Sisler Bulvarı’nda izler karıştı

BİR kısım devlet birini üç ay önce çok kritik bir göreve çağırıyor.

Öteki kısım devlet ise, aynı kişiyi üç ay sonra içeriye atıyor.

Bu ülkede kaç devlet var? Derin devlet, sığ devlet, aşkın devlet, şeffaf devlet. Soğuktan Gelen Casus filmi gibi.

Biz hangi devletin vatandaşıyız?

Özel Harekat Dairesi Eski Başkan Vekili İbrahim Şahin;

1-Doğru konuşuyorsa,

2-İfadesi ile ilgili haber doğru ise, Ergenekon’u solda sıfır bırakan, çapı çok daha geniş, her türlü dolabın çok rahat döndüğü bir ülkede yaşıyoruz. Ürkütücü bir tablo.

Hele de, o dolap sadece yolsuzluk filan değil ise.

ŞAHİN’İN İFADESİ

İbrahim Şahin ifadesinde şunu söylüyor:

"Devlet beni üç ay önce, terörle mücadelede yeni bir oluşum için göreve çağırdı."

1-İbrahim Şahin daha önce Susurluk nedeniyle ceza alıyor. Şimdi yeniden göreve çağrılıyorsa, Susurluk devam ediyor. O raporlar, o gürültüler, o siyasi açıklamalar, hepsi bizi aldatmaktan ibaret.

2-Birileri İbrahim Şahin’i göreve çağırıyor, birileri içeriye atıyor. O zaman bu birileri arasında çatışma var.

Onlar birbiriyle ne uğruna çatışıyor? Göreve çağıranlar kim, içeriye atanlar kim? Ergenekon onlar arasındaki çatışmanın hesaplaşması mı? Tutuklananlar, gözaltına alınanlar bu hesaplaşmanın neresinde? Neden onlar? Onlar neyi ifade ediyor? Kimilerini kızdırmak, kimilerini sindirmek için mi onlar seçiliyor?

Karşınızda Sisler Bulvarı.

EVDEKİ KROKİ

Yine İbrahim Şahin’in evinde bulunan kroki üzerinden kazılan yerlerde çok sayıda silah ele geçiriliyor.

Şahin gibi, kırk yılın istihbaratçısı bu saatten sonra evinde bir yerlere sakladığı silahların krokisini bulundurur mu?

Bu soru mantığı zorluyor.

O zorlamanın dumanı tüterken, Şahin, "O kroki ile ilgim yok" diyor. Yani, birileri bir yere silah saklıyor, onun krokisini çiziyor, kroki Şahin’in evinden çıkıyor. Şahin’in ifadesine göre, bulunan krokinin Türkçesi bu.

Şahin doğru söylüyorsa, kroki ile Şahin arasında garip bir ilişki var. İçinden çıkılmaz sorularla dolu ilişkiler manzumesi.

ŞEFFAFLIK

Tayyip Erdoğan bütün bu süreci tanımlarken "Şeffaflıktan neden korkuyorsunuz" diye soruyor. Demek ki, Tayyip Erdoğan’a göre Ergenekon şeffaflık süreci. Güzel.

O zaman bu şeffaflık sürecinde suyu çıkmış Susurluk çıkmazının yeri ne?

Susurluk kirli ve karanlık ilişkiler sisteminin somut örneği. Madem şeffaflık, bir kısım devlet eski bir Susurlukçuya görev verirken, öteki kısım devlet aynı kişiyi neden içeri atıyor?

Şeffaflık bu soruların açıklanmasını gerekli kılıyor.

Ankara bildim bileli, Sisler Bulvarı. Bana hep meşum casus filmlerini hatırlatıyor. Sisler Bulvarı şimdi arapsaçından farksız.

Hayatlar sorgulanıyor

YİRMİ saat soruşturma sonunda Yalçın Küçük tutuklanıyor.

Yalçın Küçük’e sadece bugün değil, 10 yıl önce, 20 yıl önce yazdığı kitaplarla ilgili sorular da yöneltiliyor. Kural olarak, sorgulamanın yöneltilen suçu ve iddiayı içermesi gerekiyor.

Oysa, yansıyan haberler doğru ise şimdi görülüyor ki, Ergenekon adı altında hayatlar sorgulanıyor. Yirmi yıl önce yazılan kitap üzerinden Ergenekon izi sürülüyorsa, bundan sonra herhalde birkaç milyon insan bu serüvenden payını alacak demektir.

Jurnalcilik

ŞİMDİ sıra medyada. Yandaş medyanın avukatları bazı gazeteleri ima ederek Ergenekon’la bağlantı kurmaya çalışıyor. Hele biri açık açık gazete adı veriyor.

Türkiye’de büyük çoğunluk demokrasinin önünün açılmasını istiyor. Türkiye’de büyük çoğunluk şeffaflık istiyor. Türkiye’de büyük çoğunluk çetelerden kurtulmak istiyor. Türkiye’de büyük çoğunluk hukuk istiyor.

Türkiye’de, Ergenekon sürecinde hukuku sorgulamak, yandaş medyaya göre suç oluşturuyor. Üzerlerine örttükleri şal, sözüm ona demokrasi.

Şalın adı jurnalcilik.
Yazarın Tüm Yazıları