Adana'daki operasyon odasında kavga

EYLÜL ayı başında Adana’da, çok az kişinin katıldığı gizli bir toplantı yapılıyor.

Haberin Devamı

Toplantın tam yerini bilmiyoruz.

Kaynağım bir Fransız. Buraya “Salle d’operation” diyor.

Yani “operasyon odası” veya merkezi diye çevirebiliriz.

KOD ADI İSSAM OLAN MUHALİF KONUŞUYOR

Bu toplantıyı İssam adlı bir Esad karşıtından öğreniyoruz.

Muhtemelen kod adı kullanıyor.

Başında bulunduğu direniş grubu Şam civarında konuşlanmış.

Adana’da kurulmuş bir “operasyon odası”ndaki toplantıya katılıyor ve konuşulanları o anlatıyor:

“Toplantının yönetimini Türkler yapıyordu. Direnişçilere dağıtılacak para konuşuluyordu. Katar ve Suudi Arabistanlı temsilciler arasında anlaşmazlık çıktı.”

Katarlılar parayı direkt olarak “Müslüman Kardeşler”e vermek istiyormuş.

Suudiler ise “Selefistler”e...

Gizli toplantı, bir anlaşmaya ulaşılmadan bitmiş.

Kimse, Suriye ordusundan kaçan askerlere ve bu iki grup dışındaki direniş gruplarına para vermeyi kabul etmemiş.

Haberin Devamı

EBU HAMZA İSTANBUL’DAKİ OPERASYON ODASINI ANLATIYOR

Onu izleyen günlerde bu defa İstanbul’da bir başka “operasyon odası”nda bir toplantı daha yapılıyor.

O gizli toplantıyı da Suriye’nin batısından gelen Ebu Hamza adlı bir direnişçi anlatıyor.

Müslüman Kardeşler’den para almak için İstanbul’a gittim. Ancak görüşmelerde bir anlaşmaya varamadık. Çünkü Müslüman Kardeşler, parayı verdikleri takdirde her şey kendi kontrollerinde olsun istiyor.”

Anlaşma olmayınca, Ebu Hamza bölgesine dönüyor ve Selefistlerle temasa geçiyor.

Bu arada, bir başka kaynaktan, geçen 28 Ağustos günü Suriye muhalefetini birleştirmek için Türkiye’de yapılan toplantının bazı ilginç ayrıntılarını öğreniyoruz.

Bu toplantıda Türkiye, bütün muhalif grupların, Suriye ordusundan ayrılmış bir komutanın liderliği altında toplanmasını istemiş.

İslamcılar “Söz konusu bile olamaz. Onlar daha iki ay öncesine kadar Esad rejimi ile işbirliği yapıyorlardı” cevabını vermişler.

Tekrar bugüne dönüp kapalı kapılar ardında neler yaşanıyor bakalım.

KATAR’IN İDLİB’E MESAJINI SUUDİ İSTİHBARATI ÖĞRENİYOR

Adana ve İstanbul’daki operasyon odalarındaki toplantıdan sonra, geçtiğimiz günlerde Katarlı bir yetkili, Suriyeli muhaliflerden biriyle konuşuyor. Söylediği şu:
Daha önce Libyalı isyancılara verdiğimiz ağır silahlar bize iade edilmedi. Aynı hatayı Suriye’de tekrarlamak istemiyoruz. Onun için sorumluluğu yüklenecek birleşik bir yönetim istiyoruz.”

Mesajı alan muhalif aracı, yanına bir başka kişiyi de alarak Türkiye sınırındaki İdlib’e gidiyor ve o bölgenin komutanı Mahir Nuemi’ye mesajı iletiyor:

Katar yardımı almak istiyorsanız, derhal ‘yerel askeri konseyler’ kurmanız gerekiyor.”

Ancak Suudi istihbaratı bu buluşmayı anında öğreniyor ve kendine bağlı Selefist gruplara, kendi yerel komitelerini kurma talimatı veriyor.

Katar’ın bu girişime tepkisi ise şöyle oluyor. Onu da Ebu İbrahim adlı bir muhaliften dinleyelim.

Eğer muhalif bir birliğin başındaki kişi Katarlılarla çalışmayı reddederse hemen o gruptaki iki numaralı insana gidip parayı ona teklif ediyorlar. Çoğu kez ikinci adamlar da parayı almayı kabul ediyor. Böylece o bölgedeki hareket anında bölünüyor.”

Bunu anlatan kişi hakkında ilginç bir bilgi vereyim. Ebu İbrahim onun kod adı. Gerçek adı Ammar Dakiki...

Peki mesleği ne?

İçsavaştan önce kaçakçıymış...

Haberin Devamı

Bu gizli bilgiler bana hangi kaynaklardan ulaştı

KAPALI kapılar ardında yaşananlar gösteriyor ki İstanbul, Adana ve İdlib üçgeninde büyük bir silah pazarı kurulmuş durumda.

Operasyon odalarında dağıtılan paraların nereye gittiğini bilmek zor.

