Hukuk üstün ve fakat çok rahatsız

"... TÜRK Ordusunu kışkırtmak suretiyle, hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri..."

Bu cümle askeri çok rahatsız ediyor. Bu cümle Ergenekon iddianamesinde geçiyor. Çok sık ve her üç-beş sayfada bir.

İddianameyi en dikkatli okuyanların başında askeri hukukçular geliyor. Onlara göre, iddianame sık sık orduya gönderme yapıyor. Sadece emeklilere değil, halen görevde bulunan subaylara da, gönderme.

Ergenekon’da son dalgada yine emekli ve görevdeki general ve subayların gözaltına alınması, askerdeki rahatsızlığın temel kaynağı. Asker bu gönderme ve gözaltılarla doğrudan kendisine yönelik bir harekatla karşı karşıya kaldığını artık düşünüyor.

Bununla birlikte asker, hukukun üstünlüğüne inancından vazgeçmiyor.

DİNLEME REHBERİ

"... Yaptıkları telefon görüşmesinde özetle..."

Bu cümle askeri çok rahatsız ediyor. Bu cümle Ergenekon iddianamesinde geçiyor. Çok sık ve hemen her sayfasında.

İddianame telefon dinleme rehberi gibi. Sadece telefonların dinlenmesi değil ama iddianamede adı sanık olarak geçen kim varsa, onun konuştuğu herhangi bir subay ya da emekli generalin Ergenekon’a dahil edilmesi, askerdeki rahatsızlığın diğer kaynağı. Çünkü kim, kiminle konuşuyorsa, iddianameye göre, bir biçimde darbe için çete üyesi.

Asker bu nedenle kaygılı ve fakat hukukun üstünlüğüne inançlı.

KİTLE RUHU

Telefonlar bir anda azalıyor. İnsanlar telefonda ya da herhangi bir ortamda siyasi konuda, hele de AKP aleyhinde ise dillerini tutuyor.

İnsanlar birbirinden kuşkulanıyor, birbirine "acaba mı" diye yaklaşıyor, "Benim başıma da bir şey gelir mi" diye geriliyor.

Toprağı bol olsun, huzurunuzda Wilhelm Reich, Faşizmin Kitle Ruhu.

Ya da 1950’lerin Amerikası, dönemin düşmanı komünizm üzerinden, Arthur Miller, Cadı Kazanı. Benzer deyimle, McCarthy heyulası.

Gözaltına alınan örneğin, aşırı milliyetçi eski YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz ile katıksız sosyalist Prof. Yalçın Küçük, pilava birlikte kaşık sallamaları mümkün değil, ama darbe için bir arada, çete üyesi.

Bedrettin Dalan ile emekli orgeneral Tuncer Kılınç, emekli orgeneral Kemal Yavuz ile eski özel harekat daire başkanı İbrahim Şahin, yolları kesişiyor, heyecanlı bir serüvenin son durağı.

Belki, yeni bir yolculuğun ilk durağı. Dolaştıkça çözülecek bir yumağın ilk durağı.

Akif de, Kemal de hoş gelmedi

SIKI durun ve şu tanıma bakın: "Eski Türklerin yetiştirdiği marimus öküzünün sol arka bacağının uyluk yeri ile işkembesinin ayrıldığı yerde bir et parçası bulunur. İşte, buraya ’laik’ denir. Ve bugün kullandığımız kelimenin aslı buradan gelmektedir."

Bu satırların yazarı, TBMM eski başkanı Bülent Arınç’ın basın danışmanı Kemal Öztürk. Öztürk, AKP kapatma davası iddianamesine giriyor. Hazırladığı belgeseli RTÜK yasaklıyor. Demirel’e hakaretten bir yıl hapis cezası alıyor.

Bu aziz vatan evladı, şimdi Tayyip Erdoğan’ın basın danışmanı. Akif Beki ayrılmak zorunda kalınca, Erdoğan aynı göreve bu vatandaşı getiriyor.

Beki’nin ayrılarak, yeniden basına dönecek olmasını bazıları, "Aramıza hoş geldin Akif" diye alkışlıyor.

Kemal’in ne mal olduğu belli. Akif ise görevde iken, sevimsiz ve itici ve tam taraf. Basın danışmanlığı ile ideolojiyi birbirine karıştırıyor.

Kemal o göreve, Akif de aramıza hoş gelmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları