Sanatçı hakkını alamıyor

MÜZİKLE uğraşanlar haklarını alabiliyorlar mı? “Hayır” dedi, Bülent Seyhan.

Haberin Devamı

Seyhan Müzik’in sahibi... Şimdiye kadar 150 sanatçı ile çalışmış, 1150 albüm yapmış. Ezginin Günlüğü’nden Grup Gündoğan’a, Edip Akbayram’dan Yıldız Tilbe’ye kadar uzanan bir sanatçı portföyüne sahip... CHP’nin etkinliklerinde her zaman Bülent Seyhan’a bağlı sanatçılar program yapar diye bilinir. CHP’den aday adaylığına soyunmuş, beklediğinin aksine aday gösterilmemiş; bu nedenle “Önemli bir arkadaşıma ve hemşerime kırgınım” dedi. “Kim bu?” dedik, “Boş ver” dedi: “O kendini biliyor.”
Biz müzik sektörünü merak ediyoruz.
“Sanatçı haklarının korunamadığını” anlatıyor. Sorun bütün; her sanatçı da yakınıyor; bir o kadar otel ve lokal sahipleri... Almanya’da sanatçılara 1.5 milyar Euro ‘pay’ dağıtılırken, Türkiye’de bu miktar 50 milyon doları zor buluyormuş... Yunanistan’da bile bu miktar 290 milyon doları buluyormuş.
Müzik sektöründe de ‘merdiven’ altı varmış. Beş yıl içinde sanatçı haklarının 200 milyona çıkartmayı hedeflerini söylüyor. Seyhan Müzik Yapımcıları Birliği (MÜYAP) 2. Başkanı aynı zamanda. Eser sahiplerinin örgütü MESAM (Faruk Demir), Miyap 1 (Ahmet Koç), Müyap (Bülent Forta) ve Mesege (Garo Mafyan) adlı müzik dünyasının örgütlerinin de sorunları büyük.
Ahmet Selçuk İlkin’la karşılaştık. Çok sosyal, renkli ve de zeki bir isimdir. Rekor sayılabilecek şekilde 1000’den fazla parçası var; bunlardan en az 50’sini ‘hit’ parçaları oluşturuyor. ‘Anılar, anılar’, ‘Kahır Mektubu’ en ünlüleri sanırız. Şarkı yazmadığı sanatçı yok gibi. Zeki Müren gibi sanatçıların artık gelmediğini üzülerek anlatıyor.
“Şarkılar bozuldu ülkemde, aşk ve sevda kayboldu” demesi, bu anlayışın dışavurumuydu sanki. Hem şarkı sözü hem beste yapanın parçasının tutmadığının altını çizdi. “Şarkıyı yazanlar değil söyleyenler kazandı ülkemde” dedi. Bizi yakalamışken, daha başka da sitemleri vardı. “Televizyonlarda müzik yarışmaları yapıldığını ama sanatçıların değil, jüri üyelerinin kazandığını” söylemesine kim itiraz edebilir ki... Şu çıkışlarını not almışız:
”İstanbul şöhret mezarlığına dönüştü.”, “Spor yazarı var, ne yazık ki müzik yazarı yok.”, “Müzik dünyasına kırmızı kart gösterecek kimse yok.”
Bu sohbetleri Galata’nın hemen altında eski bir papaz okulu olan Vistoria’nın bahçesinde geçti. Aslında Tuba Özay’ın ‘Armoni’den sonra ikinci albümü ‘Üç Nokta’nın tanıtımı vardı. 10 şarkıdan 8’ini kendisi yazmış; 6’sını da bestelemiş. Her parçası için ayrı bir kostüm ve koreografiyle sahneye çıktı. Babası da bir şair zaten; annesi de eğitimci. İlköğretim yayıncılığı yapıyorlar. Kendisini dinleyenler, Özay’ın iddialı bir şekilde kendisini bir yere oturtmaya çalıştığını söylediler. Tuba’yı gerçekten tanımak lazım. Bir kere ‘aydın’;
siyaseten sosyal demokrat; zaten CHP üyesi, partinin etkinliklerine katılıyor. Baykal da kendisini çok seviyor. Parçalarında “aşk” değil, toplumsal konular öne çıkıyor. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor.

