Koşmak zor mu geliyor kemoterapiyi dene!

İnsanı ne kadar can evinden vuran ve akıllıca hazırlanmış bir slogan değil mi?

Haberin Devamı

YONCA TOKBAŞ’IN RUNTALYA KOŞUSU – FOTO GALERİ

YONCA TOKBAŞ KENDİ REKORUNU KIRDI – WEB TV 

Öyle!

 

Itır Erhart lösemili çocuklar için hazırlanmış bu afişi Amerika’da bindiği bir otobüste görüyor.

“You think marathon is hard, try chemotherapy!”

 

O kadar etkileniyor ki, lösemili çocuklara yardım toplayarak koşmak için başvuruda bulunuyor. “Hayatımda hiç maraton koşmadım; ama çalışır denerim!” diyor. Itır hayatında koşacak olduğu ilk maratonuna hazırlanmaya başladıktan 6 ay sonra, lösemili çocuklar için koşuyor. Sıkı durun şimdi 42km’yi tam 6 saatte koşuyor!!!

 

Haberin Devamı

Benim için zamanında Ankara Söğütözü- İstanbul Gümüşsuyu Varan’la yolculuk demekti bu 6 saat. Düşünün hele bir 6 saat koşmak ne demektir...Itır koşuyor insanlar Itır’a lösemili çocuklara bağış yaparak destek oluyor. Müthiş bir fikir!

 

Itır bunları bize Antalya Hillside Su Otel’in Lounge’ında anlatırken, sürekli gözlerim doldu. 10km koşmak için gittiğim Antalya’da hayatım değişti. Ağlamamak için kendimi sıkmaktan da, burnum şişti.

 

Derken Itır Belgrad Ormanları’nda düzenli koşan insanlarla bir araya geliyor. Onlara bu yardım amaçlı koşu işini anlatıyor. ADIM ADIM Oluşumu işte orada, Belgrad Ormanları’nda koşan, gönlü geniş, spor sevdalısı insanların kararlılığı ile kuruluyor.

 

Şimdi onu-bunu-şunu bir kenara bırakıyorum. Size neler yaşadım, neler gördüm, neler hissettim onu anlatmak istiyorum. Açıkçası ne aklımı, ne gönlümü, ne de hissettiklerimi derli toplu yazabilecek durumda değilim. Çünkü bu mutlu yorgunluktan dağıldım. Üstelik insan 10km koşunca adrenalin de tavan yapıyor. Uçmuş haldeyim.

 

O yüzden bu yazıyı, hayatta ilk defa amacını ve ne işe yarayabileceğini bulmuş ve mutluluktan sapıtmış bir kadının anıları olarak anlayışla okuyun.

Haberin Devamı

 

Lütfen yazıda düzen aramayın. Yazarlık vasfı da aramayın.

 

Sadece sonuca bakın.

 

Lütfen, kendinize de bu anlattıklarımdan bir ders çıkarın.

 

Yonca

“amacıbelli”

 

10km nasıl bitti?

 

“Son 150metre” yazısını gördüğümde ağlamaya başladım. Çünkü köşede bekleyen yaşlı bir Amca: “Hadi kızım Yonca az kaldı, tabanına kuvvet!” deyiverince teller koptu bende.

 

Söz verdiğim gibi finişe ağlaya zırlaya; ama tabana kuvvet bir tazı gibi girdim. Yüzünüzü kara çıkartmadım. Kendi rekorumu kırdım. O halimin fotoğraflanmış belgesi de var zaten Foto Galerimizde! Girin bakın ne haldeyim finişte. Şişmişim patlmak üzereyim koşmaktan, daha ne!

 

Hayatımda yaptığım hiçbir iş beni ne bu kadar mutlu etti, ne bu kadar duygulandırdı, ne de bu kadar tatmim etti. Şu hayatı boş boş yaşamamış olmak fikri, çocuklarıma yardım amaçlı koşu olayını öğretebilmiş olma fikri, eşimin de bana destek, kendini de bu işe adamış olması, benimle koşmuş olması, bunu hem eşim hem de en yakın arkadaşımla yaşayabilmiş olduğumun fikri... Fikirlerden fikir beğenin gari... Beni hepsi kendimden geçirdi.

Haberin Devamı

Ne desem ki size?

Ne desem boş.

Kendimi ölümsüz hissettim desem, ya da ölsem de gam yemem dedikleri budur desem, siz beni anlarsınız değil mi?

