Bazen bir kare fotoğraf bir bakış yeter anlayana

Soruşturmalar, kovuşturmalar, savcılar, mahkemeler, polis raporları, gizli takipler, açık belgeler, istihbarat kayıtları...
Bazen hiçbirine gerek kalmaz...
Belgeler, kanıtlar, dosyalar gerekmez anlamak için.
Bir bakış, bir tebessümün yüzdeki yayılışı...
Bir mimik... Parlayan bir gözün sevinçle açılması...
Yüze yerleşen bilinçdışı bir ifade...
Bir kare fotoğraf yeter bazen.
İşte o fotoğraf.
Milletvekili Aysel Tuğluk’un yüzündeki ifadeye bakar mısınız?
Bu ifade hangi polis raporuna girer?
Telefon dinleyerek, gizli kamera yerleştirerek bulamazsınız bu belgeyi.
Sırtında namlusuyla duran PKK’lıya nasıl bakıyor Kışanak.
Çok uzaklardan bir kardeşine sarılır gibi...
Hasret var. Saygı var...
Bu bakış, hangi istihbarat kaydına girer?
Hangi savcının iddianamesine düşer?
Olsa olsa şöyle diyebilirim:
- Bu fotoğraf hepimizin önüne konulan ağır ve kadim bir sorudur.
Ve cevabı ölerek ve öldürerek değil, yalnızca yaşayarak bulunabilir.
Dikkat edin, büyük bir sorunun fotoğrafıdır gördüğünüz.

Nasıl geldik bugüne?
Ve neden şimdi?�

MİLLETVEKİLİ Aygün’ün kaçırılmasıyla ilgili önemli bir detay vardı...
Aygün diyordu ki...
“Sonra beni kaçıran PKK’lılara Bahoz Erdal ulaştı ve telsizde bırakın dedi.”
Bahoz’un adı Fehman Hüseyin’dir.
Ve Suriyelidir.
PKK içindeki çok sayıda Suriyeli içinde önemli bir isimdir.
Şimdi bu detayı bir kenara yazarak devam edelim.
Dikkat edin son dönemde, PKK’nın eylemlerinde yer ve şekil olarak değişiklikler yaşanıyor.
- Milletvekili kaçırılması.
- Ağır silahlarla çok sayıda yerden ve açıdan kalabalık gruplar halinde saldırmalar. - Sürekli olarak insan kaçırmalar (yeniden sayıları arttı).
Ve en önemlisi...
- Şemdinli’de yaşanan kalıcı direniş denemeleri.
- PKK’nın vur kaç tarzından kalıcı cephe arayışına girmesi...
Batı’da eylem arayışları, hazırlıkları...
Foça’daki saldırı çok tipik bir örnektir.
Peki bütün bunlar neyi gösteriyor?
Bu sorunun cevabı için Aygün’ün ifadesine dönmek gerekiyor.
Yani Suriyeli Fehman Hüseyin’e...
Artık çok iyi biliyoruz ki Esad, PKK’ya açık destek veriyor.
Artık PKK’nın elinde ağır silahlar görebiliriz.
Füze dahil...
Daha da ötesine geçersek...
PKK ile Esad yönetimi arasında hat oluşturan Suriyeli PKK’lılar, Suriye’nin kuzeyinde bir merkez oluşturmak için hareketlenmiş durumdalar.
Barzani doğal olarak bu konuda sessiz kalıyor.
Yani Suriye’nin desteğiyle, silah, moral ve coğrafi alan ihtimali yakalayan PKK bu moralle yeni bir stratejiye geçiyor.
PKK, Türkiye’de hazırladığı sivil altyapıyı, gün ışığına çıkarmak istiyor.
BDP bu konuda rol almış durumda.
BDP-PKK buluşmasından çıkan fotoğrafın anlamı budur.
Dedim ya...
Bazen bir kare fotoğraf her şeyi anlatmaya yeterlidir...
Ve eğer iyi anlaşılmazsa...
Bu fotoğraf yarın çok acıklı bir filmin dekoruna dönüşebilir.
Ama sakın bu fotoğrafı yanlış anlayıp da öfke çukuruna düşmeyin...
Tek çare var. Daha fazla demokrasi...

İstanbul’dan gidenlere şükranlarımızla...

İSTANBUL’dan tatile gidenlere selam olsun...
Her birinizin bayramı kutlu olsun.
Size şükranlarımızı sunuyoruz.
Mesai saatlerinin bu azgın şehrini...
Masum, mahrem, mahcup ve sakin sokaklar halinde bize bıraktığınız için.
İşte İstanbul.
Emirgan’dan Bebek’e martıların İstanbul’u nasıl özgürce yaşadıklarını daha iyi anlıyoruz.
Köprü işkencesi yok. Boğaz trafiği yok. Korna gürültüsü, egzoz boğuntusu, sağınızdan solunuzdan vızır vızır geçen o iki tekerlekli cinayet makineleri yok.
Günlerdir ağustosun yakıcı sıcağını, cehennem esintisini ter içinde yaşarken...
Bir bayram hediyesi de sonbahardan geldi.
İstanbul’a sonbaharın esintileri yerleşiyor şimdi.
Beşiktaş’tan adalara doğru kalkıyor vapurlar.
Orsadan geniş apaza kadar ne kadar yelkenli varsa...
Yunuslarla yarışıyor. Bayram yapıyor trafik ve gürültü yorgunu İstanbul..
Herkese iyi bayramlar...