Balyoz davasında tutuklama kriterleri

10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin toplam 163 sanık hakkında tutuklama kararı vermesiyle birlikte Balyoz yargılaması yeni bir seyre girmiştir.

Tutuklama kararlarının AİHM içtihadı açısından isabet derecesi ayrı bir değerlendirme konusudur. Bu yazıda savcıların tutuklama talebine karşılık verirken hâkimlerin hangi ölçütleri esas aldıkları sorusunu irdelemeye çalışalım.

Savcılık makamı, geçen cuma günkü duruşmada toplam 196 sanıktan 186’sının tutuklanması talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, yaptığı değerlendirmeden sonra Savcılık talebinin 26 eksiğiyle sanıklardan 163’ünün tutuklanmasına karar verdi. Bu durumda 33 sanık tutuksuz olarak yargılanacak.

KARACI VE DENİZCİLER TAM KADRO

Balyoz davasının sanıkları içinde en kalabalık grubu çoğunluğu muvazzaf olmak üzere 89 kişiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı mensupları oluşturuyor. Bunu 52’şer kişilik gruplarla Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Komutanlığı tamamlıyor. Hava Kuvvetleri’nden ise yalnızca 3 sanık var.

Hâkimlerin tutuklama kararı incelendiğinde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Kara Kuvvetleri’nde sanıklardan 2’si dışında 87’si, yani neredeyse tümü hakkında tutuklama kararı çıkmış.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise 52 sanığın tümü de tutuklama kararına muhatap olmuş. Keza, Hava Kuvvetleri’nin 3 sanığı da tutuklanmış.
Ancak Jandarma Komutanlığı’na gelince iş biraz değişiyor.

ASTSUBAYLARA TUTUKLAMA YOK

Jandarma Komutanlığı’ndan toplam 52 sanık var. Son gelişmeyle birlikte tutuksuz yargılanacak olan 33 sanığın 31’i Jandarma Komutanlığı’ndan. Jandarma’dan 21 sanık ise tutuklu yargılanacak.

Emekli-muvazzaf ayrımı yapılmadan Jandarma sanıklarının rütbelerine bakıldığında şöyle bir dökümle karşılaşıyoruz: Tümgeneral 2, tuğgeneral 1, albay 13, yarbay 3, binbaşı 3, yüzbaşı 5, astsubay 25.

Mahkeme heyetinin astsubay sanıklardan hiçbiri hakkında tutuklama kararı vermemiş. Benzer şekilde 1 albay, 1 binbaşı ile 4 yüzbaşı hakkında da tutuklama kararı yok. Kalan bütün subaylar hakkında ise tutuklama kararı çıkmış.

Jandarma sanıklarına dönük suçlamalar incelendiğinde, Döküm, Tırpan, Orak ve Testere gibi adlar taşıyan toplam 8 operasyon timinde görevli oldukları öne sürülen subay ve astsubayların tutuklanmasına gerek görülmediği anlaşılıyor.

Bu gruptaki sanıklar, iddianamede, Balyoz yapılanması çerçevesinde sağ ve sol kesimden köşe yazarları, liberaller, akademisyenler, gayrimüslim cemaat önderleri ve Ermeni basını gibi hedefleri olan operasyon timlerinde görev almakla suçlanıyor.

SUBAYLAR İÇİN YENİ DELİL İDDİASI

Bu operasyon timleri dışında, Fatih ve Beyazıt camilerini hedef alan eylem planlarındaki timlerde görevlendirildiği öne sürülen astsubaylar da tutuklanmamış.
Öte yandan, haklarında tutuklama kararı verilen Jandarma subaylarına, iddianamede, bu eylem planlarını hazırlamak, Balyoz darbe planlamasında koordinasyon rolü üstlenmek, bu çerçevede muhtelif görevlendirme listelerini oluşturmak gibi suçlamalar yöneltiliyor.

Ayrıca, Gölcük’te çıkan yeni belgelerde “tutuklanması gerekli görülmeyenler” hakkında yalnızca eski delillerin tekrarlandığı, buna karşılık “tutuklananlar”la ilgili yeni deliller bulunmasının kararın dayanaklarından birini oluşturduğu anlaşılıyor.

Yarın Kara Kuvvetleri’ndeki sanıkların durumlarını değerlendireceğiz.

Odatv baskını kabul edilemez

DÜN polis tarafından Odatv ’ye yapılan baskın ileri demokrasilerin basın özgürlüğü ölçütleriyle bağdaşan bir durum değildir.

Bir yayın organının merkezinin basılması, buradaki bilgisayarların müsadere edilmesi, ayrıca görevli meslektaşlarımızın evlerinin basılarak gözaltına alınmaları hiçbir şekilde hoş görülebilecek, göz yumulabilecek tasarruflar değildir.

Özellikle muhalif çizgideki bir internet sitesinin böyle bir muameleye maruz kalması, dış dünyada Türkiye’de basın özgürlüğünün hükümetin ciddi baskısı altında olduğu yolunda yerleşmiş olan yargıyı daha da pekiştirecektir.
Yazarın Tüm Yazıları