 

Adım Adım ile, TEGV’nin “1 Çocuk Değişir Türkiye Değişir” projesi kapsamında Mardin-Midyat birimi yararına koşarak, sadece ben ve siz, birlikte 8 Mart 2010 Pazartesi akşamı itibari ile:

 

Toplam 12bin623TL’ lik bağış toplamış bulunuyoruz.

 

Yani tam 210 çocuğun 1 yıllık eğitimine katkı sağladık.

 

Üstelik daha bağışlar da bitmedi. Devam ediyor.

 

Heeey duyuyor musunuz beni?

 

Sayenizde hep birlikte 210 Çocuğun eline elimiz değdi diyorum size!

 

Sadece 10km koşarak hem de... Bir de yarı maraton koştuğumu düşünebiliyor musunuz?

Haberin Devamı

 

Hissettiklerim anlatılmaz yaşanır.

 

Dilerim siz de yaşayın bu duyguyu bir şekilde.

 

Yonca

“yaşargil”

 

10km resmi sonuçlarım

Kendi rekorumu kırdım!

10km’yi net 1 saat 10 dakika 48 saniyede koştum.

 

İşte kapı gibi sertifikam J

 

Koşmak zor mu geliyor kemoterapiyi dene 

 

5. Uluslararası ÖGER Antalya Maratonu – RUNTALYA 2010

 

Antalya’daki Maratonu resmen dünya çapında üne kavuşturmuş, organizasyonu uluslararası standartta yapmayı başarmış Öger Tours’ un sahibi Vural Öger’e teşekkür etmek istiyorum. Antalya Belediyesi’ne de, bu olaya bu kadar güzel destek ve olanak verdiği için helal olsun demek istiyorum. Demek isteyince oluyormuş. Uluslararası katılımcıların nasıl memnun olduklarını görmenizi, her yıl Antalya’ya gelip koşmak için nasıl da can attıklarını bilmenizi isterim.

Haberin Devamı

 

Koşu boyunca koşanlara tezahürat eden Romalı Askerler mi istersiniz, darbukayla tempo tutan dansözler mi, ateşle gösteri yapan adamlar mı... neler neler...

 

Hepsi vardı. İnsan ne koşarken sıkılıyor ne de zamanın nasıl geçtiğini anlıyor. Müthiş bir şey.

 

Bunlar olduğu gibi olması gereken noktalarda su ve buz gibi suyla ıslatılmış süngerler de vardı. Tuvaletler iyiydi mesela. Sayısı da çoktu. Neredeyse hiç kuyruk olmadı.

 

Hem turizm adına, hem de spora destek adına örnek bir organizasyondu ve size yemin ederim bütçesi bundan kat be kat fazla olan Dubai Maratonu’ nu bile kanımca sollamıştı. Avrasya’dan bahsetmeyeceğim dahi çünkü şu koca dünyanın tek kıtalarası koşusu olan ve 30 küsür yıldır yapılan Avrasya Maratonu’ nun durumu içler acısı... Düşündükçe dizlerimi dövmek geliyor içimden.

Ben İstanbul Belediyesi olsam ya bu işi özel sektöre bırakırım, ya da çok ciddi gider Antalya’yı izler ders alırım. Neler yapacağımı sorar öğrenirim. Zihniyet meselesi!

 

Müthiş Antalyalılar!

 

Yaşlısından gencine, çocuğundan esnafına, polisinden turistine... Herkes ama herkes koşanlara alkış tuttu destek verdi sokaklarda.

 

Hele bir ara, apartmanların balkonlarından “Koş Yonca Koş!” diye bana bağıranlar, sokaklarda bana alkış tutup fotoğrafımı çekenler oldu ya, size ne hale geldiğimi, nasıl inanılmaz onur duyduğumu anlatamam. Çok çok çok teşekkür ederim o güzel insanlara! Tüm Antalya’ ya. Durabilsem durur sarılırdım tek tek boynunuza!

 

Sırf yazılarımı okuyarak ADIM ADIM’a katılıp bağış toplayarak Antalya’da koşmaya gelen, ve şirketinin de tam desteğini alan okurum Gülsevim Kahraman’ a ise ne diyeceğimi bilmiyorum; çünkü dilim tutuldu. Gülsevim’ in şirketi Unicorn Capital Menkul Değerler A.Ş. 42 çocukluk bağışta bulunmuş TEGV’e düşünebiliyor musunuz?

