Bu defa sizin için

DÜN dedim ki...

Baharı uçurtma...

Haberin Devamı

Dağları papatya...

Ve rüzgârı...

Kekik kokularına ayarlı güneşli ve serin bir esinti olarak yaşamasını düşlediğim çocuklar...

Uçurtmayı, insansız uçak...

Dağları, silah deposu...

Bahar rüzgârlarını gaz bombasının o yakıcı dumanı olarak yaşarlarsa eğer...

Soruyorum arkadaş...

Nasıl çıkarız bu meselenin içinden!

Nasıl kurtuluruz bu “kin hafızası”ndan!

İşte... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ben bu defa böyle bakıyorum! Ucu bucağı bilinmeyen; saatleri, organizasyonları kestirilemeyen...

Bol afişli, kurdeleli, pankartlı, mor atkılı konuşmalardan, nutuklardan uzakta...

Bir tek konu, bir tek acı, bir tek dram için yazıyorum...

Bu defa kadına şiddete karşı bir yazı değil...

Kadınların, şiddete göz yummalarına karşı yazıyorum.

Hangi kadınlar?

Taş atan çocukların anneleri; öğretmenleri, teyzeleri için...

Haberin Devamı

Çocuk gelinlerin anneleri, o gelinleri alan erkeklerin kız kardeşleri için yazıyorum!

Okul çıkışlarında gaz bombası soluyan çocukların anneleri için yazıyorum.

İşte bu yüzden, bu defa bana; salonlardaki entelektüel sesler değil...

Sizin zılgıtlarınız lazım!

Yürek yakan haykırışlarınız lazım. Anadolu tarihinin hamuru olan o “kadın”nın yüzündeki çilekeş kader çizgileri lazım. Bu 8 Mart’ta işte ben bu sesi arıyorum?

Van’dan Antalya’ya gelen Selma öğretmenin sesini.

Çaldıran’dan Ayşe Hanay’ın sesini, Sultangazi’den 25 yaşındaki Nilüfer’in...

Kars’ta kemer tokasıyla komaya sokulan A.C.’nin sesini...

Çocuklarını panzerlerin önüne sürenlere karşı dikilecek o annenin çığlığını arıyorum.

Peki bulur muyum?

Bulurum.

Bulurum çünkü; eğer insanlık tarihinin ilk inanç tapınakları Urfa’dan çıkıyorsa...

Harran’da üniversite kalıntıları yükseliyorsa! İnsanlığın uygarlık haritası buradan başlıyorsa!

Bulurum arkadaş!

Ben o kadının sesini; o annenin çığlığını...

Bahar çocuklarının uçurtmalarında bile bulurum!

Yazarın Tüm Yazıları