Tarihten günümüze Niğde

Kentleri anlatan kitaplar, değişik okurların isteklerine yanıt verecek niteliktedir. Yaşayanlar kentlerinin bilinmeyen özelliklerini keşfeder. ‘Niğde: Kapodokya’nın Başkenti’ de bu tür kitaplardan

Kent tarihleri benim ilgimi çeken kitap türüdür.
Genellikle gittiğim ve gitmediğim kentlerin tarihini merak ederim, özelliklerini de kitaplardan okurum.
Ömer Fethi Gürer’in ‘Niğde: Kapadokya’nın Başkenti (Antik Çağdan Cumhuriyet’e)’ kitabı da Niğde için emek verilmiş bir çalışma.
Gürer, Önsöz’de kitabın isminden başlayarak hazırlanış sürecini ve niteliğini yazmış:
“Bor ilçemizin kitabında, Evliya Çelebi ‘Bor Şehri’ tanımlamasından yola çıkarak kitabın adını ‘Bor Şehri’ koymuştum. Nİğde kitabı için, adı ne olmalı diye düşünürken, 1834 yılında Niğde’ye gelen Charles Texier’in kitabında, Niğde için yaptığı ‘Sancak Başkenti’ tanımı usuma geldi. İlk yazılı tarihten bugüne, değişik dönemlerde bölgede kurulmuş devletlere başkent olduğu belgelerle sabit Niğde’miz için yazdığım bu kitaba ‘Kapadokya Başkenti’ adını koymaya karar verdim. Gerçek anlamda bu tanıma uyan ama günümüzde ‘gözden, gönülden ırak’ kalan Niğde’nin tarihsel özelliği ve önemini en iyi bu ifadenin yansıtacağını düşündüm...
Kitap bir tarihçi kitabı değildir. Yerel anlamda memleketini detayları ile anlatmak isteyen bir gönüllünün çalışması olarak değerlendirilip okunmalıdır. Eksiklerimiz vardır ama yaptığımız araştırmanın boyutları dikkate alınarak çabamız umarım hoş görülecektir. Basılmış eserler, güncel kaynaklar, yaşayan şahitler ile mevcutta var olan tarihi eserlerin tamamına yakını yerinde gidilerek, görülerek, izlenerek okunmuş, bakılmış, bilgi ve belge derlemesi yapılmıştır.”
Elbette bu kitaplarda yer alan kentin tarihi de beni ilgilendirir ama benim dikkatim daima insan unsuruna yoğunlaştığından, oradan yetişenler, orada doğup başka illerde yükselenler bölümünü zevkle okurum.
Bu tür kitaplar, değişik okurların isteklerine yanıt verecek niteliktedir.
Orada yaşayanlar kentlerinin bilinmeyen özelliklerini keşfeder, onu daha yakından tanır.
Niğde’yi bilmeyenler de insanlarıyla ve tarihi geçmişiyle ilişki kurarak o şehri öğrenir.
Osmanlı döneminde Niğde, ekonomisinden yönetimine kadar nasıldı, cumhuriyette ne oldu?
Okunması gereken bazı konu başlıklarını sıralamak isterim:
Seyyahların Gözüyle Niğde, Kapalı Mescidler, Köy Camileri, Kiliseler, Hattat ve Yazarlar, Halk Ozanları, Koruma Altındaki Sivil Yapılar.
Hattat ve Yazarlar bölümü, büyük kentlerden uzak yaşayanları ve onların çalışmalarını ihmal ettiğimizi göstermesi açısından bana hüzünlü geldi.
Halk Ozanları geleneğinin öne çıkan adlarının şiirlerini okudum.
Onları ilk derleyen kişi hakkındaki sunuş yazısından bir bölümü aldım yazıma:
“Cumhuriyet’in ilk yıllarında Niğde’de Halk Sazları ve Halk Türküleri ile ilgili ilk çalışma Halit Ongan’a aittir. Niğde türkülerini derlemiş ve kitap olarak yayınlamıştır. Temmuz 1939’da Akpınar dergisinde Halit Ongan ‘Cönkler arasında’ başlığıyla yayınladığı yazıda der ki; ‘Nİğde ve köylerinde elde ettiğimiz cönkleri inceliyoruz. Bunların içinde Emrah, Dertli, Gevherî, Kâtibi, Türabî, Âşık Ömer gibi ünlü halk şairlerinin çok güzel ve yüzlerce koşmaları vardır ki; bu koşmaların bir kısmını matbu eserlerde bulmak mümkündür. Yine aynı cönklerde İrfanî, Figanî, Mecnûnî, Kıranı Şifai, HHüdaverdi, Zati, Vehbi, Kul Halil, Mazlumî, Kâmili, Karari, Haşimi, Aşık Musa ile ilgili adları daha duyulmamış olduğu halde çok muvaffak koşmalar, nefesler semâiler, kalenderiler, selisler, divanlar yazmış olanlar var.”
Daha sonra halk ozanlarının kısa yaşam öyküleri ve meşhur şiirlerine yer veriyor yazar.
Niğde’den ve Niğde üzerine yazılmış bir kitaptan söz edince, Namdar Rahmi Karatay ve onun meşhur şiirini anmamak olmayacağı için, şiirini bir kere daha sizlerle paylaşıyorum:

“Başta kavak yelleri estiği günler hani?
Umduğumuz neşeler, şerefler, ünler hani?
Beklenilen alaylı, şanlı düğünler hani?

Servi gibi ümitler döndü birer iğdeye,
Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye!

Bilmem ki ne olmaktı, senin gayen maksadın?
Fare gibi kitaplar arasında yaşadın,
Ne dans ettin, eğlendin, ne de sevdin kız, kadın,

Kim dedi ey serseri gençliğine kıy diye?
Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!

Hasan’ın böreğine vaktinde yetişmeli,
Hiç durmadan gövdeye atıştırıp şişmeli,
Yanıp da kavrulmadan mükemmelen pişmeli

Sonra seni almazlar hiçbir yere çiğ diye,
Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!”

Bir kentin özelliklerini, o kenti yücelten kişileri okumak insana ayrı bir özellik sunuyor.
(Ömer Fethi Gürer, Niğde: Kapadokya’nın Başkenti -Antik Çağdan Cumhuriyet’e, Maya Kitap)

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Franz-Olivier Giesbert / Temizlikçi / Doğan Kitap
Hayriye Ünal / Eşikteki Özgürlük - Çoksesli Şiir / Hece
Michael Foley / Saçmalıklar Çağı / Domingo
Sinan Meydan / Cumhuriyet Tarihi Yalanları / İnkılâp
Tzvetan Todorov / Eleştirinin Eleştirisi / İş Bankası Kültür Yayınları
Yazarın Tüm Yazıları