Para ve eziyet

ESTONYA maçını televizyondan seyretmek istedim. “Bu maçı kolay geçeriz, güle oynaya geçeriz, bizim için önemli olan Bosna Hersek maçı; oraya giderim” diye düşünmüştüm. Programımı da öyle ayarladım. Televizyonun başına oturdum, maçın 15’inci dakikasından sonra Kayseri’ye maça gitmediğime lanet okudum...

Para herkes için önemli. Para olmadan hiçbir şey olmuyor. Hepsi tamam. Peki, bizim milli duygularımız, bizim heyecanımız, o da mı parayla satın alınıyor? Ama alınmış. Bunun sorumlusu kim? Çok net olarak Futbol Federasyonu. Neden? Bu maçı ihaleye çıkarıyorsunuz, belki de açık artırmaya... En fazla parayı verene maçın yayın hakkını veriyorsunuz. Peki, en fazla parayı veren adam, aralarda porno film oynatmak isterse razı olacak mısınız? Sadece parayı düşünüp, en fazla parayı basana maçı verirseniz, yarın bir gün size porno parçalar da oynatırlar.
90 dakikada 62 reklam
Neden mi, bunları yazıyorum? Bakınız, 90 dakikalık maçta tam 62 kere (yanlış okumadınız) ekrana reklam girdi. Tabii ki yayıncı kuruluş reklam alacak, bu en tabii hakkı; ona bir şey demiyorum. Peki, nasıl alacak? Reklam ekrana girdi mi, ekranı küçültecek. Dün akşamki yayıncı kuruluş ne yaptı? Ekranın üzerine reklamı girdi, ben 62 defa maçın oynandığı topu ve alanı göremedim. İnanamazsınız, reklam seyretmekten maçı seyredemedim. Maçı televizyondan izleyenlerin hepsi herhalde sinir sistemi bozukluğundan hap almışlardır, mübarek Ramazan’da. Böyle bir rezilliğe Futbol Federasyonu sırf para için nasıl müsaade eder, onu da anlamak mümkün değil. Ama federasyon yöneticilerinin hepsi maçta olduğu için, yalnızca aldıkları parayı biliyorlar, halkın çektiği eziyeti değil. Ama bu mübarek Ramazan’da edilen küfürler nerelere gitti, onu bilemem. Benim kulaklarım çınlamadı, bizzat seyrettiğim yerde duyarak rahatsız oldum.
Bu futbol yetmez
Şimdi gelelim maça... “Çok kolay geçer” dediğimiz maç zor geçti. Sebebi; psikolojik olarak maça iyi hazırlanmamamız. 3-4 gündür basında bu maçla ilgili, “Erken gol bulamazsak rakibin direnci artar” yorumları yapılıyordu. O gol gelmezse biz de paniklermişiz! Bütün bunları düşünürken, erken golü karşıda değil kendi kalemizde gördük. Sanki dünya başımıza yıkıldı. Olabilir, futbolda gol atmak da var, yemek de var. İşte bu ayrıntıda sahneye Tuncay çıktı. Tuncay demişken, bir şeye dikkat ettiniz mi, bilemiyorum. Bu oyuncu Türkiye’de oynarken oyun anlayışı nasıldı, şimdi nasıl? İki sene İngiltere’de oynadıktan sonra nereden nereye geldi... Net biçimde görüyorsunuz. Önce Hamit, sonra da Arda ile Emre, Tuncay’a yardım edince işin rengi değişti.
Peki, bu futbol ilerideki maçlar için yeterli mi? Hayır. Çünkü Bosna Hersek, Estonya değil. Çarşamba günü öyle bir maça çıkacağız ki, geri dönüşü yok. Bize orada beraberlik de yetmeyecek. İşte en büyük tehlike orada. Neden? Çünkü çok kolay gol yiyoruz. Aynen dün akşam olduğu gibi.
Yazarın Tüm Yazıları