Merkezden yeni karar ve açıklamalar gelebilir

GEÇEN hafta hem küresel piyasalar hem de içeride sürprizlerle dolu, hareketli bir haftaydı. Bu hafta içinde de özellikle iç piyasalarda bu hareketliliğin devam edebileceği söylenebilir.

ABD ve Avrupa ekonomilerindeki sıkıntının devam ettiğini gösteren verilerin çıkması, yeni parasal genişleme kararlarının alınması piyasaları şaşırttı. Ancak iç piyasalarda asıl harekete neden olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) olağanüstü toplantı kararı almasından, sürpriz faiz indirimine kadar giden gelişmelerdi. Merkez Bankası’nın geçen hafta ısınma üzerinde tartışırken, bir hafta sonra durgunluk tehlikesi görüp faiz indirim kararı alması, hem Merkez Bankası’nın kararının tartışılmasına neden oldu hem de küresel ekonomide görülmediği kadar büyük bir kriz tehlikesi olup olmadığını gündeme getirdi. Yani verileri hem yerli hem yabancı piyasa oyuncuları farklı yorumlarken, Merkez Bankası’nın çok daha farklı yorumlayıp, buna göre sert tedbirler almasıydı, kafaları karıştıran.
Dolayısıyla piyasaların verdiği tepki; Merkez Bankası’nın analizi ve kararlarının piyasalar tarafından benimsenmediğini gösterdi. Buna karşılık Merkez’in ne yaptığını bilen hareketler yaptığını, yanlış anlatsa bile kararların bir bütünlüğü olduğunu söyleyenler de vardı.
Bu hafta yaşanacak gelişmeler Merkez Bankası’nın kararlarının daha soğukkanlı değerlendirilip, gerçekten doğru analizlere dayanan doğru tespitler yapıp yapmadığının belirleneceği, daha doğrusu Merkez Bankası’nın piyasaları ikna edip etmediğinin belli olacağı bir hafta olacak. Ekonomi yönetiminin piyasalara, sadece aldığı kararlar ve yaptığı açıklamalarla yetinmeyip, özel telefonlarla, “artık ikna olun” dediği bir hafta da olabilir...
Özel ikna çabalarına rağmen, yine de bu hafta içinde Merkez Bankası’nın yeni kararlar alıp, yeni açıklamalar yapacağı bir hafta olmasını bekliyorum. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın göreve gelirken “yapmayacağım” dediği ek açıklamayı yapıp, gerekirse başka önlemler alınacağını, TL’nin daha fazla değer kaybına izin vermeyeceklerini söylediğine şahit olduk. Bu çerçevede örneğin Cuma günü hayal kırıklığı yaratan 50 milyon dolarlık döviz satış ihalesinde miktarı artırabileceğini sanıyorum. Bunun yanında düşürdüğü döviz munzam karşılıklarında yeni bir indirim yapabileceğini, TL munzam karşılıklarda da indirime başlayabileceğini tahmin edenler de var.
KREDİ ARTIŞINDAKİ SINIRLAMA
Merkez Bankası’nın aldığı ve alacağı kararlar Kasım 2010’da başlayan daraltıcı politikaların artık tersine döndüğünü gösteriyor. Piyasalar da zaten alınan kararları böyle yorumladı, sadece, faiz indirimi kararı gibi, “geriye dönüş dozunun abartılı olduğunu” düşünüyor. Bunun yanında, Merkez Bankası’nın mantığı içinde, geriye dönüşün gerektirdiği başka önlemler ve açıklamaların da artık gündeme gelmesini bekliyor.
Örneğin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası’nın, seçimden sonra, BDDK’yı da yanına alarak, uygulamasında ısrar ettiği “banka kredi artış hızının yüzde 25 ile sınırlanması”nın artık bir anlamı kalmamış durumda. Ancak bu konuda ne ekonomi yönetiminden ne Merkez Bankası’ndan şimdiye kadar herhangi bir açıklama gelmiş değil.
Ekonomi yönetimi belli ki ekonomiyi yeniden canlandırmaya soyundu. Bu kapsamda artık bu kredi sınırlamasının kalktığının da açıkca söylenmesi, “artık kredi artışında sınırlamamız yok” açıklamasının yapılması gerekiyor.
Merkez Bankası’nın doğru analiz yapıp yapmadığı, doğru kararlar alıp almadığı ayrı bir tartışma konusu. Bunun yanında iletişim politikası açısından hata yapıldığı “Merkez Bankası’nın derdini iyi açıklayamadığı” da herkesin dilinde. Kimisi bunu “ne yaptığını biliyor ama açıklayamıyor” diye açıklarken, kimisi ise “yaptığından emin değil, Hükümetin baskısı altında çelişkili kararlar almak zorunda kalıyor, o nedenle anlatamıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Bu değerlendirmelerin hangisinin doğru olduğunu, birkaç ay içinde herhalde anlarız...
Yazarın Tüm Yazıları