Miting yasakçısını düşünmeye davet

“PROVOKASYON olur” diye Diyarbakır’da BDP mitingini yasaklayanlar!

Haberin Devamı

Biraz düşünün lütfen...
Öyle uzun boylu falan değil.
İki dakika düşünün yeter.

* * *

Mitingi yasakladınız da ne oldu?
- “Milletvekili ayağından yaralı” fotoğrafları tüm dünyaya servis edildi.
- “Barışçı gösteriye müdahale eden rejim” durumuna düştünüz.
- Parti başkanına bile gaz sıkmış olduğunuz tescillendi.
- “Çıplak vücuda vurulan coplar” fotoğrafı herkesin diline düştü.
- Bin türlü cepheleşme, bin türlü sertlik, bin türlü öfke devreye girdi.
- “Seçilmişe bunu yapan seçilmemişe neler yapmaz” dendi.
- Çözümden biraz daha uzaklaşılmış oldu.
Kısacası...
Neresinden tutsan tatsız, neresinden tutsan sorunlu, neresinden tutsan berbat bir durum...
Yeryüzünün en şahane provokasyonu bile bunu sağlayabilir miydi?
“Provokasyon olur” diye takındığınız tavır, daha büyük bir provokasyona yol açmadı mı?

* * *

Haberin Devamı

- Diyelim ki özgürlüklere zerre kadar önem vermiyorsunuz.
- Diyelim ki demokrasiyi hiçe sayıyorsunuz.
- Diyelim ki gösteri yapma hakkı falan umurunuzda değil.
İnsan hiç olmazsa “Sonuçta olan bizim imajımıza olur” der.
Hiç olmazsa bunu hesaba katar.
Değil mi ama?

Bekaroğlu: Dönen dönsün ben dönmezem

ŞUNU yazmıştım:
- Ertuğrul Günay’la “Müslüman sol” hareketi başlattı, Günay bakan oldu.
- Numan Kurtulmuş’la HAS Parti olayına girdi, Kurtulmuş başbakan olacak.
- Günay’lar, Kurtulmuş’lar kendilerini kurtarıyor, olan hep Bekaroğlu’na oluyor.

* * *

Bu yazdıklarıma Mehmet Bekaroğlu bir mektupla cevap vermiş.
Aynen aktarıyorum:
- HAKLISINIZ: Yazdıklarınızdan “Bekaroğlu aldatılan, kandırılan, saf birisi anlamı çıkıyor. Şaşıracaksınız ama buna itiraz etmeyeceğim.
- GÜNAY’IN DURUMU: Ertuğrul Günay’ın durumuna düşmektense “kandırılan birisi” olarak bilinmeyi tercih ederim. Bakın Ertuğrul Bey’in durumuna: Üyesi olduğu hükümetin çıkardığı kanundan haberdar değil. Hükümet, ustalıkla kişiye özel bir düzenlemeyi pakete sokmuş, katiller affedilmiş. Günay ise “Adalet duygum yaralandı” diyor. Şaşkınlık ve üzüntü içinde olduğunu söylüyor.
- ŞAŞKIN DEĞİLİM: Ben şaşkınlık içinde değilim. Çünkü ben kimseye yalan söylemedim. Hiç kimseyi aldatmadım, çalmadım, başkasının hakkını gasp etmedim, çift dilim, çift gündemim olmadı, hiç kimseyle gizli ittifaklar yapmadım. Dik durmaya, herkesin yardımına koşmaya çalıştım.
- HATAM ŞUDUR: Elbette yanlışlarım, hatalarım oldu. Ama en büyük yanlışım çok kanmak, çabuk kanmak oldu. Bundan dolayı da herkesten ama öncelikle de eşimden ve çocuklarımdan özür diliyorum.
- BEN DÖNMEZEM: Yine de şunu söylemeden geçemeyeceğim: Aldatan olmaktansa aldanan olmayı tercih ederim. Özetle diyorum ki: “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.”

