Apo son olarak Marx, Lenin ve Kürtleri aşmış

YALNIZLIK başına vuruyor. Yalnızlık, normal olmayan bir ruh hali yaratıyor. İmralı mahkumu Apo’nun ruh hali şu iki cümleyle netleşiyor:

"Ben Marx’ı aştım, Lenin’i aştım".

Haberin Devamı

Oooo, müthiş. Aşmanın devamı var:

"Ben Kürtleri de aştım, ben her şeyi aştım."

Oooo, vay canına.

Bu cümleler otantik. Birebir kendisine ait. Birebir kayıtlardan aktarma.

Apo Kürtleri aşıyor, ama Kürtlerin bir bölümü onu aşmayı bir türlü beceremiyor. O nedenle, o bölümün çuvallaması sürüyor.

TECRİT ŞİKAYETİ

Bu cümleler kayıtlara geçerken, cümlelerin yanına notlar düşülüyor. "Normal değil".

Kayıt düşenler kim? Yanılıyorsunuz, bizimkiler değil. Avrupalılar.

Bu kayıtlar ve bir başvuru İmralı’daki düzenin değişmesiyle ilgili süreci başlatıyor.

Apo, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (AİÖK) başvuruyor. "Tecrit ediliyorum" şikayeti.

Komitenin adı yanıltmasın. Komite istediği zaman cezaevlerini, karakolları ve benzeri yerleri denetliyor. Yaptırım gücü var. Geçmişte bizde cezaevlerinde yaşanan sorunların çözümünde AİÖK’nın payı var.

Apo’nun şikayeti, bilerek yalnız bırakılmak.

VOLTA ATARKEN

Komite şikayeti ciddiye alıyor, Ankara’yı uyarıyor, "yalnızlığına son verin" diyerek alternatifler sunuyor.

Ankara, Apo’nun bir cezaevine nakline karşı. Komite:

"Sizi anlıyoruz, başka cezaevine nakletmeyin, ama hiç olmazsa, oraya mahkum gönderin."

İmralı’ya yeni bir cezaevi yapılarak, oraya mahkum gönderilmesiyle ilgili gelişmelerin perde arkasında bunlar yaşanıyor. Avrupa’nın bastırması. Bunun sonucunda, oraya mahkumlar gönderilecek.

Volta atarken günde ortalama bir saat oradaki mahkumlarla karşılaşacak ve konuşacak.

ONLAR DA YALNIZ

Tecride çözüm böyle bulunuyor. Ankara ile anılan komitenin ortak kararı olarak. Ancak, çözüm bulunması güçleşen Apo’nun ruh hali.

Marx’ı, Lenin’i ve Kürtleri aştığını ilan eden Apo’dan Kürtlere hayır gelmesi artık zor. Buna karşılık, PKK dışında belli bir Kürt gurubu her konuda gözünü, kulağını hala İmralı’ya çeviriyor.

Aslında, Apo’yu kendi iddiası için kullanıyor. Muhalefetini Apo üzerinden yürütüyor.

Apo üzerinden yürüttüğü muhalefet, Apo gibi, o gurubu da yalnızlığa itiyor. Oysa, kendi ideolojisini ondan bağımsız savunsa, bu kadar marjinal kalmayabilir.

Başesgioğlu’na yakışan

SPORDAN sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nu 90’lı yıllardan, ANAP döneminden tanıyorum. Düzgün bir politikacı.

Oğlu Hakan Kastamonuspor yöneticisi. Takımından üç futbolcu kırmızı kart görünce, sahaya giriyor ve hakeme saldırıyor, "bunun hesabını soracağım, seni takip ettireceğim, her adımına baktıracağım" diyor.

Yok ya, ciddi mi? Nasıl takip ettirecek? Hesabını nasıl soracak? Çünkü, babası spordan sorumlu koca bakan. Babasına güveniyor.

İnsanın haddini bilmesi gereken yerlerden biri, babasının yürüttüğü görevin sorumluluğunu taşımasını bilmek. Baban spordan sorumlu ise, senin hiç olay çıkartmaman gereken yer spor sahaları.

Hakan hakemden hesap sormayı aklına takmışken, babası ondan çoktan hesap sormuş olmalı. Tanıdığım Sayın Bakana yakışan bu. Tersini aklıma bile getirmiyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları