlükçü dönemini yaşıyoruz.”

AK Parti’nin İmralı adımının 3 nedeni

BİR: Son zamanlarda giderek artan “Muhafazakâr Kürtler AK Parti’den kopuyor” algısının gerçeğe dönüşmesi... Muhafazakâr Kürt oylarını kaybetme endişesi...
İKİ: Demokrat çevrelerde artan AK Parti eleştirilerinin önünü kesme... Yeni bir umut ortamı oluşturarak gitgide daha da artan eleştirel havayı dağıtma...
ÜÇ: Uluslararası çevrelerde gitgide daha artan hükümet eleştirilerini önlemek ve bölgesel politikaların başarısızlıklarının önüne geçmek...

Haberin Devamı

Necip Fazıl’a neden hayranlar?

HAYRANLAR çünkü...
Memleketin okumuş yazmışlarının tümünün Doğu’ya sırt çevirdiği, İslami değerlere yabancılaştığı bir dönemde bir tek o “Büyük Doğu” diyerek ortaya çıktı.
*
Hayranlar çünkü...
Karşı tarafın da büyük olarak kabul ettiği bir şair, kendi saflarında, hem de en önde, hem de yalınkılıç kıyasıya mücadele etmesi çok hoşlarına gitti.
*
Hayranlar çünkü...
Şehirli, burjuva, Paris görmüş, sanat âleminin tozunu atmış, piyesleri Devlet Tiyatroları’nda sahnelenmiş, şiirleriyle hayran kitlesi yaratmış bir şair tarafından sahiplenilmek süper bir keyifti.
*
Hayranlar çünkü...
Okumak, yazmak, dergi çıkarmak, şair olmak, mücadele vermek, iddia sahibi olmak, özgüven geliştirmek, hesap sormak, örgütlenmek, meydan okumak... Bütün bunları Necip Fazıl’dan öğrendiler.
*
Hayranlar çünkü...
Konferanslarda, panellerde, toplantılarda okuyabilecekleri en heyecan verici, en diri tutucu, en havalı, en gaza getirici dizeler ona ait...

Haberin Devamı

‘Fareler ve İnsanlar’ı okuyarak kazanacakların

- Yoksulluğun acısını yüreğinin en derinliklerinde yaşarsın.
- Çıkarsız arkadaşlık nedir anlarsın.
- Küçük bir çiftlik ve birkaç tavşan hayalinin hüznünü tadarsın.
- Çaresizliklerin insanlara neler yaptırdığını kavrarsın.
- Bitirdikten sonra yumruk yemiş gibi olursun, boğaz düğümlenmesi nedir bilirsin.
- İnsanların ve farelerin ortak özelliğinin hiçbir zaman hayallerini gerçekleştirememek olduğunu kavrarsın.

Yazarın Tüm Yazıları