Atina İstanbul’un yanında her zaman taşra kalmıştır

Kimi Atina’dan, kimi Hanya’dan, kimi Mora’nın Kalamata şehrinden gitmiş İstanbul’a.

Cihangir’i seviyor biri, Tarlabaşı’nı öteki, Ortaköy’ü diğeri. Kimi gazeteci, kimi fotoğrafçı, kimi müzisyen, kimi öğretmen. Hepsinin ortak bir yanı var. Onlar İstanbul’da yaşayan Yunan gençleri. Her birinin ayrı bir öyküsü var, Ege’nin bir yakasını bırakıp karşı yakasına gitmelerinin bir nedeni. Peki ne düşünüyorlar İstanbul için, Türkiye, Türkler için? Kathimerini gazetesinin Pazar eki “K” dergisinde kapak olan İstanbul’daki Yunan gençleri anlatıyor, bana aktarmak düşüyor:

Yorgos Marinakis: (28 yaşında müzisyen, 2002’den beri istanbul’da) Türkler nazik ve misafirperver. Müziklerinde bir hüzün bir melankoli var. Kaderciler. Kahve falına o kadar meraklı olmaları tesadüf değil. Fazlasıyla duygusallar. En ufak bir şeyde hemen alınıyorlar. Biz onlardan çalışkanlığı ve yanıbaşımızdaki insana ilgiyi, onlar da bizden daha rahat olmayı, hiyararşiye daha az uymayı öğrenebiliriz”.

Anna Kuvaraki (27 yaşında gazeteci, 2008’den beri İstanbul’da): “Yunanlıların sandığının aksine İstanbul çok pahalı bir şehir. Kendime bir Türk ile kesinlikle ilişki kurmayacağım diyerek gelmiştim. Kafamda kıskanç ve kadına baskı yapan Anadolu erkeği modeli vardı. Ancak tanıştığım erkek arkadaşım Aygün bu modelden çok uzakta. Eğer aşırı dindarları katmazsak iki halkın pek bir farklılığını görmüyorum.

Anthi Mara (32 yaşında Fransızca öğretmeni 2004’den beri İstanbul’da): “Burada gençlere daha çok fırsat doğuyor. Diploman varsa kolay iş buluyorsun. Mükemmel meslektaşlarım var. Asla rebaket içinde değiller. Bir sorun çıktığında Yunanlı zırlamaya başlar, Türk ise soruna çözüm bulmaya çalışır”.

Yason Athanasiadis (30 yaşında fotoğrafçı 2008’den beri İstanbul’da) “Atina her zaman İstanbul’un yanında taşra kalmıştır”.
Haris Theodorelis (27 yaşında Latince ve eski Yunanca öğretmeni) “Boğaziçi Üniversitesi’nde geldiğim ilk günden beri meslektaşlarım bana çok sıcak davrandılar. Türkler şaşılacak derecede namuslu ve sadık. Sarıldıklarında bile ne kadar şefkatli olduklarını hissettiriyorlar”.

Marina Drimalitu (26 yaşında siyaset bilimcisi, 2007’den beri İstanbul’da): “Vatanımda İstanbul’a geldik diye bizi deli sayan bir sürü insan var. Onlar İstanbul’da genç bir Yunanlı olmanın ne güzel bir şey olduğunu bilmiyorlar”.

Serrez’den Türkiye’ye 4 madalya

İyi, güzel haberlerim var Serrez’den... 8-13 Mayıs’ta düzenlenen Serrez 6. Öğrenci Oyunları’nda Türkiye 1 gümüş, 3 bronz madalya kazandı. Madalyalar okçuluk, yüzme, ritmik jimnastik ve hentboldan geldi. Türkiye’den Serrez’e giden öğrenciler hem İstanbul’un 2010 Avrupa kültür başkenti olacağının tanıtımını yaptılar, hem de çeşitli ülkelerden bu oyunlara katılan 1300 öğrenciye sponsorları Karaköy Güllüoğlu Baklavacı’sının lezzetlerini tattırdılar. Serrez’deki oyunlarda Türkiye’yi kim temsil etti diyorsanız hemen söyleyeyim. Beyoğlu’ndaki Zoğrafyon Rum Lisesi’nden 12-15 yaş grubu 16 öğrenci. Koskoca bir bravo..

İdil Biret, Atinalı müzik dostlarını büyüledi

İyi, güzel haberlerim var Atina’dan... Takdime gerek yok, büyük sanatçı İdil Biret bir kez daha Atina’daki “Müzik Dostları Sarayı”nda piyanonun başına oturdu ve sihirli parmaklarından çıkan notalarla yüzlerce klasik müzikseveri büyüledi.

İdil Biret, dünyada en iyi akustiğe sahip konser salonlarından Müzik Dostları Sarayı’nda 20 Mayıs gecesi ölümsüz bestekarların eserlerine bir kez daha hayat verdi.

Resitalde elde edilen gelir, Yunanlı genç piyanistlerin yurtdışı eğitimini amaçlayan “Gina Bachauer” bursları için kullanılacak.

Trakyalı türk ve Yunan çocukların resim sergisi

İyi, güzel haberlerim var Batı Trakya’dan... Ressam Füsun Süka’dan daha önce de bahsetmiştim. Türk-Yunan ayırımı yapmaksızın atölyesinde 50 öğrenciye resim sanatını ve inceliklerini öğretiyor. İşte çoğu çocuk yaştaki öğrencilerin 270 eseri “Gümülcineliler Kulübü”nde sergilendi.

Koskoca bir bravo.
Yazarın Tüm Yazıları