Seçimde son durum

"SEÇİM jürisi" şu isimlerden oluşuyordu:

Adil Gür (bağımsız araştırmacı), İbrahim Uslu (AKP adına araştırma yapan ANAR’ın başındaki isim), Mehmet Tezkan (Vatan gazetesi), Nazlı Ilıcak (Sabah gazetesi), Şükrü Küçükşahin (Hürriyet Gazetesi).

İşte bu "Seçim Jürisi", geçen akşam CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de tahminlerini sıraladı.

Merak edenler için aktarıyorum:

* * *

İSTANBUL Jürimiz Kadir Topbaş’ın kazanacağı konusunda hemfikir. Ancak CHP adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarattığı heyecan dalgasına da vurgu yapıldı. Adil Gür "Sürpriz olursa şaşırmayın" dedi. İbrahim Uslu ile Nazlı Ilıcak ise "Kadir Topbaş fark yapar" dedi.

ANKARA İki konuda jüri üyeleri birleşti... BİR: Melih Gökçek, AKP’nin gerisine düştü... İKİ: Melih Gökçek rahat değil... "Melih Gökçek kesin kazanır" diyenler bile ihtiyatlıydı. Ankara’da seçimin Gökçek, Karayalçın ve Yavaş arasında geçtiği vurgulandı. Son bir haftaya dikkat çekildi.

İZMİR
Jüri üyelerinin hepsi CHP adayı Aziz Kocaoğlu’nun rahat kazanacağını belirtti.

ADANA Jürimiz genel olarak MHP adayı Aytaç Durak’a şans verdi.

ESKİŞEHİR Jürimiz "DSP adayı Yılmaz Büyükerşen kazanır" dedi, başka da bir şey demedi.

DİYARBAKIR Jüri yine birleşti: DTP kazanır.

ANTALYA Menderes Türel kazanır dendi. Ancak Adil Gür, hükümete yönelik hoşnutsuzluğun Antalya’da farklı bir sonuca yol açabileceğini belirtti.

ŞANLIURFA Adil Gür, AKP’nin aday göstermediği eski başkan, bağımsız aday Fakıbaba’nın kazanacağını söyledi.

ÇANKAYA Akarcalı’ya şans veren çıkmadı. Herkes "Kale düşmez" dedi.

Anlam kayması

ESKİDEN - Biri çıkıp da "kuvvetler ayrılığı"ndan söz ettiğinde... Veya "kurumların önemi"nden dem vurduğunda... Ya da "Sandıktan çıkan her şeyi belirleyemez" dediğinde... Biz şunu anlardık: Bu adam bir demokrasi düşmanıdır. Bu adam "vesayet rejimi"ni savunmaktadır... Bu adam sandıktan çıkanı içine sindirememektedir.

ŞİMDİ - Biri çıkıp da "kuvvetler ayrılığı"ndan söz ettiğinde... Veya "kurumların önemi"nden dem vurduğunda... Ya da "sandıktan çıkan her şeyi belirleyemez" dediğinde... Biz şunu anlıyoruz: Bu adam demokrasiden söz etmektedir. Azınlıkta kalanın yaşam hakkını savunmaktadır. Diktatörlük emellerine karşı durmaktadır... Zulme karşı çıkmaktadır.

Kampanyalara dair

AKP - Kampanyanın en büyük marka değeri hiç kuşkusuz Recep Tayyip Erdoğan... Zaten AKP’de Erdoğan’ı çıkartırsan geriye pek bir şey kalmaz. Bütün şehirlerde aslında AKP adına Erdoğan yarışıyor. "Sen Türkiye’sin Büyük Düşün" ya da "İşimiz Hizmet / Gücümüz Millet" sloganları gayet iyi. Ancak AKP kampanyasının nirengi noktası bu sloganlar değil, Tayyip Erdoğan...

CHP - İstanbul’da Kılıçdaroğlu adına yürütülen kampanya gayet başarılı. Bir kişinin dürüstlüğünün hiçbir anlamı olmadığını, dürüstlüğün ancak organize hale gelmesiyle bir anlam taşıyacağını vurgulaması açısından "Organize Dürüstlük" sloganı mükemmel... "Sakin Güç" çalıntı bir slogan ama Kılıçdaroğlu’na yakışmış. CHP İstanbul’da gayet iyi bir kampanya yürütüyor ama genel kampanya zayıf ve etkisiz. Sloganlarını bile hatırlamıyorum, daha ne olsun.

MHP - Sandığa yürek koymak... Çok delikanlıca bir çağrı... Ve fakat maalesef bir bağlamı yok. Maalesef çok kopuk ve güncelden uzak... Devlet Bahçeli fotoğrafı ve "sandığa yüreğini koy" çağrısı, seçmeni etkileyecek nitelikte değil. Ayrıca bu kampanya, yerel farklılıkları ve adayları öne çıkaran bir kampanya değil... Mesela Ankara’da yıldızı parlayan aday Mansur Yavaş’ın fotoğrafları bile, Ankara sokaklarında yeterince yer almıyor.

SAADET - Saadet Partisi’nin en önemli sorunu şu: "Sizin AKP ile aranızda ne fark var?" sorusuna yanıt geliştirmek. Bu nedenle Ceza’dan alıntı "Fark Var" sloganı tam isabet. Derli toplu, bütünlüklü bir kampanya yürütüyorlar. Ancak gariban başkan adaylarının yaptıkları şahsi kampanyalar, maalesef dökülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları