Vicdan çağı açılıyor

- Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak merak ediyorum.

Bütün dünyaya karşı en yüksek sesle haykırarak yalanlamamız gereken birinci konu hangisidir?

Başbakan’ın İsviçre’de parası olduğu iddiası mı?
Yoksa “Türkiye’nin El Kaide’ye yardım ettiği” kriptosu mu?
Başbakanımızın İsviçre bankalarında parası olmadığı, bütün hiddet ve şiddetle yalanlandı.
Peki Türkiye’nin El Kaide’ye yardım ettiği iddiası?
Siz öyle hiddetli, şiddetli, damardan, hançereden bir yalanlama işittiniz mi?
Duydunuz mu, “İspatlayamayan şerrefsizdir” gibilerinden bir babalanma?
Düşünebiliyor musunuz, Türkiye dünyanın en kanlı terör örgütüne yardım ediyor deniyor.
Bu iddia, soykırım kadar ciddi bir insanlık suçunu sırtımıza yapıştırıyor.
Ama Ankara’dan, cılız, utangaç, mahcup, üstelik de anonim ve korkak bir açıklamadan başka tık yok.
* * *
-  Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak merak ediyorum.
Başbakan’ın banka hesapları konusundaki laflara inanmayıp, “hayâsızca bir iftira olduğunu” kabul ediyoruz da; Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, “Davutoğlu çok tehlikeli bir kişiliktir” lafının doğruluğunu neden kafadan kabul ediyoruz?
Bakın hiç itiraz yok.
İnanmayı bırakın, Bakan’ın ne zaman “Gönderileceği” üzerine bahisler bile açıldı.
* * *
-  Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak merak ediyorum.
Bakın orada, Silivri’de insanlar 2 yıldan beri bu belgelerin yanında müsvedde bile kabul edilemeyecek suçlamalarla, mesnetsiz iddialarla yatıyor.
Susuyoruz.
Ne zaman ki, başka bir iğne, başka birine batıyor, o zaman feryadı basıyoruz.
-  Türkiye, eğer bir hukuk devleti olacaksa.
-  “Yetmez ama evet”çiler haklı çıkacaksa.
-  Ülkemiz gerçekten “ileri demokrasiye” geçecekse.
WikiLeaks büyütecini alıp, Ergenekon davasının dosyalarının üzerine de koymamız gerekmez mi?
Başkalarının, “benim hakkımda söyledikleri” külliyen iftiradır; ama başkalarının benim düşmanlarım, benim kızdığım, düşüncesine katılmadığım insanlar hakkında söylediği her şey “külliyen doğrudur” mantığı bu hafta başı itibariyle vicdanlarda çökmüştür.
-  İşte o nedenle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak, bugünlerde herkes WikiLeaks belgeleri okuyor, bense Ergenekon belgelerine dönüyorum...
* * *
-  Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak bir de “şahsi maruzatım” var.
Benim, bizlerin vergileriyle maaşlarını ödeyen milli kuruluşumuz MİT’in yeni ve modern yöneticilerine sesleniyorum.
Geçmişte, artık kim olduğu, ne olduğu iyice anlaşılan bir kişinin eciş bücüş elyazısıyla yazdığı bir “deli saçmasını” ciddiye alıp, Başbakanlığa, Genelkurmay’a servis yaptınız.
O yetmedi, o deli saçması kâğıt, bazı gazetelere servis edilerek, bizler manşetlerden “Ergenekoncu” ilan edildik.
Şimdi WikiLeaks belgelerindeki iddialarla ilgili ne yapıyorsunuz?
Diyorum ki, hazır “küresel dedikoduları” konuşmaya başlamışken, “Misak-ı Milli dedikodularına” da bir el atsak.
Zihniyetlere bir “balans ayarı” yapsak.
* * *
WikiLeaks herkes için bir milat...
-  Bu ülkede artık kimse, “Kurunun yanında yaş da yanar” fetvaları veremez.
Bak, bu yol açılınca, bir kurunun yanında ne yaşlar cayın cayır yanmaya başlıyormuş gör...
-  Bu ülkede artık kimse, “Geçmişte bize de yapıldı” diyerek bugünün vicdansızlıklarına pespaye içtihatlar yaratamaz.
Bak; geçmişte başka kimlere neler yapılmış.
-  Bu ülkede artık kimse, önüne konan her belgeyi, kafadan doğru kabul edip yayınlayamaz.
Bak; bugün önümüze ne belgeler konuyor, bir satırını yayınlamıyoruz.
Neden? Bazımız korkudan, bazımız, mantığımız kabul etmediği, vicdanımız el vermediği için.
Aynı kriterleri Ergenekon’daki “belgeler” için de göstermek gerekmez miydi?
* * *
WikiLeaks belgeleri, bütün ülkelerde “Masumiyet Çağı”nı kapatıyor.
Ama kimsenin şüphesi olmasın ki, yepyeni bir “Vicdan Çağı” açılıyor.
Kendimize vicdansızlık yapılmasını istemiyorsak, başkalarına yapılan vicdansızlıklara karşı hep birlikte hançeremiz yettiği kadar bağırmalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları