Her canlı bir gün ihaneti tadacaktır

Herkes o ya da bu şekilde aldatılıyor.

O yüzden, eşleri tarafından boynuzlandığını öğrenen arkadaşlarıma, “Herkesin başına geliyor, sadece sana olmuyor. Kendine acımaktan vazgeç!” diyorum, “Kısa çubuğu çektin. Özel bir sebebi, açıklaması yok. Ya mücadele et ya kabul et. Ama ne yaparsan yap, hayatına devam et...”
İhanet, ölüm gibi. Sen çağırmıyorsun, geliyor, gelirken de sormuyor. Ben, ihanet hikayelerinde bir ‘suçlu’ aramıyorum. İhanet, kanser gibi, o ilişkiye dadanıyor. Tabii ki sağlıksız yaşıyorsanız, kansere yakalanma riskiniz fazla ama bütün kurallara uydukları halde yakalananlar da var. Yani rasyonel bir açıklaması yok. ‘Şu şu çiftler çok steril yaşıyor, birbirini aldatmaz!’ diye bir şey yok. ‘Aldatılınca şu şu tepkileri vermeniz gerekir’ diye bir şey de yok. İhanetin el kitabı yok, prototipi yok. Başa gelince yaşanıyor.
Bütün ihanet öykülerinizi okudum. Özelinizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Başımıza mümkün mertebe geç gelmesini, hatta hiç gelmemesini, gelince de defolup gitmesini diliyorum...

BENİ ANLAMAK ZORUNDASIN KIZ ÇOK GÜZELDİ, SENDEN DAHA GÜZEL O YÜZDEN ALDATTIM

İlk sevgilim tarafından aldatıldım ve neredeyse altı yıl kendime gelemedim. Ki ben öyle çok hassas biri değilim. Hiç unutamadığım nokta, aldattığını fark ettiğimde, açıklama olarak, “Beni anlamak zorundasın. Kız çok güzeldi. Senden daha güzel. Düşündüm, bir ömür geçse böylesini bir daha bulur muyum diye. E gerçekçi olmak lazım, bulamazdım. Ben de şansımı denedim. Sen, iyi bir kızsın, senle evlenmek de isterim. İnsanlara göstermek için harika bir eşsin. Ama kabul edelim, güzel değilsin” demişti.
“Kabul edelim güzel değilsin... O senden daha güzel.” Bu laf, aklımda binlerce kez dönüp durdu. Bugün güzel bir ilişkim var ama sevgilimin bana “güzel” demesi yasak. “Çok güzelsin” gibi bir şey derse, sonunda illa tartışıyoruz çünkü ben refleks olarak “Değilim!” diyorum. Acısı kayboldu, o insan benim için gerçekten değersiz, ne seviyorum ne nefret ediyorum ama izi hiç geçmeyecek. O yüzden daha ilk sevgilide, ‘prenses’ olmadığını öğrenmek, attan bu kadar fena düşmek, biraz fazla diye düşünüyorum. Ben bu durumu yaşadığımda, geriye dönüp referans alacak, “Hayır senin gibi düşünmedi hiç kimse!” diyecek bir sevgili bulamadım. Sonrasında gelenden de hep şüphe ettim, ediyorum. Elimde değil. (E.G)

- Çüşşş diyorum sayın seyirciler! Aldatan çok insan gördüm ama bu kadar küstahça aldatan ve karşısındakini kanırtanı ilk defa görüyorum. Olaya bakar mısınız, adam yakalanmış ama tereyağı gibi üste çıkabilmek için, karşısındakini ezmeye ve böcek muamelesi yapmaya çalışıyor. İsyan etmemek mümkün değil. Sevgili E.G, şükretmen lazım, iyi ki bu pislikten kurtulmuşsun. Ve lütfen terapiye mi gideceksin, psikoloğa mı, bu yükten kurtul, sana yaptığı kötülüğü yediği haltın özrü olarak düşün.