Haberin Devamı

MHP’li Türkkan’dan hassas iki soru  

Haberin Devamı

MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Balkanlar’da Türkçenin korunması ve etkin kullanımını sağlayan Kosova’daki ‘Mehmetçik FM’in kapatılmasına tepki göstererek, “Bu, Türkçenin Balkanlar’dan silinmesi yolunda bir adımdır. Yayınların devam etmesi için gerekli makamlarla iletişime geçtiğimi kamuoyuna duyurmak isterim” dedi.
Türkkan ayrıca KKTC’yi tanıdığını itiraf etmekten, kamuoyunu bilgilendirmekten kaçınan bir Dışişleri Bakanlığımız olduğunu belirterek bakana şu soruları yöneltiyor:
“KKTC’yi tanıma ve tanıtmaktan neden vazgeçildi? KKTC ve Rum tarafıyla
ilgili görüşme süreçleri 3 Eylül 2008’den sonra Dışişleri internet sitesinde neden yok sayılmaktadır? ‘Milli dava’ olarak kabul ettiğimiz ve savunduğumuz bir konuda, kamuoyunun ve siyasi partilerin zamanında ve doğru bilgilenme hakkı neden engellenmektedir?”
Dış Türklerle ilgili iki soru ile hemen dikkati çeken Türkkan’ın çalışmalarını dikkatle izlemek gerekiyor.

Haberin Devamı

‘Papandreu Erdoğan’ı örnek almalı’  

EKONOMİK gerekçelerle 12 Temmuz’da kapanacağını açıklamasından sonra bir grup sosyal medya araçları ile İstanbul’da Rumca çıkan ‘Apoyevmatini gazetesi kapanmasın’ kampanyasından ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın gazete sahibi Mihail Vasiliadis’i ziyaret ederek destek sözü vermesinden sonra Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habipoğlu bakın ne diyor: “Papandreu, Erdoğan’ı örnek almalı. Batı Trakya’da çıkan Gündem ve Millet gazetelerine verilen adaletten uzak tazminat cezaları karşısında sorunu çözmeye yönelik adım atmalıdır.”

Kadıköylülere ‘kuş dersleri’

KARGALARI ve martıları ‘hedef gösteren’ okur mektubunu büyük bir üzüntüyle okudum. Karga yavruları mayıs ayında, martı yavrularıysa haziran sonu temmuz başında uçmayı öğrenir. Bu arada da acemi yavrular sokaklara düşer, okurunuzun şikâyet ettiği Çiftehavuzlar’da da çoğu, arabaların altında ezilip gider. Erişkin kargalar düşen yavruyu korumak amacıyla yakından geçen olursa pike yapar, bu da ‘doğal’ bir davranıştır. Martılarsa düşen yavrularını aynı şekilde korumaya çalışmaz. Yani kuşların insanlara saldırması söz konusu değildir. Çiftehavuzlar ve Kadıköy’ün pek çok kesimi zaten otomobil gürültüsü ve alarmlarıyla, en küçük dükkânından en büyük kafesine varıncaya kadar bangır bangır bağırtılan müziklerle gürültüden yeterince nasibini almıştır. Bütün bu ses kirliliğinin arasında hâlâ ‘martı çığlığı’ duyabilmek kent insanı için sevindirici olsa gerektir. Sorun olarak gösterilen kuşlara “Kadıköy Belediyesi’nin yaratıcı bir çözüm bulması”nı beklemek de epey ilginç. Belediye sokak kedisi, sokak köpeği “sorun”unu onların sokakta yaşama hakkını elinden alma çabasıyla “çözmeye” uğraşırken kuşlara nasıl “incitmeden ve insani” bir çözüm bulacaktır? G.B. adlı okurunuzun kent kültürünün ayrılmaz bir parçası olan hayvanlarla “birlikte yaşamayı” kabullenmesi, kent yaşamını asıl cehenneme çevirenlerin kimler olduğunu bir kez daha düşünmesi daha akla yatkın olacaktır. Lütfen hayvanların varlığından rahatsız olmak yerine güzel yanlarını görmeyi deneyelim. Hayvanlar için işletilen şikâyet mekanizması esaret ve ölümle sonuçlanıyor zira.
Elif GÖKTEKE-KADIKÖY

Haberin Devamı

Boğaz çilesine çözüm

Y. MÜHENDİS mimar, kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp’ten öneri: Boğaziçi köprüleri bakıma giriyor. 2’şer şerit kapatılacak. Söğütlüçeşme-Levent arası ‘Boğazaltı Oto-Ray Yüzertüp’ ile bağlanırsa hem köprüler yedeklenir, hem de topal metro üçgeni kapanır. Metro İstanbul’u kuşaklar, 2 yönde kesintisiz ring sefer yapar.
Avrasya Tüneli-Yüzertüp ikilisi ile araçlar da İstanbul’u çemberler, ‘Daireler Sistemi’ gelir ve çilemiz biter...

Yazarın Tüm Yazıları