Şehit ailelerini rahat bırakın

Her terör saldırısından sonra olduğu gibi, birinci sayfalar yine yürek parçalıyor.

Haberin Devamı

Ağlayan analar, yetim kalmış yavrular, tabuta sarılan eşler, nişanlılar...
Köşe yazarları şehit ailelerinin dramını ballandırarak anlatmaya koyuldular bile.
Yarın da muhtemelen haber bültenleri en acıklı müzikler eşliğinde cenazeleri gösterecek.
Ortaya tam bir toplumsal moral çöküntüsü resmi çıkacak. Her terör örgütünün rüyası olan.
Kaç kez söyledik; arkadaşlar etmeyin, eylemeyin.
Şehit ailelerinin acılarını bu kadar teşhir etmek, terörün olmasını istediği şeydir.
Çünkü terör dediğimiz, sonuçta kanlı bir “PR”, yani halkla ilişkiler faaliyetidir.
O saldırılar zaten gazetelere çıksın, televizyona haber olsun, köşe yazıları ballandırsın diye yapılır.
Terör amacına karakol basınca değil, yaptığı televizyona çıkınca ulaşır. Acıları medyada ne kadar yer alırsa tekrar saldırmak için o kadar cesaret bulur.
Biz acı çekmekten aslında gizli gizli zevk alan bir millet olabiliriz, tamam.
Sezen ve Müslüm şarkılarıyla büyüdük ve serde mazoşizm var, ona da eyvallah.
Ama bu, acı çekme zevkimize şehit ailelerini alet etmeye hakkımız olduğunu göstermez.
Yapılanlar tabii ki haber olacak, analiz edilecek, tartışılacak. Bunlar Allah’ın emri.
Ama iş teşhirciliğe gelince, orada durmak gerekiyor. Çünkü bu hiçbir şehit ailesinin istemeyeceği bir şey.
Hiçbir şehit babası yoktur ki, acı çeken görüntülerinin televizyona çıkmasını istesin.
Hiçbir şehit anası yoktur ki, acılarının o acılara sebep olanlar tarafından izlenmesine razı olsun.
Hiçbir şehit eşi yoktur ki, mahreminin ardından düştüğü halin röntgenlenmesine izin versin.
Acı çekenler, sinir krizi geçirenler, ayılıp bayılanlar iyi reyting getiriyor olabilir.
Ama unutmayalım: Bu gösterdiğiniz şey yerli dizi değil. Sürdüğümüz, terörün ekmeğine
yağ.

Haberin Devamı

ŞEFİN TAVSİYESİ

Özel bir futbol spikeri

Seyrettiğiniz maçın spikeri sizin için önemliyse, Eurosport’taki Dağhan Irak’ı zaten biliyorsunuzdur. Yoksa Avrupa Kupası bitmeden tanışmalısınız: Sadece maç anlatmıyor, bir yolculuğa çıkarıyor Dağhan.
Ancak Halit Kıvanç, Orhan Ayhan gibi efsanelerde rastlanan “müstehzi” anlatım onda da var.
Hayata ve futbola dair bilgisini kendine has bir mizahla harmanlıyor.
Onu dinlerken futbolun sadece futbol olmadığını bir kez daha hatırlıyorsunuz. Tabii yorumculuğun “geyikçilik” olmadığını da.

Yazarın Tüm Yazıları