Hepimiz baskıcıyız

GENERALİMİZ, "Oğlum ver şu Hilmi’ye bir kırmızı şarap da doğru dürüst bir şey içsin" diyerek baskının dik álásını yapar mı?

Yapar...

Buna karşın "muhafazakár demokrat" belediye başkanlarımız, "Alkolü Moda İskelesi’nden def etme" girişimini başarıyla yürütür mü?

Yürütür...

Başörtülümüz, "Beyaz Türk" semtlerinde hor görülür mü?

Görülür...

Buna karşın başı açığımız kenar semtlerde ancak başını örterek kendini rahat hisseder mi?

Hisseder...

* * *

Anadolu başka álemdir...

Muhafazakárların devri iktidarında...

"Her şey serbest ama sıkıysa serbestlikten yararlan bakalım" diye özetleyebileceğimiz bir slogan, Anadolu şehirlerinin temel karakterini yansıtmaktadır...

Başörtülünün üniversiteye alınmadığı...

Ancak gençlerin şortla evlerinin balkonunda kahvaltı yapamadığı...

Tuhaf ve çıldırtıcı bir atmosferden söz ediyorum...

Durum şudur:

Büyük şehirlerin zengin semtlerinde dindarlar, kendilerini ne kadar "ötekileştirilmiş" hissediyorlarsa...

Anadolu kentlerinde de aykırılar, laikler, ateistler, ramazanda oruç tutmayanlar, türbansızlar, Aleviler, Kürtler, içki içenler kendilerini o kadar "ötekileştirilmiş" hissediyorlar...

Bir zamanlar...

Bu kadar egemen hale gelmemiş, bu derece muktedir olamamış dindarlarımız, hep yakınır ama hep yakınırdı...

"Eziliyoruz" derlerdi... "Ötekileştiriliyoruz" derlerdi... "Dinimizi yaşayamıyoruz" derlerdi...

"Dönemin egemenleri" ise şöyle çıkışırlardı yakınan dindarlara:

"Neden kendinizi ötekileştirilmiş hissediyorsunuz ki? Camiler açık, ezanlar okunuyor... Dininize, diyanetinize karışan mı var? Daha ne istiyorsunuz?"

Gün oldu... Devran döndü...

Kendilerini "ötekileştirilmiş" hisseden dindarlarımızın "mutlak iktidar"ı başladı...

Bu sefer "egemenin zehirli dili"ni kullanma sırası onlara geçti...

Son durum şudur:

Yeni dönemde kendilerini ötekileştirilmiş hisseden aykırılara, laiklere, ateistlere, ramazanda oruç tutmayanlara, Alevilere, Kürtlere, içki içenlere...

Zaman Gazetesi’nden falan şöyle sesleniyorlar:

"Hepsi yalan, hepsi uydurma... Zerre kadar baskı yoktur... Nereden çıkarıyorsunuz bu baskı hikáyelerini... Kendinizi öteki gibi hissedecek ne var?"

Alevilere çağrı

BIRAKIN, Allah’ınızı severseniz bırakın...

Bırakın Kültür Bakanı’ndan himmet beklemeyi...

Bırakın Cumhurbaşkanı’ndan vicdani bir tavır ummayı...

Bırakın Başbakan’ın harekete geçmesini arzu etmeyi...

Bırakın, lütfen bırakın...

Görmüyor musunuz?

O Madımak denilen otelde, "yanık insan kokusu" eşliğinde kebap yenmesine bir son vermek için hiçbirinin harekete geçeceği yok...

Madem...

Şu kadar derneğiniz, şu kadar örgütünüz var...

Hepsinden önemlisi şu kadar sızlayan vicdan var...

"İş başa düştü gayri" diyerek harekete geçin...

Bir yardım kampanyası başlatın, "Madımak Müze Olsun" diye...

İşte buradan söz veriyorum: İlk bağışçılardan biri ben olacağım...

Hafta ortası karnesi

ŞÜKRÜ ELEKDAĞ Tarafsız Bölge’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün annesi Adeviye Hanım’dan, partidaşı Canan Hanım’ın yaptığı densizlikten ötürü özür dilemesi nedeniyle "yıldızlı pekiyi" aldı...

İHSAN KALKAVAN Galatasaray’ın UEFA şampiyonu olmasını Fethullah Gülen’e bağlayarak, "Şeyh uçmaz, mürit uçurur" sözünü bir kez daha haklı çıkarması nedeniyle "eylülde gel" sonucunu hak etti...

CHP Çankaya Belediye Başkanı’yla ilgili yolsuzluk iddialarını yargıya taşımasıyla aldığı puanı, kafatasçılıkta inat eden Canan Arıtman’a kapıyı göstermemede inat etmesi nedeniyle kaybetti...

AYTAÇ DURAK "Her seçim ayrı partiden aday olma" geleneğini bozmayıp, bu kez MHP’ye giderek, "Adanalı Fırıldak Kubi" lakabına liyakat kazanması nedeniyle ilişik kesme cezası aldı...

PENGUEN Kapağına yerleştirdiği "odun" resminin altına "İşte Canan Arıtman’ın soyağacı" ifadesini koyarak, soyağacı meraklısı Canan Arıtman’a attığı mükemmel golle hem sınıfı doğrudan geçti, hem de gönüllerimizde taht kurdu...

KEMAL KILIÇDAROĞLU Evindeki şöminesinin üstüne bir av hayvanı kellesi daha asıp purosunu tüttüren yaman avcı edasıyla bir kelle daha almanın derin hazzını yaşaması nedeniyle 10 puanı hak etti...
Yazarın Tüm Yazıları