Denizi kurutmadan balığı tutamadılar

MARİFET, denizi kurutmadan balığı tutabilmek.

İsrail Gazze’de denizi kuruttu. Amaç Hamas’ı etkisizleştirmekti. Tam tersi oldu Hamas artık muhatap.

Ateşkes çabaları dün itibariyle sarpa sardı. Mısır ve Fransa’nın umut yaratan girişimi de sonuçsuz kaldı.

Hamas’ın Şam’daki siyasi bürosu yetkililerinden Muhammed Nazzal, dün "İsrail askerleri ile ev ev savaşacağız" dedi.

Merkezi Şam’da bulunan Filistinli örgütlerin sözcüsü olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Lideri Halid Abdülmecid dün Mısır-Fransa girişiminin kabul edilemeyeceğini açıkladı.

Türkiye’de Ergenekon, Avrupa’da ise Rusya’dan gelen gazın kesilmesinin yarattığı şok dalgaları, İsrail’in artık Gazze’de üzerinde BM bayrağı bulunan araçları da hedef aldığı haberlerini gölgeledi, Lübnan’dan fırlatılan füzelerin yol açacağı sonuçlar da tartışılmadı pek.

İsrail, Hamas’ı yakalamak için Gazze’yi kurutuyor.

Tanımamak için iki yılı aşkın bir zamandır yok saydığı Hamas ile başbaşa kalacağını hiç düşünmeden

Filistin artık Hamas’ın arkasında.

TÜRKİYE ARTIK HAMAS’I DA ETKİLEYEMEZ

GAZZE’
de yaşananlar karşısında dünya yeni yıl rehavetine gömülmüşken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şiddete son vermek için girişimlerde bulunmasını, çaba harcamasını olumlu karşılamıştım. İlk adımlar atılırken Türkiye’nin hem İsrail ile Hamas arasında bir uzlaşma noktasının oluşmasına katkısı bulunabileceği umudu doğmuştu. Başbakan’ın İsrail’e yönelik sert açıklamaları, Türkiye’yi sadece Hamas üzerinde etki yaratabilecek bir konuma itti. Sarkozy’nin, Şam’a gittiğinde Türkiye’den de bir temsilci istemesi de bunu gösterdi.

Bu da olumlu bir adımdı bana göre. Hamas olayın tarafı olduğuna göre denkleme dahil edilecekti ve Türkiye’nin Hamas ile yakın teması, uzlaşmanın sağlanabilirliği açısından önemliydi.

Ama artık Hamas’ın yanında Türkiye’nin değil İran’ın öne çıktığını görüyoruz.

Türkiye’nin dış politikanın eksenine oturtmaya çalıştığı bölgesel arabulucu rolünün gerçekleşebilmesi için çok dikkatli ve dengeli adımlar gerekiyor. Eğer taraflar arasında eşit mesafeyi koruyamazsanız her ikisinin üzerinde de etkili olamazsınız.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI SUS MU DEMEK

ERGENEKON
davasında da deniz kurutuluyor. Amaç, devlet içindeki Gladio artıklarını ortaya çıkartmaktı. Tam tersi oldu.

Bu dava, ortaya çıkartıp kanıtladığı gerçeklerle köhne sistemi sarsacağına, siyasi intikam ateşini körükleyerek Türkiye’yi sarsar hale geldi.

Tartışma, "bize de şunlar yapıldı, size de yaparlar" düzeyinde sürüyor.

Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleyen devlet içi çetelerin ortaya çıkartılması için yıllardan beri çağrı yapan bir gazeteci olarak bu davanın bu kadar ucu açık ve dağınıklık içinde sürmesinden rahatsızım. Çünkü amaç kayboluyor. Ucu açıklık süreci siyasallaştırıyor, süreç iktidar mücadelesi haline dönüşüyor.

İktidar çevrelerinin, bu süreci eleştirenlere "Yargı bağımsızdır. Susun bekleyin" demesini de kabul etmiyorum.

Türkiye’de mahkemelerin tam bağımsız olduğu söylenebilir mi? "Soruşturmalarda uluslararası standartlara uyulmalı" diyen Avrupa Komisyonu’nun uyarısı da mı bağımsız yargıya müdahale? Tabii ki sorgulanacak.

Muhalefeti susturmaya çalışmak değil, marifet denizi kurutmadan balığı tutmakta.
Yazarın Tüm Yazıları