Üstün ırka Mozart terörle savaşa Beethoven

EN fırtınalı değişikliklerden biri Nazi iktidarının ilk üç ayına rastlıyor.

Yeni iktidar bir hafta içinde politik açıdan kendilerine uzak duran çok sayıda ünlü müzisyenin işine son veriyor.
1930’lar Almanya’sında ilk koşul, Nazi olacaksın, ikinci koşul, Nazi olacaksın, üçüncü koşul Yahudi olmayacaksın.
Bu koşullara ve bu politik inanca sahipsen, bütün kapılar sana açık. Yoksa, gerisini sen düşün.
Erik Levi’nin kaleme aldığı “Mozart ve Naziler” kitabı, konu propaganda olduğu zaman, bir iktidarın neleri yapabileceğini ortaya koyması açısından, insanın kanını donduruyor. Nazi iktidarı müthiş bir pragmatizmle kendine politika dışı ikonlar yaratmayı hedefliyor. İkon yaratmak açısından sanat, en uygun alan.
Çünkü, sanatın her dalındaki insanlar, resim, müzik, tiyatro, edebiyat, heykel toplumla sıcak ilişki kurabilen, popüler kişiler. Şu şarkıcı, şu tiyatrocu, bu ressam, bu besteci toplumun kendilerini beğendiği, onları el üstünde tuttuğu insanlar.
İktidarlar sanatçılar üzerinden topluma sevimli görünmeye çalışıyor. Bunu en iyi başaranlardan biri, hiç kuşku yok, Naziler.
Mozart üzerinden.
FİKİR MÜKEMMEL
Temel politika, her dakika toplumu ele geçirmeyi düşünmek, ama her saniye ülke çıkarları diye haykırmak. (Erik Levi, a.g.k., s.19).
Kısa süre sonra Hitler’in Propaganda Bakanı görevine gelecek olan Joseph Goebbels Salzburg Festivalinde Mozart’ın “Figaro’nun Düğünü” operasını izlerken aklına dahiyane bir fikir geliyor:
Mozart’ı Nazi rejiminin hizmetine sunmak, Mozart’ın müziğini Nazi rejiminin simgesine dönüştürmek.
Fikir mükemmel, ama sakıncaları var. Mozart mason, daha kötüsü Yahudilerle işbirliği var. Mozart’tan Nazi simgesi çıkarmak çok zor.
Öte yandan, diğer ünlü müzisyenlerden Nazi ikonu yaratmak daha zor. Oysa, ille de bir müzik ikonu şart.
Naziler Beethoven’in müziğini cesur, iradi kararlılık sahibi, ele güç gelen bir müzik olarak yorumluyor.
Bach’da dinsel motifler ağır basıyor, Nazilerin işine gelmiyor.
Heandel ömrünün büyük bölümünü yurt dışında geçiriyor.
Buna rağmen, Nazi yönetimi dünya müzik tarihine geçmiş bu üstün insanları ari ırkın temsilcisi olarak sunma kararı alıyor. “onları örnek alarak, biz de ari ırk yaratmayı amaçlıyoruz”. (A.g.k., s.178).
Derken Mozart fırtınası. Eserleri her fırsatta çalınırken, onun nasıl bir saf kan Alman olarak doğduğuna ilişkin “bilimsel”(!) tezler arka arkaya sıralanıyor.
TALİBAN’A KARŞI
Ari (üstün) ırk için Mozart, terörle savaşmak için Beethoven.
Terör müzikten hoşlanmıyor. Örneğin, Afganistan’da Taliban giriştiği herhangi bir terör eylemi sırasında ele geçirdiği müzik aletlerini parçalıyor, notaları yakıyor, asla müzik dinlemek istemiyor. (Beethoven an den Hindukusch, 13 Ekim 2011 tarihli Die Zeit, s.20).
Madem terörden hoşlanmıyor, o zaman teröre karşı psikolojik savaşlardan biri de, müzik.
Alman askerleri Afganistan’da Afgan Ordu Bandosu’na Beethoven öğretiyor. Provalar uzun sürse de, Afgan Bandosu ulusal günlerde, törenlerde ve daha ilginci, Taliban’la savaşa giden askerlere mitralyözler, tanklar, toplar eşliğinde Beethoven çalıyor. Beethoven kararlılığı temsil ettiği, güçlü iradeyi simgelediği için.
Yazar, çizer, tiyatrocu, besteci, şarkıcı, ressam, heykeltıraş iktidarlar karşısında yeter ki, dik durmasını bilsin, bilsin ki, iktidarların onlara her zaman ihtiyacı var. Baksanıza, Mozart ve Beethoven hiç akla gelir mi?

Bodrum yerine Kanarya Adaları

TATİL için kural yıllar önceki haline dönüyor. Yurt dışı tatil, bir zamanlar olduğu gibi, yurt içine göre, çok az fark ediyor.
Üç kişilik bir aile, bayramdan yararlanarak tatile gitmek istiyor. Dört gece, beş gün süren bir tatil için, beş yıldızlı bir otelde.
İstanbul’dan Bodrum’a, gidiş dönüş uçak dahil 2.350 Euro. Buna karşılık, İstanbul’dan Kanarya Adalarına, gidiş dönüş uçak dahil 2.782 Euro. Aradaki fark 430 Euro. Ama, orası da Kanarya Adaları.
Bizim için böyle. Ya tatile gitmek isteyen bir yabancı için durum ne? Örneğin, Brüksel’de yaşayan bir Belçikalı tatil yapmak istese, o nereyi tercih eder, neresi daha ucuz?
Brüksel’den Bodrum’a üç kişilik aileye tatil yukarıdaki koşullarda 3 bin Euro. Brüksel’den Kanarya Adaları 1.747 Euro. Neredeyse yarıya yakın. Siz olsanız, nereyi tercih edersiniz?
Sadece turizm açısından değil, Türkiye genel olarak pahalı bir ülke.
Yazarın Tüm Yazıları