 

Yonca’ nın özel koşu fotoğrafçısı J

 

Size Mübeyyet Özgen’den de bahsetmem lazım. Mübeyyet aslında son anda sakatlandığı için koşamadığından fotoğrafçılık işini üstlendi. Daha doğrusu ben dövünürken, imdadıma yetişti. FotoGaleride gördüğünüz tüm fotoları bizzat Mübeyyet hurriyet.com.tr için çekti.

 

Sıra geldi Güven Kaya’ ya...

Koşmak zor mu geliyor kemoterapiyi dene



Güven Kaya, ADIM ADIM bağışları ile edindiği ve onu hayata hareket özgürlüğü ile bağlayan tekerlekli sandalyesi ile 10km koşusuna katıldı. Güven’e yol boyunca 3 kişilik bir ADIM ADIM ekibi eşlik etti. Pınar, Tolga, Alper ve Güven azimle hepimizi sollayıp ipi bizden önce göğüslediler.

 

Ah bir de tam son 50 metrede stad girişinde zemin kum olmasaydı keşke!

 

Güven o hızla finişe gelirken tekerlekli sandalyesi kum zemine çok kötü ve aniden saplandı. Güven az kaldı yaralanıyordu. Çok tatsız bir kazayı ekip arkadaşları sayesinde çok ucuz atlattı. Umarız gelecek sene kum zemin olayı ortadan kaldırılır ve engelli yarışçılarımız çok daha güvenli ve rahat bir şekilde finişe girer.

 

Nedir bu yardım amaçlı koşu Yonca?

 

Öyle çok soran var ki. Biliyorum kafanız karışıyor, anlayamadınız olayı tam olarak. Siz sorun yeter ki? Ben üşenmem bin kere anlatırım. Anlatıyorum. İyi dinleyin şimdi.

 

Bakın ben zaten spor yapan bir insanım. Haftada 2 kere düzenli koşuyorum.

Hırsım filan yok. Amacım hayatımın sonuna kadar tıngır mıngır koşmak ve bağış toplamak, bunu yaparken de hem spor adına, hem de toplumsal sorumluluklarımız adına farkındalık yaratmak.

 

Amaç boş boş koşmamak.

 

Hem zaten bu bütün dünyada yapılan bir olay. Londra Maratonu bunların en meşhuru. 1981’den bu yana 300milyon paundu geçmişler topladıkları bağış miktarında.

 

Hah işte ADIM ADIM Oluşumu da diyor ki;

 

Kardeşim bak zaten koşuyorsun madem, boş boş koşma, gel katıl bana. Tanıdıkların vasıtasıyla koşacağını haber sal. Biz zaten uluslararası bağımsız denetim şirketleriyle de denetlenen, ayrıca devletin de denetim altında tuttuğu belli başlı ve şeffaf 3 STK’ yı belirledik. Hatta gidip onları biz de denetliyoruz. İstersen kendin gidip bu STK’ lara; bağış yaptığın, ulaştığın çocuklarla tanışma imkanın da var. Bu kadar net.

 

1-   TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) www.tegv.org.tr

2-   TOFD (Türkiye Omurilik Felçileri Derneği) www.tofd.org.tr

3-   TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) www.tog.org.tr

 

Bu 3 STK’ dan biri adına bizimle beraber koş. Hem bağış topla, hem farkındalık yarat. Budur.

 

Yani, siz evinizde iş yerinizde dururken, ben sizin adınıza koşuyorum. Siz de bağışlarınızı desteklediğim STK adına, onların hesaplarına yatırıyorsunuz. Böylece hem o STK tanınıyor, destek görüyor, hem ben boş koşmamış oluyorum, hem de benim ve sizin vasıtanızla bir çok insanın hayatı değişiyor.

 

Bakın mesela 8 Mart 2010 itibariyle STK’larda toplanan bağış sonuçlarımıza;

 

TOFD 72.5 bin tl - 32 tekerlekli sandalye

TOG 6 bin tl - 3 üniversite ögrencisi/yıl

TEGV 55 bin tl - 916 ilkokul çocuğu/yıl

 

Yani sadece koşarak 954 kişinin hayatına değdik düşünsenize...


Değmez mi bunca heyecanla koştuğuma sizce de?

 

Fazlasıyla değer bence.


Durmak yok.

 

Yonca daha yeni başladı koşmaya, aşk olsun tutabilene!

 

Yonca

“tatmin”

Yazarın Tüm Yazıları