AŞK BİTİNCE BİTİYOR, ALDATMASI BİLE KOYMUYOR

Geçen cumartesiydi. Meyhanedeyiz. Yanımızda sevdiğimiz dostlarımız. İlerleyen saatlerde, baş başa içiyoruz rakıları, herkes dağıldı. Aklımda, beş yıllık evliliğimiz, sorunlarımız var. Konuya, neresinden girsem bilemiyorum. Neyse, oradan buradan derken, hop çıkıveriyor eşimin ağzından itiraflar. “Seni aldattım. Ama sadece bir kere. Hep merak ederdim, nasıl bir şey olduğunu. Öğrendim sonunda” diyor. Kafama balyoz inmesi gerekiyor ama nedense alıyor bir gülme. Diyorum ki, “Kimle?” “Yok onu söylemem” diyor, “Merak ettim, söyle” diye ısrar ediyorum. Merak bu ya. Kendisini eşimin çok yakın arkadaşı gibi tanıtan bir kadın. Daha çok gülmeye başlıyorum, sanırım sinir boşalması. Kafalar güzel ya, başlıyor detayları anlatmaya: “Ama ne yazık ki beceremedim!” diyor. “Nasıl yani?” diyorum, “Erken boşaldım” diyor. Karşılıklı, iki erkek misali, başlıyoruz kahkahalarla gülmeye. Bütün gece dedikodu yapıyoruz. Ertesi gün, aldatıldığım için kahrolmam lazım değil mi? Ama yok, gelse karşıma, yine erkek muhabbeti yapacağım. Anneme gidiyorum, olan biteni anlatıyorum. “Beni aldatmış olmasından daha büyük bir sorun var ortada” diyorum, “Nedir?” diyor annem. “Aldatmış olması koymuyor” diyorum, “Aşk bittiyse, hiçbir şey koymuyor...” (Elvan.)

- Elvan sen zaten çözmüşsün meseleyi: Hiçbir şey, ölü bir aşk kadar ölü değildir. Siz çoktan ayrı yollara doğru büyümüşsünüz, kopmuşsunuz. Bana öyle geldi. Ama eşinin samimiyeti, ikinizin bu dost, arkadaş hali de hoşuma gitti. Çünkü evlilik sadece cinsellikten, heyecandan, bulutlarda uçmaktan ibaret değil. Sağlam bir arkadaşlık gerekiyor. Ama sadece arkadaşlık da yetmiyor. Sana bol şans diliyorum.

HEP ERKEKLER YAPMIYOR, BEN ‘ALDATAN’ BİR KADINIM

Beş sene evvel, herkesin ‘ideal aşık’ olarak kabul ettiği sevgilimle evlilik planları yaparken, iş gezisi için Dubai’ye gittim. 25 yaşındaydım, güzeldim, burnum havadaydı. Öyle hızlı çapkınlara da pabuç bırakmazdım. Dubai çöllerinde ciple safari yaparken olan oldu, biriyle tanıştım. Nasıl bir heyecan, nasıl bir heyecan, anlatılır gibi değil. Zaman filan durdu, ondan başka hiçbir şeyin önemi kalmadı, kolu koluma değdiğinde, içimden sanki bir şey aktı, tek istediğim adamla sevişmekti. İlk aklıma gelen, “Allah’ım evlenmek üzereyim. Bunu müstakbel kocama nasıl yaparım?” oldu. Ama akacak kan, damarda durmuyor. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Türkiye’ye döndüm, hemen konu kız arkadaşlarla masaya yatırıldı. Ama olmadı, içime sindiremedim, ne eski sevgilime gidebildim ne de yeni ‘tutkum’la kalabildim. Sevgilimi seviyordum ama bir şey eksikti, ki ‘yeni gelen’i fark edebilmiştim. “Bir insanın ihanet etmesini anlayamıyorum. Başkasına ilgi duyuyorsan, ayrıl onun ol” diyen ben, hiçbir zaman büyük konuşmamak gerektiğini ve insanları yargılamanın kolay, algılamanın zor olduğunu, yaşayarak öğrendim. Erkek için bilemiyorum ama kadın için aldatmanın psikolojisi gerçekten çok ağır. (Simla K.)

- Simla, Simla. Oluyor, insan aldatıyor! Evet, kimseyi yargılamamak, büyük konuşmamak gerekiyor. Ben de aldattım. ‘Doğa boşlukları sevmez’ diye bir laf vardır, o boşluklar öyle ya da böyle doluyor. Tutku mu eksik hayatında, onu çağırıyorsun, buluyorsun. Güven mi eksik, sana güven veren adamın peşinden gidiyorsun. Demek ki, o ilk sevgili bütün o ideal görüntüsüne rağmen belki seksüel olarak seni cezbetmiyormuş. Olsaydı yapamazdın zaten. Büyük konuşmamak konusunda da haklısın, gerekmeyen tek şey ukalalık. Çünkü her şey insanlar için...
Yazarın Tüm Yazıları