Bir annesinin kızlık soyadı eksik

YENİ Türk Ticaret Kanunu’nda ilginç düzenlemeler var.

Bunlardan biri de işletmelerin kullandığı her türlü kağıt ve belgede yer alması gereken bilgilerle ilgili.

YÖNETİCİLERİN ADI SOYADI

Konumuzla ilgili 39/2. maddeye birlikte göz atalım.

Bir anonim veya limited şirketle ilgili olarak KULLANILAN HER TÜRLÜ KAĞIT VE BELGEDE (fatura, fiş, irsaliye, gider pusulası ve her türlü kağıtta), şirketin;

· Sicil numarası, ticaret ünvanı, işletmesinin merkezi, taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarası, yönetim kurulu başkanının adı soyadı, yönetim kurulu üyelerinin ad ve soyadları, müdürlerin ve yöneticilerin ad ve soyadları gösterilecek.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, her türlü bilginin kullanılan kağıtlara ve belgelere yazılması isteniyor. Nasıl olduysa olmuş şirket yönetim kurulu başkanı, üyeleri, müdürleri ve yöneticilerin annelerinin kızlık soyadının yazdırılması unutulmuş!

FİŞE NASIL YAZILACAK?

Şirketin her türlü kağıt ve belgesinde, yukarıda sıralanan bilgilerin yer alması gerekiyor.“Her türlü kağıt” denildiğine göre, örneğin her türlü yazışmada da bu bilgiler yer alacak.

Peki... Merak ettiğimiz bir şey var;

Yazarkasa fişinde bu bilgiler nasıl yer alacak?

Yazarkasa fişini biliyorsunuz, ufacık bir kağıt parçası. Hatta minicik olanları da var. Yukarıdaki bilgiler o ufacık kağıt parçasının neresine yazılacak?

Sinema ve tiyatro biletinin, otobüs biletinin neresine yazılacak?

Hadi bir levhaya yazılıp asılacak olsa neyse...

Kullanılan her kağıda ve belgeye bu bilgiler yazılacakmış!..

“Şaka yapıyorsunuz” diyenler varsa açıp 39. maddeyi okusunlar.

BELGELER YENİDEN BASTIRILACAK

Yeni Türk Ticaret Kanunu (ertelenmediği takdirde) 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.

Böyle olunca, işletmeler (gelir vergisi mükellefleri dahil) her türlü belgelerini baştan bastıracaklar.

Matbaalardan, şimdiden randevu alın..

Akbulut fıkrası gibi

YILDIRIM Akbulut’un, 1990’da başbakanken, Uğur Dündar’ın TRT 1‘de yayınlanan Hodri Meydan programında anlattığı bir fıkra var.

“Ben zamanında Erzincan’da hal müdürlüğü yaparken, yardımcım gelmiş, bir sürü matbu evrak biriktiğini, artık koyacak yer kalmadığını söylemiş, “Sayın Müdürüm” demiş, “İsterseniz bir kısmını imha edelim.” Ben de demişim ki; “Tamam, imha edin ama bunlar resmi evraktır. Birer fotokopisini çekin de öyle imha
edin.”

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun aşağıdaki 64/2. maddesi de bu fıkrayı anımsatıyor.

“(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, FOTOKOPİ, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzeri ŞEKİLDEKİ BİR KOPYASINI, yazılı, görsel veya elektronik ortamda SAKLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR.”

64/2. madde uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar, 200 günden aşağı olmamak üzere, adli para cezasıyla cezalandırılırlar (Md. 562).

Burada “iki ince nokta” var.

Birincisi “200 günden az olmamak üzere” deniliyor. Üst sınır yok. Örneğin 600 gün de olabilir. İkincisi, adli para cezası 30 gün içinde ödenmezse “HAPİS” cezasına çevriliyor (5275 sayılı Kanun Md.106 ve Türk Ceza Kanunu Md. 52/2).

Madde o kadar kötü kaleme alınmış ki amaç bu olmasa bile maddeyi okuyunca ister istemez “Belgenin aslı varken, fotokopisi yok diye binlerce hatta onbinlerce lira para cezası, o da ödenmezse hapis cezası olur mu?” sorusu akla geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları