AİHM’ye ilk Ergenekon davası

POLİS soruyor, sorunun yanıtını bildiğinden emin bir tavırla: "Bundan sonra herhalde artık siyaset yapmazsınız."

Gazeteci Tuncay Özkan üç ay önce gözaltına alınıyor. Orada bazı polisler ona bu soruyu soruyor. Özkan üç ay önceki sorunun yanıtı pazar günü veriyor.

Tuncay Özkan
yarından sonra yapılacak birinci olağan kongrede Yeni Parti genel başkanlığına seçiliyor.

Özkan halen tutuklu. Ergenekon kapsamında. İçerde tutuklu olan bir kişi bir siyasal partinin genel başkanlığına seçiliyor. Bu bir ilk.

Yeni Parti otuz kurucu üye ile ağustosta kuruluyor, yarından sonra ilk kongresini topluyor. Parti ocak sonuna kadar kırk, mayıs sonuna kadar tüm illerde örgütlenmeyi hedefliyor.

KİTAP YAZIYOR

Tuncay Özkan terör örgütüne üyelik ve o faaliyetler iddiasıyla gözaltına alınıyor. Sonra tutuklanıyor. Ergenekon’da ikinci dalga tertibinden.

Aradan üç ay geçiyor, ortada henüz bir iddianame yok. Suçu oluşturan bir kanıt var mı, yok mu belli değil, ama suçlu olduğuna ilişkin bir kanaat var. O kanaat ile şimdilik üç ay ve kim bilir daha ne kadar tutuklu kalacak. Diğer Ergenekon tutukluları gibi.

Özkan, Silivri F Tipi Cezaevinde. İçerde bir kaç kitap yazıyor. Bu arada Ergenekon soruşturma soruları ve genel siyasal görüşleriyle ilgili, yazdığı makalelerden derleme ayrı bir kitap daha çıkacak. Kısa süre içinde.

Bu kitap yerli ve yabancı tüm sivil toplum kuruluşlarına gönderilecek.

BAŞVURU OCAKTA

Özkan’ın Türk hukuk sistemi ve Ergenekon adına asıl önemli girişimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurusu.

AİHM’e başvurmak için, iç hukuk yollarının tükenmesi gerek. İlk bakışta Ergenekon’da iç hukuk yolu henüz tükenmiş değil.

Tuncay Özkan yine de, AİHM’e başvuruyor, ocakta. Şu gerekçelerle:

1- Soruşturma sistemi evrensel hukuka aykırı,

2- İddianame olmadan aylarca tutuklu kalmak insan haklarına aykırı.

Bu başvuru ile Ergenekon ilk kez AİHM’e taşınmış olacak. Ergenekon ilk kez uluslararası nitelikle, başkalarının dikkatine sunulmuş olacak.

Üç haftadır beklenen İzin

ERGENEKON tutukluları cezaevi kütüphanesindeki bilgisayarları günde ancak bir saat kullanabiliyor. Çünkü, çok kişi bilgisayar kullanmak istiyor.

Ama, tutuklulara bilgisayar verilmesi Adalet Bakanlığının iznine bağlı.

Tutukluların istemi üzerine, mahkeme tutuklulara bilgisayar verilmesine karar veriyor. Karar, izin için Adalet Bakanlığı’na gönderiliyor.

Aradan üç hafta geçiyor. Adalet Bakanlığı’ndan henüz onay gelmiş değil. Oysa, oradakilerin çoğu kitap yazıyor, yazı yazıyor. Örneğin, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek son kitabını orada eliyle yazıyor.

Adalet Bakanlığı neden ayak sürçüyor, belli değil.

Birinci Anayasa Mahkemesi savaşı

SEÇMEN ve kütükleri ve kaldırılan belediyeler sadece siyaset dünyasını birbirine katmakla kalmıyor, yüksek yargı organları da, birbirine şimdi ateş püskürüyor.

Hatta, Anayasa Mahkemesi içinde Birinci Anayasa Mahkemesi Savaşı çıkıyor. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç ve bazı üyeler birbirine giriyor.

Başkan Kılıç önceki gün, kapatılan belediyelerin seçime girmesinin yolunu açan Danıştay kararını sert bir dille eleştirerek, "bu Anayasa ihlalidir" diyor.

Danıştay buna yanıt vermeye hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin bazı üyeleri, "bu sözler Anayasa Mahkemesi’nin değil, Başkan Kılıç’ın kendi görüşüdür" diyor.

Mahkeme uzun süredir huzursuz. Çalkalanıyor. Kılıç’ın AKP’yi kollayan tavrı ve tarafsızlığını yitirdiğine ilişkin görüntü ve demeçleri Anayasa Mahkemesi’ni bölüyor. Bölünme, şimdi herkesin gözü önünde yaşanıyor. Koca mahkemenin saygınlığı adına talihsizlik.

Üyelerin başkana tepkisi, Kılıç’a güvensizlik oyu anlamına geliyor. On dört ay önce, Kılıç’ı başkan seçen üyeler, şimdi onun "doğru söylemediğini" açıklıyor.

Kılıç, kendine duyulan güvensizliği nezaket çerçevesinde temizleyebilir, örneğin, istifa edebilir. Nerede o yürek?
Yazarın Tüm Yazıları