Baykal, Nobel Barış Ödüllü Ahtisaari’yi kabul etmedi

HAFTA ortasında Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda eski dostlarla birlikteyiz.

Eski dostlar dediğim 2004 yılından beri belirli aralıklarla Türkiye’ye gidip gelen Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun üyeleri.

Türkiye’nin üyeliğini destekleyen ve 2004’te yayınladıkları Türkiye Raporu’yla müzakerelerin başlamasında önemli rol oynayan "Akil Adamlar" diye de bildiğimiz komisyonda kimler var?

Öncelikle başkanı, Finlandiya eski Cumhurbaşkanı ve 2008 Nobel Barış Ödülü sahibi Martti Ahtisaari.

Sıkı bir feminist olarak "Akil Adamlar" söylemine "Benim gibi Akil Kadınları da unutmayın" diye itiraz eden İtalya’nın Avrupa İşlerinden sorumlu eski bakanı Emma Bonino.

İspanya’nın Dışişleri eski Bakanı Marcelino Oreja Aquirre, Hollanda Dışişleri eski Bakanı Hans van den Broek ve Avusturya Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı Albert Rohan.

Komisyona dahil olan Fransa eski Başbakanı Michel Rocard bu kez gelmemişti.

Bağımsız Türkiye Komisyonu geçtiğimiz yaz aylarında bir de kayıp vermişti.

Bir trafik kazasında yaşamını yitiren Polonya Dışişleri Bakanı Bronislaw Geremek.

Komisyona yeni dahil olanlar ise Almanya Saksonya Eyaleti eski Başkanı Kurt Biedenkopf ile London School of Economics’in eski dekanı Anthony Giddens.

Ancak her ikisi de Rocard gibi komisyonun bu son ziyaretine katılmamıştı.

AB DEĞİLSE YERİNE NE OLACAK

Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun bu ziyareti Egemen Bağış’ın Avrupa Birliği Başmüzakereci görevine atandığı günlere rast geliyor.

Yaklaşık bir yıl süreyle çalışmalarını askıya almış olan komisyonun ziyareti ve Bağış’ın atanması Avrupa Birliği üyelik sürecinde nihayet bir hızlanmanın işareti olabilir mi?

Komisyon üyeleri, İstanbul’daki temaslarında Ergenekon’dan, Profesör Binnaz Toprak’ın "Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileşme" raporuna kadar birçok konuda bilgi almış.

Doğrusunu söylemek gerekirse biraz kafaları karışık.

Özellikle de Ergenekon konusunda.

Ama her şeye rağmen "reformların" sürdürülmesi gerektiğini vurguluyorlar.

En doğru şeyi her zaman direkt konuşan Emma Bonino söylüyor.

"Türkiye karar versin. Avrupa Birliği olmayacaksa ne yapacak? AB üyeliğinin yerine ne koyacak."

Yani açıkça "B Planınız nedir" diye soruyor Bonino.

Bu arada Bağımsız Avrupa Komisyonu’nun oluşturulmasını sağlayan Açık Toplum Vakfı, komisyon üyelerine bu kez de kapsamlı bir program hazırlamış.

İstanbul’da akademisyenler, STK’larla temastan sonra Ankara’da Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül ve üst düzey yetkililerle görüşmeler ayarlanmış.

CHP’DEN RANDEVU TALEBİNE SES YOK

Tabii bu arada muhalefet de hesaba katılmış.

Açık Toplum Vakfı Genel Sekreteri Hakan Altınay, CHP lideri Deniz Baykal’a yazdığı mektupta, komisyonun Ankara ziyareti sırasında bir randevu talebinde bulunmuş.

1 Aralık 2008 tarihli mektup elimin altında.

"Partinizin Avrupa Birliği konusunda değerli görüşlerini Komisyon üyeleriyle paylaşmak isterseniz böyle bir görüşme için 15 Ocak günü, size uygun bir zamanı belirlemekten memnuniyet duyarız" diyor.

Aynı mektup Kemal Kılıçdaroğlu’na da gitmiş.

Altınay, Kılıçdaroğlu’nun böyle bir görüşmeye sıcak baktığını ancak sonradan bir ses çıkmadığını söylüyor.

Baykal’dan ve ofisinden ise olumlu ya da olumsuz hiçbir bir ses çıkmamış.

Peki daha bir süre önce Brüksel’de bir temsilcilik açan CHP değil miydi?

Bunun mesajı "CHP olarak Avrupa Birliği üyeliğini destekliyoruz" değil miydi?

Başında Nobel Barış Ödüllü Marti Ahtisaari’nin bulunduğu, Avrupa’nın en deneyimli ve sözleri en çok geçen politikacılardan oluşmuş bir heyeti kabul etmemek nasıl bir mantık?

Eğer CHP gerçekten Avrupa Birliği’ni destekliyorsa, görüşlerini kimle paylaşacak ve sesini böyle bir komisyonun üyelerine duyurmayacaksa da, kime duyuracak?
Yazarın Tüm Yazıları