Ama bilinen şu: Daha çok parası olan daha çok ve daha ağır silah alıyor.

Sonuç?

Eylül ayı itibariyle durum şu:

- Muhalif gruplar arasındaki ilişki artmıyor, tam aksine azalıyor.

Türkiye ve Katar Müslüman Kardeşler’i, Suudi Arabistan ise Selefistleri destekliyor.

- İslamcılar, ötekilerin er veya geç Şam rejimi ile masaya oturacağına inanıyor.

- Silahlı mücadeleye katılan grupların şefleri ile temas kurmak mümkün değil.

- Onlar adına yurtdışındaki bazı kişiler konuşuyor.

- El Kaide’nin Halep’te gerçekleştirdiği üç bombalamada 48 kişinin ölmesi, Esad karşıtları arasında bile endişeyi büyüttü.

- Muhalif grupların birleşememesi, radikal grupların etkisini iyice artırmasına yol açıyor.

- Bunun anlamı şu: Savaş bitse de, Esad gitse de, sınırımızın öte tarafında karmakarışık ve çok tehlikeli bir “Zone” oluşuyor.

- Daha da kötüsü, çaresizlik, kontrol edilemeyen gelişmeler, Şam rejiminin sanıldığından uzun direnmesi, Türkiye’nin diplomatik çabalarını da yavaş yavaş
zorlamaya başlıyor.

Uçak indirme gibi, Türkiye’nin Rusya ile de başını derde sokabilecek girişimler başlıyor.

Haberin Devamı

OPERASYON ODASI İSTİHBARATI BANA ‘AİT’ KAYNAĞINDAN GELDİ

Gelelim, yukarıda anlattığım olaylara...

Sanmayın ki bunları MİT, CIA, MOSSAD vs gibi kaynaklardan aldım.

Kaynağım, her zamanki gibi “AİT”.

Yani “açık istihbarat teşkilatı”...

Bu bilgileri dünkü Le Figaro, Le Monde ve Herald Tribune gazetelerinden derledim.

Sırf, topraklarımızda neler olup bitiyor, onu anlatmak istedim. Madem “savaşa bile girmekten” söz ediyoruz... Hiç olmazsa gireceğimiz savaşın ne olduğunu
anlayalım dedim.

KAYNAK ODADAKİLERİN İSİMLERİNİ VE ANLATTIKLARINI AÇIKLIYOR

Bu bilgilerin çoğunu Le Figaro gazetesinin dünkü sayısından aktardım.

Yazan gazeteci Georges Malbrunot.

Şam’a gitmiş, oradan yazıyor.

Bilgilerin bir kısmını Suriye istihbaratından almış olabilir.

Ama muhaliflerle de konuşmuş.

Operasyon odalarındaki görüşmeleri, katılanların ağzından ve tırnak içinde aktarıyor.

Fransa hükümeti ve medyası, Esad konusunda Türkiye’ye çok yakın duruyor.

Türkiye sınırında bir güvenlik bölgesi kurulması konusunda Türkiye’yi destekleyen ender ülkelerden biri.

Yani bu yazının Türkiye’ye düşmanca yazıldığını düşünmemiz için bir neden yok.

Ama Batı’da giderek büyüyen endişeleri dikkatle izlemekte yarar var.

Haberin Devamı

İSTANBUL VE ADANA’DA GERÇEKTEN BU ODALAR VAR MI

O nedenle Dışişleri’nin bu konuda Türk kamuoyunu aydınlatmasını isterdim.

Gerçekten İstanbul ve Adana’da Katar ve Suriyelilerin paralar dağıttığı gizli operasyon odaları var mı?

Varsa oralarda neler yaşanıyor?

Yoksa da bilelim.

Tabii açıklamayı bana değil Le Figaro gazetesine göndermeleri gerekiyor...

Bir kopyasını da Times gazetesine göndermek gerekecek.

Çünkü dünkü Times’ta da Suriye ve Katarlı ajanların para dağıtmak için Türkiye’de bulunduğu iddia edildi.

Mantık bölgeden kovuluyor

Bilgi bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’dan geldi.

İndirilen uçakta askeri malzeme ve “Mühimmat” varmış.

Suriye kızgın.

Rusya ise uçaktaki vatandaşına yapılan muameleden şikâyetçi.

Ben Rusların yerinde olsam Turkiye’ye kızmak yerine önce kendi yönetimimin yakasına yapışırdım.

İçinde siviller olan, sivil hava yollarına ait bir uçağa mühimmat yüklenir mi?

Bırakın savaşı, savaşın kurallarını;

Normal zamanda bile yüklenir mi?

Her şeyden önce o uçaktaki yolcuların, mühimmat üzerinde uçtuğunu bilmek haklarıdır.

Bence Rusya önce bu konuyu tartışmalı.

Bu konuda Türkiye’ye söyleyecek lafları yok.

Bu olay gösteriyor ki, sınırımızdaki pis savaş, yavaş yavaş mantığı, insanlığı, aklı bölgeden kovuyor.

Bu gidiş iyi değil.

 

Yazarın Tüm Yazıları