İster gülün ister düşünün!

BUGÜN sizlere Mevlüt Özcan’ın, Milli Gazete’de yayımlanan köşe yazısını aynen aktaracağım.


Amacımın tembellik olmadığını yazıyı okuyunca anlayacaksınız.

Bu yazıyı okurken ben çok güldüm. Eminim ki sizler de güleceksiniz
.

Dileyenler de biraz güldükten sonra, hurafelerin dini inanış kılığı altında masum Müslümanlara nasıl dayatıldığını da düşünebilirler. Bilim dışılığın, dünya gerçeklerinden kopukluğun yetkin bir örneği çünkü bu yazı!

Haberin Devamı


Sizi Mevlüt Özcan’ın “İnsanlara domuz eti yedirenlerin akıbeti” başlıklı yazısı ile baş başa bırakıyorum. Yazım hataları da dahil olmak üzere metin üzerinde hiçbir değişiklik yapmadığımı, kısaltmadığımı, aradan bölüm çıkartmadığımı bir kez daha söylemiş olayım:


* * *
“Biyolojik olarak insan, ortalama 150 yıl yaşayabilir.

Günümüzde domuz eti ve diğer kısımları yenmiyen yerlerde meselâ, Kafkasya’da 130-150 yaşlarında sihhatli insanlar yaşıyorlar.

Domuz mamullerinde grip virüsünün mevcudiyetinden şüphe yoktur. Günümüzde bu ‘domuz gribi’ olarak çok yaygındır. Kim domuz mamullerini doğrudan veya yiyeceklere katılmış olarak yerse (ki, bunlar her çeşit sucuk, salam ve sosislerde mevcuttur) otomatik olarak grip virüsünü de almış olur. Bu virüs vücutta en müsait olan akciğer dokularına gider ve yerleşir. Orada gelişmesi için müsait bir ortam buluncaya kadar bekler. Meselâ ilkbaharda vitamin eksikliği sebebiyle hastalık çoğalır, grip salgını her tarafta kol gezer.

Domuz mamullerinin tam bir insan zehiri olduğu isbat edilmiştir. Domuz denilen zehir vücuda alınınca, vücudun normal zehir atma organları tarafından atılması mümkün değildir. Yani urin, nefes yolları, dışkı, ter ve deri yollarından bu zehir atılamaz. Bu zehir sadece hastalık şekillerinden iltihaplar, iç ve dış iltihaplı hastalıklar gibi yollarla insan vücudundan atılabilir. Çünkü insan vücudu, domuz etinde ve diğer kısımlarında mevcut olan zehiri tabii yollarla atabilecek bir durumda yaratılmamıştır. Vücut derhal zorlanarak akıl almaz hastalıklara düçar olur. Bu hastalıkları daha sonraki yazılarımızda inşaallah ele alacağaz.

Domuz mamullerini yiyen insanlarda domuz melaneti vücuda yerleşir. Böylece zamanla o insanlar domuza benzemeye başlarlar.

Biliyor musunuz?

Domuz ve saksağan eşcinseldir. Dünyada sadece bu iki hayvan eşcinseldir. Bir de özellikle son yıllarda insan neslinden eşcinsel olanların sayısı tahminlerin üzerinde bir düzeyde seyretmektedir. Bugün Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde eşcinsellik tahmin bile edilemez miktarlara ulaşmıştır. Bu ülkelerde eşcinsellerin birbirleriyle resmi evlilikleri devletlerce kayıt altına alınmaktadır. Bunun domuz mamullerini yemekle çok yakından alakası vardır.

Ülkemizde de durum hiç iç açıcı değildir. En küçük kasabalara varıncaya kadar umumi helâların kabin kapılarının arkasına yazılan ilanlar durumun vehametini göstermektedir. Her ne kadar bunlar görmezden gelinse de yakın bir zamanda büyük patlamalara sebebiyet vereceği açıktır. Ülkemizde de bu kasırganın, domuz mamullerinin ne kadar çok tüketildiğinin ve meydana getireceği belânın boyutlarını göstermektedir.

Hükümet domuz mamullerinin kasaplarda, market reyonlarında satılmasına izin vermekle, 2 domuzu olana domuz yetiştirme kredisi açmakla, domuz çiftliklerini çoğaltma zemini hazırlamakla ülkemizin idam sehpasını kurmuştur. “Domuz gribi” bu sehbanın başına geçen celattır. Bu cellat kimlerin ilk elde ipin çekecek, ömrü olanlar buna şahit olacaklardır. Şunu da ifade etmiş olalım: Domuz yetiştirilmesine kolaylıklar sağlayanlar, yetiştirenler, milletimize bu hayvanın mamullerini habersizce yedirenler dünya ve ahirette bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.

Bunun böyle olması da Allah (CC)’ın adaletinin sonucudur.”

Haberin Devamı


Aşı yaptırmayıneden istemiyorlar?

Haberin Devamı

MEVLÜT Özcan’ın bu yazısı İslamcı kesim için tekil bir örnek sayılmaz.


Kendisini siyasal İslam davasına adamış herkes, akla ve bilime aykırı bu tür palavraları kolayca atabilir ve hatta daha da kötüsü kendisi de gerçekten buna inanıyor olabilir!

Başbakan’ın “domuz gribi aşısı yaptırmama” kararının arkasındaki nedenlerden birinin de bu olduğunu düşünüyorum.

Domuz gribinin, domuz eti yemekle yayıldığına ve domuz gribi aşısında domuz hücreleri bulunduğuna inandırılmış kitlelerin tepkisinden de çekinmiş olmalı.

Elbette bunun da bir üst vahamet derecesi var: Başbakan da aynı şeye inanıyor olabilir!

En sevdiği gazetelerdeki, en sevdiği yazarlar bu kafada olduğuna göre, Başbakan’ın farklı düşüneceğini varsaymamızı gerektiren herhangi bir dayanağımız da yok demektir.


Ama yine de haksızlık etmemek için, Başbakan’ın bu tavrının bu tür yazılarla beyni zehirlenmiş kitlelerin tepkisinden çekinmek olduğunu varsaymak istiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları