Bir aşk, birçok aşktan yapılıyor

Geçenlerde gördüm Murathan Mungan’ı Asmalımescit’te...

Haberin Devamı

Arkasından koştum, omzunu tuttum, sarıldım, ona dokundum, hayranlığımı belirten bir şeyler söyledim, şimdi hatırlamıyorum ne...
Böyle bir derdim, böyle meselem var.
Günden güne hayranlık duyduğum insanların sayısı azalıyor...
Saygım azalıyor.../images/100/0x0/55eb4b0af018fbb8f8b7df67
İnsanlara, yazarlara, adamlara, kadınlara...
Neden bilmiyorum...
Ya ben büyüyorum ya onlar küçülüyor.
Abuklaşıyor her şey, gülünç oluyor, karton oluyor, arkası fos çıkıyor. Çok az şey, gerçekten çok az şey, artık içime değiyor, içime işliyor.
Murathan Mungan hâlâ hayranlık duyduğum nadir insanlardan biri.
Bugün, sizinle ‘Aşkın Cep Defteri’ndeki en sevdiğim öyküyü mü desem şiiri mi paylaşmak istiyorum, adı ‘Terastaki Havlu’.
İlk okuduğumda da çarptı...
Her okuduğumda çarpıyor...
Bir insan, aynı cinsten birine dokunmayı istediğini, bu isteğinden ürküp nasıl kaçıp gittiğini, bu kadar mı güzel anlatır...
Bize uzakmış gibi duran ama aslında hiç de olmayan bir duyguyu bu kadar mı yalın, çarpıcı mı aktarır?
Aslında size de soracaktım sizin hiç mi aklınızdan geçmedi diye...
Geçtiyse benimle paylaşsanıza diye...
Bir kadın böyle bir şeyi aklından geçirmişse lezbiyen midir?
Bir erkek, bir erkeğe dokunmayı şimşek hızıyla düşünmüşse gay midir?
Kategorilerin sınırları gerçekten bu kadar keskin midir?
Sizden de böyle özel hikâyeler bekliyorum...
İçeriden yazılmış hikayeler, itiraflar...
Tabii ki gerçek kimliklerinizle ilgilenmiyorum...

Haberin Devamı

Terastaki havlu

Aynı terasa açılıyordu, yan yanaydı kapılarımız, kaldığımız pansiyonda./images/100/0x0/55eb4b0af018fbb8f8b7df69
Sabahları ya da akşamüzerleri karşılaşıyorduk, ortak duş, orta mutfak, çekingen bir selamlaşma.
Aynı terasta yan yana kuruyordu çamaşırlarımız, bu ürpertiyordu beni.
Acemi, tutuk birkaç sözcük eşliğinde beyaz şarap içerek aynı terasta seyrediyorduk günbatımını, bu da ürpertiyordu beni.
Işığın azalan şiddetinde yan yanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine.
Elimizde olmadan gülümsemiştik bakışlarımız çarpıştığında, sahildeydik ve aynı kitabı okuyorduk ilk karşılaştığımızda.
Sezon açılmamıştı, seyrekti sahiller, daha erken yaz gülümsüyordu.

*

Haberin Devamı

Pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi, günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda.
İkimiz de yalnızdık ve birbirimize ilişmeye çalışıyorduk, adını kimselerin bilmediği o uzak sahil kasabasında.
Oysa güneşin batışını izlemek gibi, kendiliğinden bir birlikteliğe dönüştü paylaştığımız şeyler.
Birbirinden kamaşmaya başlamıştı tenlerimiz.
Dokunmasan da yanındaki gövdeye, duymanın şiddetine dönmüştü aramızdaki çekim.
Tenin çağrısı hazırdı kendine kurulan bütün tuzaklara...

*

O akşam terastaydık gene.
Gün çoktan batmıştı.
Çamaşırlar asılıydı, uzaktan şarkılar geliyordu ve kekik kokuları. Nedense, her zamankinden başka bakıyordun bana.
Sonra usulca dedin ki:
“İlk kez, bir erkeğin tenine dokunma istediği duyuyorum içimde...”
Benim için yaz başlamıştı.
“Dokun öyleyse” dedim.
Sustun.
Uzun uzun baktık birbirimize.
Kendine nasıl karşı koyduğun okunuyordu yüzünün derinliklerinde. Sonra usulca, hiçbir şey söylemeden kalktın, odana gittin, yavaşça örttün kapını.
Saatlerce orada, gecede ve o terasta kaldım.

*

Haberin Devamı

Sabah uyandığımda, odanın kapısı açıktı, eşyalarını toplayıp gitmiştin baktım. Yalnızca terasta unuttuğun havlu çırpınıyordu rüzgârda.
Bir daha hiç rastlamadım sana, hiçbir yerde, hiçbir yazda.
Düşünüyorum aradan tam on üç yıl geçmiş.
On üç yıl önce, içinde uyanan o isteğin anısı saklı duruyor mu, sende?
Birden adını hatırlamadığımı fark ettim bu şiiri yazarken, ama terasta çırpınan havlunun rengi hâlâ gözlerimin önünde.
On üç yıl sonra, şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde neden ansızın aklıma düştüğünü sordum kendime.
Sonra anladım: Bir aşk, birçok aştan yapılıyor ve ayrılmıyor hiçbir seferinde... (8 Mayıs 1992/ Murathan Mungan)

Haberin Devamı

HAMİŞ: Bu, şiir olarak yazılmış bir metindi. Ben düz yazı yaptım, noktalama işaretleri koydum. Umarım Murathan kızmaz...

Yazarın Tüm Yazıları