Siyasi kulisler neleri konuşuyor

HAFTA sonu yapılan AKP ve DTP kongrelerinden geriye neler kaldı? Konuşulanları satır başlarıyla aktaralım:

Haberin Devamı

* İktidar partisinin yeni MKYK’sından sonra kabinede bir değişiklik olabilir mi? Beklentiler az da olsa bu yönde. Eğer bir kabine değişikliği olacaksa, bunun beş bakanlıkta olabileceği iddiaları var.

* Başbakan, ‘açılım’ diyor ama partisi kendi açılımını yapabiliyor mu?


Gerçek bir Türkiye partisi olabildi mi AKP?.. Esas soru bu noktada düğümleniyor. 14 milyon oyu var; ama hâlâ “bizimkiler, bizim mahalleden, şu cemaat, bu tarikat ve imam hatipliler” anlayışının ötesine geçilemiyor.


‘Öteki Türkiye’
den uzak duruluyor. En büyük açmaz da bu.


* Konuşmasında Said-i Nursi’nin ‘maneviyatçı’ yönüne vurgu yaparken, kendisine yakın bir cemaate ‘selam’ verdiği izlenimi doğuyor. Akıllara hemen F. Gülen geliyor. Ancak, Gülen’in yanı sıra özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki DTP-PKK çizgisi dışında pozisyon alan/almaya çalışan Kürt kökenli oluşumları unutmamak gerekmiyor mu. Çoğu muhafazakâr kökenli bu oluşumların hemen hemen tümü fikri temelde Said-i Nursi’ye referans veren bir söyleme sahip oldukları unutulmamalı. Bu da AKP’nin ‘Kürt açılımı’ projesi kapsamında bölgedeki olası ‘müttefiklerinin’ portresini gözler önüne sermiyor mu.

Haberin Devamı

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Kongreyi izleyen (dıştan) ‘gözlemciler’e göre, kongre geçmişin komünist partisi kongrelerine benziyor. Bir tek muhalif ses yok... Partiler demokrasisinde kongrelerde muhalefete oy verme, boş oy kullanma veya bir başka ismi oy verme refleksleri, bu partide yok mudur?


Ne yazık ki, özgür irade ile ‘sahneye’ çıkmak, aday listesi dağıtmak, ben adayım demek artık cesaret işi... Aksine, seçim kaybetsen bile eğer ‘biat’ etmişsen ve ‘sadıksan’, dışlanmıyorsun partiden. Ya belediyelere sokulursun ya da partinin bir organında yer alırsın.


Yani, ‘Bin çiçek...’ diyen bir lider, bir diken bile istemiyor.


Bu tablo o zaman AKP’de parti içi demokrasinin olmadığının göstergesi sayılmaz mı?

AKP ‘KENDİNE’ KAPALI

Doğal olarak arkadan şu sorular haklı olarak gündeme geliyor?


MKYK’da yeni bir isim var mı, yok!

Haberin Devamı


AKP, Türkiye’yi açılımdan açılıma sürüklüyor ancak kendi ‘açılımını’ bir türlü yapamıyor.


‘Alevi açılımı’
dendi listelerde bir tek Alevi yer aldı mı, almadı.


Kamuoyunun yakından tanıdığı yeni bir Kürt ismine rastlandı mı, hayır. Parti dışından liberal veya ‘aykırı’ bir isim var mı, yok. Hepsi de birlikte yola çıkılan yakın arkadaş grubundan...


* Yineleyelim; bu dar kadroculuk nedeniyle, ‘biat’ etmemiş kişilere partinin kapısı kapalı bir anlamda... Bu durumda bir başka soru gündeme gelmez mi?

AKP ne yazık ki, mevcut yapısının dışına taşamıyor, açılamıyor. Aslında AKP her kesimden oy alıyor; her ilden milletvekili var. Tamam da, ‘Türkiye partisi’ olma iddiasındaki bir partinin yönetim piramidinin tepesinde, geçmişten gelen ‘yakın ekip’ dışında kitleleri kucaklayan isimlere neden kucak açılmıyor?

Haberin Devamı

Türkiye’yi açılımlar konusunda cesur olmaya davet eden bir partinin kendisine yönelik ‘açılımda’ ürkek davranması aklınıza ne getirir?

