Türkiye’de kaç Ermenistanlı gurbetçi var

TÜRKİYE’deki Ermenistanlı göçmenlerin sayısı zaman zaman politikacıların dillerine dolanır.

2000 yılında Tansu Çiller, Türkiye’de 30 bin Ermeni göçmeninden söz ediyor.

Haberin Devamı

O günlerde bunların geri gönderilmelerini öneriyor.


2005
yılına gelince dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e göre Ermenistanlı göçmenlerin sayısı  40 bin civarında.


2007
yılında TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış’ın telaffuz ettiği sayı 70 bin.


En son Başbakan Erdoğan’ın bir ay önce bir televizyon programındaki sözleri “100 bin kaçak Ermeni göçmenine” işaret ediyor.


Farklı dönemlerde, farklı politikacılar tarafından telaffuz edilen sayılar arasında görüldüğü gibi dağlar kadar fark var.


Özellikle Ermenistan ile Türkiye arasındaki her siyasi krizde bir şekilde gündeme gelen “Ermenistanlı kaçak göçmen” sayısının doğrusu nedir?


Bu insanlar nerede, nasıl yaşarlar?


Çocuklarının eğitimini nasıl hallederler?

 

Haberin Devamı

RESMİ VERİLERE GÖRE 5 BİN 800

 

Bu soruların cevapları için önceki gün Kültür Üniversitesi Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi’nde  (GPot) hafta başında açıklanan araştırmaya döneceğim.


“Türkiye’deki Ermenistanlı Yasadışı İşçiler”
başlıklı araştırma Ermenistan’daki Avrasya İşbirliği Vakfı ve Norveç Hükümeti’nin destekleriyle gerçekleştirilmiş.


Araştırmacı Alin Ozinyan’ın, İstanbul, Ankara, Trabzon ve Antalya’da altı ay boyunca, göçmenlerle yaptığı yüz yüze altı aylık görüşmelerden ilginç veriler çıkmış.


Kültür Üniversitesi’
ndeki sunumunu dinlediğimiz Ozinyan, Türkiye’deki Ermenistanlı gurbetçilerle ilgili kesin bir sayı olmadığını söylüyor.


Turizm ve Kültür Bakanlığı’
nın, ülkelerden girişleri temel alan verilerine göre Ermenistan’dan gelenlerin sayıları 5 bin 800.


Ozinyan
’ın tahmini ise Türkiye’de 10 bin ila 12 bin civarında kaçak Ermenistanlı işçi olduğu yolunda.


Peki o halde politikacılar tarafından neden sayı yüksek gösteriliyor?


Ankara
siyasi nedenlerle,Erivan’a karşı bir koz olarak bu sayıyı yüksek tutabilir mi?

 

KAÇAKLARIN YÜZDE 96’SI KADIN

 

Bunlar akla takılan sorulardan bazıları.

Haberin Devamı

Ozinyan “Diyelim ki 40 bin Ermenistanlı’nın Türkiye’de yaşıyorve bu ülkenin insanlarıyla yakın temas halinde. O zaman iki ülke arasındaki sorunlar çok daha çabuk çözülmez miydi” diyor haklı olarak.


Araştırmadaki verilere dönersek, Ermenistanlı gurbetçilerin yüzde 93’u kaçak.


Bir aylık vizelerle gelip kalıyorlar.


Yüzde 96’sı
kadın ve yüzde 72’si ev işlerinde çalışıyor.


Geri kalanlar hastabakıcılık, Rusça bilenler ise tezgâhtarlık yapıyor..


Gelirleri 550 dolar ile 1000 dolar arasında değişiyor.


Türkiye’de küçücük paralarla geçinip gerisini memlekete gönderiyorlar.


Ev işlerinde çalışanlar,  Ermeni ve Türk işverenler kıyasladığında “Türkler bize karşı daha saygılı” diyebiliyorlar.

Haberin Devamı


Ermeni
işverenlerin kendilerini hor görmelerinden yakınıyorlar.


Bu da araştırmanın başka ilginç bir saptaması.

 

Trabzon’da Gürcüyüm diyor


ERMENİSTAN
’dan Türkiye’ye kaçak işçi akını 1990’ların başında başlamış.


Yani 1988 yılında on binlerce kişinin hayatına mal olan depremden sonra.


Zaten Ozinyan’ın araştırmasına da gelenlerin büyük çoğunluğunun deprem bölgesinden.


Peki Ermenistanlı kaçak göçmenlerde Türkiye algısı ne durumda?


Başta doğal olarak çekinerek, korkarak geliyorlar ama sonra burada yaşamaktan mutlu oluyorlar.


Hrant Dink
cinayeti çoğunu huzursuz etmiş.


Buradaki en büyük sorunları çocuklarının eğitimi.


Ozinyan
’ın tahminine göre, Türkiye’de dünyaya gelmiş ancak nüfus kağıtları olmadığı için devlet okullarına gidemeyen çocukların sayıları 600 ila 800 arasında.

Haberin Devamı


Bu arada aklımı kurcalayan bir soru var.


Trabzon
’da çay ve fındık tarlalarında çalışan Ermenistanlı kaçak işçiler, milliyetçi duyguların yüksek olduğu bir ortamda rahatsızlık duymuyorlar mı?

Ozinyan’a göre,buradakiler genellikle kimliklerini gizliyorlar ya da “Gürcüyüm” diyorlar.


Çareyi böyle bulmuşlar.

 

Pera Müzesi’nde Picasso Gravürleri ve Hippodrom

PERA Müzesi’ndeki Picasso Gravürleri Sergisi’nin açılışını kaçırmıştım.

Hafta ortasında müzenin hemen yanı başındaki İstanbul Araştırmaları Merkezi’ndeki toplantıdan sonra soluğu Picasso’nun yanında alayım dedim.

Kapıda Pera Müzesi’nin Genel Müdürü Özalp Birol ile karşılaşınca, birlikte hem Picasso Gravürleri Sergisi’ni, hem müzenin üçüncü  katındaki “Hippodrom/At Meydanı Sergisi”ni “ayrıntılı açıklamalar” eşliğinde gezme fırsatını buldum.

Haberin Devamı


Cervantes Enstitüsü
’nün işbirliğiyle gerçekleştirilen Picasso Sergisi’ni kaçırmamanızı öneririm.


Ancak Bizans döneminden Osmanlı’ya İstanbul’un tam yüreğindeki Hippodrom’un neye benzediğini görmek isterseniz ikinci sergiyi de mutlaka gezin.


Bizans
döneminde, Mavilerle Yeşiller arasında meşhur at arabası yarışlarının yapıldığı meydan bugünkü Sultanahmet Meydanı’ndan o kadar farklı ki.


Çizimler, resimler, Türkiye’den ve dünyanın önemli müzelerinden de toplanan arkeolojik bulgular, Tayfun Oner’in internet ortamında gerçekleştirdiği fotograflarla sergi geçmişe müthiş bir yolculuk. 

Yazarın Tüm Yazıları