Kural hatası mı!

ERMAN Toroğlu’nun dünkü yazısı çok iddialıydı. "Hakem iki düdük çaldı, biri ofsayt, diğeri santra. Kesinlikle kural hatası var" demiş. Ve eklemiş: "Düdükten sonra Konyasporlular topu yere koyup başlamadı. Top ceza alanından çıkmadı, diyecekler. Yani topun oyuna girmesinden bahsedecekler. Hakemin düdüğüyle oyuna başlamaktan değil. Onun için de maç başladı kabul etmeyecekler."

Toroğlu’nun yazısı bu şekilde devam ediyor. Burada çok kritik bir yorum var. Yani kararın kural hatası olduğunu iddia ediyor Toroğlu. Kendisi yayıncı kuruluşta her hafta sıcağı sıcağına pozisyonları yorumluyor. Hepimiz oturup seyrediyoruz. Bütün futbol dünyası, "Akşam Erman Toroğlu ne diyecek?" diyor pozisyonlar için. Türk futbolu için de önemli yorumlar yapıyor. Ama Toroğlu son yazısında önemli bir yanlış yaptı. Hem de futbolun temel kurallarını hiçe sayarak.

Oyun hakemin başlama düdüğüyle başlamaz. Kesinlikle ve kesinlikle futbolcunun teması önemlidir. Hakem düdük çalıp bir karar verebilir. Ama bu kararının yanlış olduğunu düşünürse top oyuna girmeden önce kararını değiştirebilir.

Örnek mi? Önce "hayali" bir örnek. Diyelim ki Kuddusi Müftüoğlu ofsayt düdüğünü çaldı. Tam oyunu başlatacakken yardımcısını gördü. Ama henüz gol kararını vermedi. Konyasporlular da topu oyuna sokmadı. Tam o sırada bir Fenerbahçeli oyuncu ile Konyasporlu oyuncu tartışsalar, tartışma büyüse. Ve Konyalı oyuncu Fenerbahçeli’ye vursa. Hakemin kararı ne olur Erman Abi?

Sana göre oyun başlamış olduğu için penaltı olmalı. Çünkü hakem ofsayt düdüğünü çalmış. Ama oyun kurallarına göre pozisyon penaltı değildir. Çünkü top oyunun dışındadır.

Örnekleri var

İkinci örneğimiz de golü atan Önder hakeme gitse ve "Hocam topa elimle müdahale ettim" dese. Müftüoğlu da bunun üzerine santra kararından vazgeçse ve oyun "elle oynamadan doğan" serbest atışla başlasa. Ortada çalınmış üç düdük olmayacak mı? Yine mi kural hatası olacak?

Gelelim üçüncü örneğimize, yaşanmış bir olaya. Çok önemli bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçı. Skor 1-1. Fenerbahçeli Aykut ceza alanı içinde düşürülüyor. Hakem penaltı düdüğü çalıyor ve eliyle beyaz noktayı gösteriyor. Fakat belki de yarım saniye ya da 1 saniye içinde Hakan Tecimer topa vuruyor ve gol oluyor. Hakem bu kez penaltı kararından vazgeçip gol kararı veriyor. Beşiktaşlılar düdüğe itiraz ediyorlar ama sonuç değişmiyor. Kural hatasından falan da bahsetmiyor kimse.

Evet Erman Abi. Sence o maçta kural hatası var mıydı? Hakemin düdük çaldıktan sonra karar değiştirip santra yaptırması normal miydi? Yoksa önemli bir "hakem hatası" mıydı sadece?

TEK BiR KARE YOK

TARİHİ bir gol atılıyor Konya’da. Hem de sıradan bir lig maçında değil, Fenerbahçe karşılaşmasında. Sarı lacivertli takım ilk kez lider oluyor. O gün ligde başka maç da yok. Yani tüm medya bu maçı takip ediyor. Ama gazetelerin hiçbirinde Önder’in pozisyonunun fotoğrafını göremiyorum ertesi gün. Televizyondan çekilmiş minicik kareler var. Makineler saniyede bilmem kaç kare çeken dijital aletler. Ama ortada tek bir kare yok. Ele dair, gole dair.

Maradona’nın golü 1986’da atıldı. Her açıdan fotoğrafı vardı. Metin Oktay’ın fileleri delen golünün üzerinden 50 yıl geçti ama fotoğrafı var. Ama Önder’in golünün fotoğrafı yok. Bütün fotoğrafçılar neden aynı yere kümelenir, neden uçan stoper çekmeye çalışır anlamam. Konya’daki maç 35. dakikada başladı, 35. dakikada bitti. Medyanın en zorlu işlerinden birini yapan foto muhabiri arkadaşların teknoloji yenilemenin yanı sıra vizyonlarını da geliştirmeleri şart bence.

DAHA ÇOK GOL iÇiN

MUSTAFA Denizli geldiğinden beri Beşiktaş 13 puan kaybetti. Liderliğe yükseldiği ligde altıncı sıraya kadar geriledi. Bunda bireysel hataların yanı sıra hücumdaki skor üretememe sıkıntısı en büyük faktör. Denizli’yle oynanan 9 lig maçında 14 gol atabilmiş Beşiktaş. Aynı dönemde Galatasaray 20, bir maç fazla oynayan Fenerbahçe ise 23 gol atmış. Futbolumuza "Hücum futbolu" sözcüğünün uygulamasını sokan çalıştırıcı, hücumdan mı vazgeçti yoksa.

Oysa sıkıntı bambaşka.

Takımın en çalışkan, savaşan oyuncusu Nobre’de sıkıntı. Öyle bir oyuncu ki Nobre, idmanların en iyisi. Maçlarda rakip savunmayı sürekli yıpratıyor. Ama skor üretiminde gol yüzdesi oldukça düşük. Gol atıyor ama Beşiktaş’ın yakaladığı pozisyon sayısına oranla bu sayı çok düşük. Denizli, hücumu Holosko ve Bobo üzerine kurmalı. Nobre’yi ikinci yarılarda kullanmalı. Holosko ve Bobo’nun hem sürati, hem adam eksiltme özellikleri, hem de gol vuruşları Nobre’ye oranla daha iyi. Beşiktaş hücum hattını bu ikili üzerine kurarsa tekrar şampiyonluğun en güçlü adayı olur.
Yazarın Tüm Yazıları