Yandaşa yandaş demenin hükmü

ÇOK değil kısa bir süre öncesine kadar...

Hükümet yanlısı yazarlara çizerlere, “Ama insan birazcık muhalif olur birader” denildiğinde...

Haberin Devamı

Hemen yanıt gelirdi:

“Elinde hiçbir güç bulunmayan sivil hükümete muhalif olmanın bir anlamı yoktur. Riski de yoktur... Muhalif olacaksan askere, derin devlete, yüksek yargıçlara, generallere muhalif olacaksın. Başbakan’a posta koymak kolay, sıkıysa Genelkurmay Başkanı’na posta koy bakalım”.
Haklı bir tezdi bu...

* * *
 
Haklıydı, çünkü...

Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar...

Bizim “sivil” hükümetlerimiz, Anayasa’yı değiştirmekten aciz, kırmızı kitaplara mahkûm, Kürt sorununa el atamayan, haftada bir yayınlanan “bildirilmiştir” imzalı açıklamalarla haddi bildirilen “zavallı” hükümetlerdi.

Bu durumda...

“Sivil hükümete sonuna kadar çak/Asıl gücü elinde bulunduranlara gık bile deme” diye özetlenebilecek tavrı, “pek muhalif bir tavır” olarak nitelendirmek moda tabirle yavşaklığın daniskasıydı.

Ama fakat lakin...

Bir süredir roller değişti ülkemizde...

Artık “Askere sonuna kadar çak/Asıl gücü elinde bulunduran hükümete gık bile deme” tavrı geçerli.

Yani artık, “Bizde âdet böyledir/sivili ağlatırlar, askeri güldürürler” türküsünü çığıran yok.

Kısacası...

Hükümet yanlısı yazarların, “Biz muhalefeti asıl güç odaklarına karşı yapıyoruz/hükümet güç odağı bile değil” şeklindeki mazeretleri ve gerekçelerinin bir gram bile geçerliliği kalmadı.

* * *

O halde...

Hükümet erkânına olumsuz tek bir kelime bile etmeyen, edemeyen yazar ve çizer taifesine...

Şöyle ağzımızı doldurarak...

“Yandaş!” diye haykırmanın bize yükleyeceği ahlaki, vicdani ve insani hiçbir sorumluluk kalmamıştır.

Haberin Devamı

Ben Haluk Bilginer’ciyim

NE demiş Haluk Bilginer?

“Rolümden etkilendim diyen aktör ya yalancıdır ya ruh hastasıdır”. Vallaha doğru.

Başka ne demiş?

“Oyuncular ustalık sahibi olmadan efsane olmaya çok meraklıdır”. Bu da doğru...

Başka?

“Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekidir”. Adam haklı beyler.

Başka?

“Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes”. Tam puan.

Başka?

“Eski tiyatrocular, ‘Tahta valizle Anadolu’yu turlarken parasızlıktan otelde rehin kaldık’ der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu, salaksın, beş parasız tiyatro yapıyorum diye kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’da öğretmenlik yap”. Süper, işte budur.

* * *

Yukarıdaki cümlelerde yer alan “salak”, “yavşak” ve “k.ç” kelimelerini çıkarmak koşuluyla ben Haluk Bilginer’ciyim arkadaş.

Çünkü...

Bıktım mübalağalı sanatçı güzellemelerinden, yalan dolana batmış geçmiş sanat günlerine övgülerden, eski sanatçılara toz kondurmamalardan falan.

Birinin, hem de sanatında kendini kanıtlamış birinin, destursuz bağa girip şişirilmiş klişe balonlarına iğneleri batırması gerekiyordu.
Haluk Bilginer işte bunu yaparak beni kendisine taraftar kıldı.

Haberin Devamı

Siyasilere kişilik testi

-  Diyelim ki lideriniz herhangi bir konuda “a” diyor... Peki siz makamınızı kaybetme pahasına “b” deme cesaretini gösterebilir misiniz?

-  Diyelim ki lideriniz “Şu oylamada parmağını kaldır/Şu oylamada parmağını indir” dedi. Peki siz gözden düşmeyi göze alarak tersini yapabilir misiniz?

-  Diyelim ki liderinizin elinde güç yoğunlaşması oluştu... Peki siz bu durumda bile liderinize “Yanlış yapıyorsun” diyebilir misiniz?

-  Diyelim ki azıcık arıza çıkardığınızda liderinizin gözünden düşeceksiniz... Peki buna rağmen arıza çıkarmaya devam edebilir misiniz?

-  Diyelim ki doğru bildiğiniz yolda yürüdüğünüz takdirde bir sonraki seçimde aday gösterilme şansınızı kaybedeceksiniz. Peki bu durumda doğru bildiğiniz yolda yürümeye devam edebilir misiniz?

Haberin Devamı

Yükselen yeni değerler

-  Kayseri’de fabrika sahibi olup yeni zengin sınıfın içinde yer almak.

-  “Mercedes çok kıro” deyip Volvo’ya binmek.

-  Genç yaşta evlenmek...

-  İçkili mekânlarda içki içmemek...

-  Sırf Başbakan için gazete çıkarmak...

-  AK Parti övgüsüne, daha inandırıcı olsun diye, “Ben AKP’li değilim” diye başlamak.

-  Hem Başbakan Yardımcılığı, hem de muhalefet sözcülüğü görevinin Bülent Arınç’ta toplanması...

- Kenan Evren’i evlerinde ağırlayanların bile işi “Ben 12 Eylül’de çok zulüm gördüm” demeye vardırması...

Masamdaki kitaplar

-  KEMAL’İN GELİŞİ: Adını çok sevdim bu kitabın... Şükrü Küçükşahin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelişini yazmış... Kaset olayı, Baykal’ın tepkisi, Önder Sav fenomeni falan... Heyecanlı bir siyasi roman gibi... Bir solukta okunuyor.

-  BİR İHTİLAL DAHA VAR: Öymen kardeşlerden Örsan Öymen’in efsane kitabı... İhtilaller tarihimizi matrak bir dille anlatan kitabın yeni baskısını yapan Doğan Kitap’a teşekkür.

-  ÖLÜMDEN KALIMA: Kürt aydınlarından Orhan Miroğlu, Diyarbakır Cezaevi’nden yazdığı mektupları toplamış. Everest Yayınları’ndan çıkan kitabı okuduğunuzda Diyarbakır Zindanı’nı iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Haberin Devamı

İKİ SORU

BİR: Hadi diyelim ki bizim gazetede herkes “Hayır” dedi... İyi de birader, senin gazetende Allah için bir tane “Hayır” diyen var mı?

İKİ: Hadi diyelim ki Turgut Özal büyük dönüşümcü, büyük devrimcidir... İyi de birader, gözyaşları içinde anılar aktardığınız 12 Eylül darbesinde Turgut Özal neredeydi?

 

 

Yazarın Tüm Yazıları