Binnaz Toprak’ı kutluyorum

PROF. Dr. Binnaz Toprak, Türkiye’nin en önemli bilim insanlarından birisi. Çok önemli saha araştırmaları var. Daha önce İslami hassasiyeti yüksek insanların duygu ve düşüncelerini araştırarak onların dışlanmışlık duygularının ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamıştı.

Şimdi de İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’le birlikte Boğaziçi Üniversitesi ve Açık Toplum Enstitüsü’nün desteklediği "Türkiye’de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakárlık Ekseninde Ötekileştirilenler" başlıklı çalışması ile Şerif Mardin Hoca’nın ortaya attığı mahalle baskısı kavramını bu kez laiklik hassasiyeti yüksek kesimler açısından irdeliyor.

Mahalle politikası kavramını kullanarak 2004’ten beri AKP’nin Milli Görüş vasıtası ile Türkiye’de bir sosyal baskı ortamı yarattığını iddia eden bir kişi olarak bu araştırmayı büyük bir dikkatle inceledim, araştırmayla ilgili yapılan toplantıyı keyifle takip ettim.

Binnaz Toprak ve arkadaşlarını her şeyden önce arı kovanına çomak soktukları için kutluyorum. Çok ama çok zor hazmedeceğimiz, hakkında yalan yanlış çok şeyler söyleyeceğimiz bir araştırma yapmışlar.

Ben araştırma bulgularına geçmeden önce metodoloji ile ilgili bazı gözlemlerde bulunmak istiyorum. Zira, araştırmayı karalamak isteyenler buradan saldıracaklar.

* * *

1) Bu çalışma 12 ilde, her birinde 3-4 gün kalınarak ve 265’i erkek, 136’sı kadın olmak üzere 401 kişiyle konuşularak yapılmış.

Araştırmanın kullandığı metodoloji, derinine mülakat! Böyle bir araştırmadan rakamsal/kesin sonuçlar çıkmaz.

Kaldı ki algılamaları ölçen çalışmalarda kesin sonuçlara ulaşmanın ne kadar mümkün olduğundan da emin değilim. Örneğin bir kişi; hayatı öyle tanıdığı için, tüm mahallenin üzerinde oluşturduğu baskıyı baskı olarak algılamayacağı gibi, bir başka şahıs da sadece bir kişinin üzerinde kurduğu baskıyı tüm mahallenin baskısı olarak algılayabilir.

Rakamsal verilerin dahi insanların işine geldiği gibi yorumlandığı (bakınız Tarhan Erdem’in başına gelenler) bir ülkede rakamlarla ifade edilmeyen bu araştırma da kişilerin işine geldiği gibi yorumlanacaktır.

2) Bu araştırmada sadece ve sadece laiklik hassasiyeti yüksek insanların mahalle baskısı üzerine algılamaları araştırılmıştır. Yukarıda söyledim. Toprak, daha önceleri İslami hassasiyeti yüksek insanların algıları üzerine de araştırmalar yapmış ve bu kesimden alkış almıştı. Şimdi bu kesimi destekleyenlerin dönüp de "Neden Canan Arıtman’ın tavrını incelemiyorsun!" türü serzenişleri saçmadır. Cinayet romanı yazan yazara, "Neden aşk romanı yazmadın?" diye sorulmaz. Sorulursa bu mızıkçılık olur.

Ancak tersine; Binnaz Toprak "Aramıza hoş geldin" diye alkışlanırsa bu da eşit seviyede haksız bir tavır olur. "Ben zaten gerçeği biliyordum, bak sen de şimdi öğrendin" mealli bir övgü, her şeyden önce araştırmacıya karşı saygısızlıktır.

* * *

3) Sadece 401 kişiyi kapsıyor veya sadece şu veya bu dernekten, partiden kişilerle görüşülmüştür denerek araştırmayı küçümseme savı ise sadece bilim bilmezliktir. Örneğin, Müslümanlar üzerine araştırma yapan kişiye, "Neden kiliseye gitmedin de camiye gittin!" diye çıkışılamaz. Laiklik hassasiyeti yüksek kişiler, bu kişilerin devam ettikleri derneklerde aranır.

4) Eğer, değişik illerdeki insanlar benzer hikáyeler ile aynı şikáyetlerde bulunmuşsa bu bulgular medyanın yarattığı şehir efsaneleri olarak da adlandırılamaz.

* * *

Farklı mekánlarda anlatılan benzer algılamalar ve olaylar, bilimsel bulgu değeri kazanmaz ama güçlü kanaatler oluşturur ve ilerideki araştırmalar için hipotezler yaratırlar.

Ben bu araştırmayı yukarıda tarif ettiğim gözlükle okudum. Yarın bulgulara değineceğim.
Yazarın Tüm Yazıları