Haberin Devamı

Fragmandan hayal kırıklığı

JAMES Bond’un son macerası nedeniyle Kapalıçarşı birbirine girdi, Karaköy’de hayat durdu, Adana’da ortalık karıştı falan...
Geçen gün Ömür Göksel’in tavsiyesiyle ikinci kez seyretmek üzere “Örümcek Adam” filmine gittim.
Filmin başında “James Bond” fragmanı girdi devreye.
Gözümü dört açtım.
Kapalıçarşı’yı, Karaköy’ü, Adana’yı görmek için...
Fakat heyhat!
Yok... Yok... Yok...
Umarım ulusça keleğe gelmemişizdir.

Kimsenin üzerinde durmadığı meseleler

KULISLERİ falan geçti, herkesin dilinde...
Formül şu diyorlar:
“Erdoğan Cumhurbaşkanı / Kurtulmuş Başbakan.”

* * *

Fakat ne hikmetse kimse şunların üzerinde durmuyor:
- Abdullah Bey ne olacak? NATO olmadı, BM olmadı... Numan Bey başbakan olursa, Abdullah Bey için nasıl bir makam düşünülüyor.
- Hadi diyelim bir biçimde Abdullah Bey için bir makam bulundu. Peki Bülent Arınç ne olacak? İslam Konferansı Örgütü’ne başkan mı olacak?

* * *

Haberin Devamı

Bir de şu var tabii:
Başbakan Erdoğan, Numan Kurtulmuş’u başbakanlık koltuğuna oturtursa...
Numan Bey üzerinde hep “Sen ki binde bilmem kaç oy almış bir partiden geliyorsun” baskısını hissetmeyecek mi?
Bu durumda nasıl başbakanlık yapacak?

* * *

Amacımız “fitne” falan değil.
Türk matbuat tarihi, Türk siyasetine dair bu tür sorularla doludur.
Bu tür soruları soranlara da hiç kimse “fitne çıkarıyorsun” dememiştir.

Nerede beleş

Trafik sıkışlığına derman olsun diye köprüler bedava olmuş. Korkuyorum anne.
Gerçekten korkuyorum.
Korkuyorum çünkü yaşadığımız memlekette “Nerede beleş / Oraya yerleş” diye bir gerçeklik var.
Bu gerçeklik nedeniyle köprülerin daha da dolup taşmayacağının garantisi ne?
Eğer maksat trafiği rahatlatmaksa...
Köprü geçiş ücretlerinin iki katına çıkarılması gerekirdi. Memleket gerçeği buna işaret ediyor.

Haberin Devamı

Öylesine soruyorum

- NIL Karaibrahimgil ile Elif Şafak’ın “teyzekızı” olabileceklerine dair sizde de kuvvetli bir şüphe oluşmuyor mu?
- Ertuğrul Özkök’ün Kutsal Emanetler’e bakışı, size de “Yüceliklerden ve maneviyattan hayli etkilenmiş bir Saadettin Teksoy bakışı” gibi gelmedi mi?
- Erkeklerden daha hızlı kadın futbol taraftarları, size de fazlasıyla kurgusal gelmiyor mu?
- Bodrum’dan arazi kapatan bir işadamının “Bodrum’u popüler yapacağız” açıklamasını okuyunca siz de “Oğlum bak git” demiyor musunuz?
- Siz de Emre Aköz’ün bazen Kadir Abi’den daha iyi bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olabileceğini düşünüyor musunuz?
- Siz de “zıplayıver çekirge / hoplayıver çekirge” türküsünü işitince gülümsemek ile öfkelenmek arasında gidip gelenlerden misiniz?
- Son günlerde siz de “muhallebicilik mi daha zor, belediye başkanlığı mı?” sorusunu soranlardan mısınız?
- Ajda Pekkan’ın inşaattan sökülüp getirilmiş bir vinçle konser alanının tepesinde gezindiğini görünce siz de “Madonna’nın Türk popuna yaptığı fenalıklar” diye düşünmediniz mi?
- Siz de ara sıra gözlerinizi Kadıköy’e doğru çevirip “Bir Aziz Yıldırım vardı, ne oldu ona?” diye içinizden geçirmiyor musunuz?
- Merve bilmem ne ile Acun arasındaki ihtilaf, sizde de son dönemlerin en gereksiz, en sersem ihtilafı izlenimi bırakmıyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları