Zenginleştikçe fakirleşen Türkiye

Biz eskiden daha fakir bir ülke idik, kabul.

Haberin Devamı

Kişi başına düşen gelirimiz, dış ticaretimiz, dünya ekonomisindeki yerimiz falan böyle değil idi.

Dizilerimiz bilmem kaç ülkede seyredilmez, mamullerimiz oralarda satılmaz idi.

Ama başka bir anlamda, çok daha zengin idik. Şehirlerimiz arabalar değil insanlar yaşasın diye vardı mesela.

O şehirlerde kimse şu an İstanbul’da olduğu gibi 24 saat trafik çilesi çekmez idi. Sonra cezaevindeki insanlara bir şey oldu mu memlekette yer yerinden oynardı.

Gerçi yine bir şey değişmezdi ama hiç olmazsa şimdiki kadar vurdumduymaz değildik.

Sonra kimse çıkıp kadınlara vücutlarıyla ne yapacaklarını öğretmeye çalışmaz idi.

Hele bir siyasetçinin kadın mahremiyetiyle ilgili racon kesmesi aklımıza bile gelmezdi.

Biz eskiden daha fakir bir ülkeydik. Aynı şimdiki Yunanistan gibiydik mesela.

Onlar gibi bizim de Avrupa Kupası’nda tozu dumana katan futbolcularımız vardı.

Biz de onlar gibi Akdeniz’i hisseder, pencere önlerine fesleğenler, begomviller, şebboylar koyardık.

Çocuklarımızın şimdiki TOKİ’ler gibi çirkin bloklarda büyümesini hayatta istemezdik.

Birbirimizin hayat tarzlarına bu kadar karışmaz, arada kitap falan okurduk.

Milli zenginlikler “özelleştirme” adı altında elin oğluna haraç-mezat satılamazdı.

Zengin değildik ama iyi-kötü bir ülkeydik. Doğuyla batı ayrı ülkelerin topraklarındaymış gibi davranmazdı.

Bunların kıymetini maalesef bilemedik. Sandık ki sıcak parayla hayat bayram olacak, dertler derman bulacak.

“Ne kadar yanıldığımızı iş işten geçtikten sonra anladık” demek hoş olurdu ama maalesef o bile olmadı.

Aynı şevkle devam ediyoruz zenginleştikçe fakirleşmeye. Şairin dediği gibi, “fukara telaşlarla” geçip gidiyor hayat.

Haberin Devamı

ŞEFİN TAVSİYESİ

Türkiye Galaktik Cumhuriyeti

Gelecek kuşakların belki de İlyada ile aynı rafa koyacağı “Yıldız Savaşları” serisi, fena halde muhitimizi hatırlatıyor.

Siyasi çekişmeler ve ayrılıkçıların saldırılarıyla yıpranmış Galaktik Cumhuriyet, onun yerine çatışma ortamında yavaş yavaş totaliter bir rejimin kurulması.

Gidişatı engellemek isteyen idealistlerin amansız bir şekilde tasfiye edilmesi. Ufukta beliren karanlık çağ.

“Yıldız Savaşları” serisinin yaratıcısı George Lucas’ın buraları bilmesinden değil, bu işlerin dünyada hep böyle olmasından dolayı belki de. Yeni bir gözle izlemek çok aydınlatıcı olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları