Barzani geliyormuş

SİZ ne kadar iyimser olmaya çalışırsanız çalışın, hafızanız bazen rahat durmuyor. Aklınıza yerli yersiz, “İyi ama şunlar şunlar olmamış mıydı?” türünden düşünceler geliyor.

Biz böyle bir durumu, Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin Türkiye’ye geleceğini öğrenince yaşadık.

Haberin Devamı

Barzani biliyorsunuz Ekim 2008’den beri Türkiye hakkında olumsuz bir şey söylememeye dikkat eden biri.

Gazete haberlerinden anladığımıza göre o tarihteki değişimin nedeni Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik başkanlığındaki bir heyetin kendisiyle Bağdat’ta yaptığı görüşme idi.

O görüşmede neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama ondan bir yıl önce “Eğer Türkiye Kerkük’e müdahale ederse biz de Türkiye’de yaşayan 30 milyon Kürt için harekete geçeriz” diyen, “Siz Kerkük’ten söz ederseniz biz de Diyarbakır’ı konuşuruz” anlamında laflar eden Mesud Barzani’nin o tarihte:

“Türk heyeti ile görüşmelerimiz yeni bir başlangıçtır. Türkiye ile aramızdaki duvarlar yıkılmıştır. Buzları eritiyoruz (...)” dediğini ve 180  derece aksi yönde bir politika izleyeceği izlenimi verdiğini biliyoruz.

Doğrusu şu ki Türkiye de bunu karşılıksız bırakmadı. Örneğin 2007 yılında Mesud Barzani’den 6 Haziran 2007 tarihinde “Bir kabile reisi” diye söz eden, 24 Aralık 2007 tarihinde de “Barzani bizim muhatabımız değildir. Bizim muhatabımız merkezi hükümet (Bağdat hükümeti) ve müttefik kuvvetlerdir” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan daha sonra Barzani’yi muhatap almaya razı oldu. Nitekim önce Ticaret ve Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ı, sonra hem Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu hem de İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı, Barzani’nin ayağına gönderdi.

Nitekim o gün bugündür aramızda su sızmıyor.

Ehh... İlişkiler kötü olacağına, iyi olsun. Aklı olan bundan şikayet eder mi?

Tamam da... İlişkilerin iyi olması taraflardan birinin ziyadesiyle “cin”, ötekinin de ziyadesiyle “saf” olmasına dayanıyorsa, orada biraz durup düşünmek gerekir.
Öyle ya... Bizim Irak’ın kuzeyindeki yönetimden beklentimiz ne olabilir?

“Buraya biz hükmederiz” dediği topraklar üzerindeki PKK varlığının sona ermesi için -silahlı mücadele etsin diyen yok- kendisine düşeni yapmasıdır değil mi?

Örneğin en azından PKK’nın ikmal yollarını kesmesi gerekmez mi?

Hayır... Barzani bu bağlamda kılını kımıldatmadı. Bugüne kadar Türkiye’ye “destek” değil sadece “nasihat” verdi.

İşin ilginç tarafı, bizim yetkililer, örneğin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, PKK terör örgütüne karşı mücadeleyi ortak şekilde yürütmek amacıyla “üçlü mekanizma” toplantısına katılmak üzere geçen Aralık ayında gittiği Irak’ta Barzani ile görüştükten sonra “Bu iki günlük çalışmalarımızın, kesin sonuçlarını göreceğimize inanıyorum” dedi.

Göreceğimizi vaat ettiği “kesin sonuç”lar herhalde PKK’ya karşı Barzani’nin alması gereken önlemler olmalıydı.

O kesin sonuçları bir gören var mı?

Yazarın Tüm Yazıları