Tayyip’ten Kemal’e en unutulmaz gol

Sen Dersim üzerine dişe dokunur tek bir kelime bile etmezsen...

Haberin Devamı

Sen “Hüseyin de sussun, diğerleri de sussun” demeyi tercih edersen...
Sen hakikatlerin üstünü örterek geçiştirme yoluna gidersen...
Sen tarihine “toz kondurmam” tavrıyla yaklaşırsan...
Sen “Tuncelili Kemal” kompleksine kapılıp kendi haklı davanın bir numaralı savunucusu olmaktan geri durursan...
Sen korkak, pısırık ve idareci olmayı tercih edersen...
Sen öldürülmüş bebekler adına bile liderlik sergileyemezsen...
Adam da çıkar...
Hem arşivi açar, hem özrünü diler.
Golünü atar yani...
Sen de öylece kalakalırsın.
Kendi haklı davasını bile savunamamış bir genel başkan olarak...
Partisinin tarihine nasıl yaklaşacağını bilmeyen bir lider olarak...
Yapabildiği tek şey “herkesi susturmaya çalışmak” olan bir siyasetçi olarak...
Tarihiyle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan köşe bucak kaçmış bir CHP’li olarak...
Yani dımdızlak.
Yani mahcup...
Yani mağlup...

Haberin Devamı

Eh, ne yapalım Kemal Bey...
Değişmez ve hiç değişmeyecek kaidedir:
Atamayana atarlar.

Bana dönek diyenlerin tam listesini veriyorum

“Baba dostu” eski Milli Görüşçü terzi Recai Amca...
İmam hatipte “kelam” derslerimize gelen Abdullah Bey...
Vakit gazetesinde sütun sahibi olanların kahir ekseriyeti...
Twitter’daki muhafazakâr bacılar...
Kendileriyle bir biçimde kalem kavgasına giriştiğim köşe yazarları...
Filmlerini beğenmediğim bazı yönetmenler...
Cüppeli Ahmet ve Adnan Hoca...
Hülya, Kadir, Tarık, Recep falan...
Ve en sonunda Seda Sayan...

Adlarını açıklamak istemeyenlerin ülkesi

ESKİDEN bu işler şöyle olurdu:
İktidarı yıpratmak için kampanya yapan generaller, tanıdıkları gazetecilerin kulaklarına bir şeyler fısıldarlardı.
Sonra da o fısıldananlar, gazetelere şöyle yansırdı:
“Adını açıklamak istemeyen üst rütbeli bir asker dedi ki”.
Böylece...
Hem maksat hasıl olur, hem de generallerimizin adı boş yere yıpranmazdı.

Şimdi ise şöyle oluyor:
Time’a konuşan iki mühim gazeteci, Başbakan Tayyip Erdoğan aleyhinde bir şeyler söylüyorlar.
Sonra da “Aman sakın bizim adımızı yazmayın” diyorlar.
Böylece...
“Adını açıklamak istemeyen üst rütbeli general”in yerini “adını açıklamak istemeyen mühim gazeteci” almış oluyor.

Haberin Devamı

Bu benzerliği...
“Hükümetten niye korkuyorsunuz kardeşim, ben korkacak bir şey görmüyorum” diyenlere...
“Ama sizinki de paranoya” diye çıkışanlara...
“Hiç eli silahlı asker vesayeti ile sivil vesayet bir olur mu?” diye soranlara...
İthaf ediyorum.

Yaşlanma belirtileri

Gündüz uykusuna merak sarma...
Aşırı asosyal davranışlar...
Pırasadan karnabahara bilumum sebzelere düşkünlük...
Toprakla uğraşma emeli...
Dedikoduya karşı genel iştahsızlık.
Saat 23.00 dedi miydi, gözün yatağa gitmesi...
“Öyle de olur, böyle de olur” türü cümleleri sıkça kullanmak...
Sabahın köründe birden uyanma ve bir daha uyumak istememe...
Gazetelerdeki tüm makaleleri uyuklayarak okuma...
Çizgi romanlara karşı genel bir isteksizlik...
Şiiri öldürme, tiyatroyu katletme arzusu...
Konfor düşkünlüğü ve huysuzluk...
Politikaya karşı aşırı merak...

Haberin Devamı

Uzaktan saray notları

Atlı arabalar, ihtişamlı kostümler, masalsı törenler falan... Bir nevi “Disneyland” yani... Bu derece ciddiye alınması çok tuhaf...
“Frenk mukallitliği” konusunda muhteşem bir literatüre sahip olan Cumhurbaşkanı Gül’ün frak giymesi bana “kaderin bir cilvesi” gibi geldi.
“Bıyık” ile “frak” arasındaki uyumsuzluğu siz de fark ettiniz mi?
Hayrünnisa Hanım’ın gece kıyafeti için seçtiği haki elbise racona ters... Bej, kahverengi ve haki tonları geceleri giyilmez.

Birkaç noktadan Ekşi Sözlük vakası

“Ekşi Sözlük kapatılsın” diyenlere karşı çıkanlar, yazdıkları yazılara “Ekşi Sözlük’te benim hakkımda da çok fena şeyler yazıyorlar ama kapatılmasına karşıyım” diye başlıyorlar ya... Hiç hoşlanmıyorum bu tür girişlerden... Sanırım bu cümlenin altında yatan “ben çok mühim ve âlicenap biriyim” vurgusunu fark ettiğim için böyle oluyor.
Kutsala saygısızlığı asla hoş görmem... Ayıplarım, protesto ederim. Ama “Ekşi Sözlük” adlı koca sitenin, sadece ve sadece “kutsala saygısızlık” yapılan bir mecra olarak takdim edilmesini de büyük bir haksızlık olarak görürüm.
Birgün gazetesi yazarı Ümit Alan’ın dünkü yazısını lütfen okuyun, “Ekşi Sözlük” adlı sitenin mahiyetini çok iyi anlatmış... “Ekşi Sözlük” teknik olarak ucu bucağı olmayan bir büyük mecradır. “Kutsala saygısızlık” bu uçsuz bucaksız mecranın küçük, çok küçük bir parçasıdır.
Bu mecra içinde yapılan kutsala saygısızlıklarla mücadelenin çeşitli yolları ve yöntemleri var. Protesto edersin, mahkemeye verirsin falan... Ama “Alayı kapatılsın” diye kampanya yapamazsın. Yaparsan mecranın tümünü cezalandırmaya kalkışmış olursun.
Bir de şöyle bir durum var: “Ekşi Sözlük kapatılsın” diye kampanya yapanlar, seslerini Twitter üzerinden duyurmaya çalıştılar. Oysa Twitter’da da kutsala saygısızlık yapılıyor. Mesela benim önümden bu türden bir sürü mesaj geldi, geçti... O zaman Twitter’ın da kapatılması gerekmez mi?

Yazarın Tüm Yazıları