 

Erken seçim ve Köşk hesapları

 

AKP ve DTP kongrelerinden sonra ‘açılım’ tartışmaları ile gündem daha da yoğunlaşacak. Genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı...


İki yıl bunlarla oturulup kalkılacak. Ekonomik kriz unutturulmaya çalışılacak.


2011 Temmuz’da yapılması gereken genel seçimlerin mayıs veya haziran ayında olabileceği üzerinde yaygın bir kanaat oluşuyor. Ki, bu kanaate CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal da sahip. Baykal’a göre, seçimler 2011 Mayıs’ında.


Bu kanaatlere rağmen 2010’da bir erken seçim olasılığı az da olsa ihtimal dışı değil.

Haberin Devamı


Ekonomide iyileşme gördüğü anda Başbakan, erken seçim tarihini ilan edebilir. Elbette, siyasi konjonktürün dengeleri de önemli.


AKP’nin %40’lar seviyesindeki oyu %30’lara düşer mi veya korur mu? Bu yöndeki hesapları da hiç gözden kaçırmamak lazım.


Cumhurbaşkanlığı seçimi 2012’de yapılacak. Gül ikinci dönem aday olur mu?


Erdoğan
, Köşk’e çıkma kararı verirse siyaset yeniden nasıl şekillenir?


Erdoğan
Cumhurbaşkanı olursa Gül partiye döner mi? Yoksa siyasetten çekilir mi? Dışardan ‘Başbakan’ olamayacağına göre, yeni bir ‘Siirt formülü’ devreye girer mi?


Erken de olsa, siyasetin gelecek gündemi bu noktalarda odaklaşacak.


Kürt, Ermeni meseleleri derken, Türkiye’nin daha da sıkıntılı bir sürece sürükleneceği kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

 

‘Aman dikkat, bankanın eli yine cebinizde’

 

ÇEVRE Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, her biri birer tüketici durumunda olan vatandaşlara sesleniyor:


“Bankaların çok büyük bir yenilik ve fırsatmış gibi sizlere sundukları ortak kullanımdaki ATM makinelerini kullanırken dikkat edin ve özen gösterin. Acaba sizin için bir kolaylık mıdır yoksa bankalar için yeni bir gelir ve kazanç kapısı mıdır? Bunu araştırmadan elinizdeki kartla size ait olmayan bankanın ATM’sini kullanmayın. Size fırsat gibi, kolaylık gibi, yenilik gibi sunula
n bu hizmet verilirken sizden değişik ad ve isimler ile komisyon ve ücret alınıyor. Durup dururken size bir kolaylığı, bir hizmeti bedava sunmuyorlar. Buradan da onlar para kazanıyorlar. Yani elleri bir türlü cebinizden çıkmıyor.”

 

İçerden kemirilen bir devlet olamaz

 

ZAMAN, insan gücü ve diğer kaynaklarımız israf ediliyor. Kısaca, kötü yönetiliyoruz.

Devlet kadrolarına yapılan atamalarda liyakata önem verilmiyor. Bugün karar mevkii olan önemli makamlarda bulunanlardan, o görevleri kat kat daha iyi yapabilecek olan binlerce yetişmiş insanımız (yedek kulübesinde bile değil) saha dışında tutuluyor. Bütün ülkelerin her alanda kıyasıya rekabet halinde olduğu ‘dünya ligi’nde ülkemiz mahalle takımlarıyla temsil ediliyor.


Başta milletvekillikleri olmak üzere, bütün yönetici kadroları için ciddi liyakat ölçütleri getirilmediği, siyasi partiler ve seçim yasalarında köklü düzenlemeler yapılmadığı takdirde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, önceki 17 Türk devleti gibi yıkılmaya mahkûmdur. Çünkü onlar da kötü yönetimler yüzünden yıkıldılar. Bizi dışarıdan yıkmaya çalışanlara sözümüz yok. Onlar kendi ülkelerinin çıkarı için böyle yapıyorlar.
Prof. Dr. Ferit KOÇOĞLU- Cumhuriyet Üniversitesi 

Yazarın Tüm Yazıları