Konuk işçinin ev sahibi çocuğu

TAM bir hafta önce, Hollanda’nın Rotterdam kentinde bindiğim taksinin şoforü, "Neden bize Türkleri yolladınız" dediğinde, yanıtım "Biz yollamadık siz davet ettiniz" oldu.

Kızmadan, somurtmadan, dişlerine bakıp, gücüne kuvvetine göre seçip götürdüklerini anlattım.

Ben o günleri anımsıyorum, Avrupa’dan gelen bilmişlerin karşısında sıraya giren Anadolu insanının iç çamaşırlı resimleri yayınlanırdı gazetelerde.

Seçerek alıp götürdüler. Bir süre sonra geri döneceklerini düşündüler, geçici olduklarına o kadar inanmışlardı ki onlara "Konuk işçi-yabancı işçi" dediler.

Ama Obama’nın seçimi ile birlikte Amerika’dan Avrupa’ya yayılan değişim umudu, Avrupa’ya da "yabancı"larını anımsattı.

Şimdi yeni bir dönem başlıyor.

Avrupa, yabancıların geçici olmadığını fark ediyor.

11 Eylül, ırkçılığın, yabancı düşmanlığının çoktan geride kaldığını düşünenleri uyandırdı.

Sorunlar geride kalmamış, halının altına süpürülmüştü sadece.

Şimdi, bir yandan yabancı düşmanlığını kontrol etmek diğer yandan yeni Avrupa’yı ve nereye gittiğini anlamaya çalışmakla meşgul Avrupa.

*

AVRUPALILAR
, "Bizim de Obamamız olabilir mi?" diye düşünürken, Avusturya’da Müslüman bir Türk’ün başbakanlığı mümkün mü tartışmaları gündemi kaplarken Almanya’dan haber geldi: Cem Özdemir Yeşiller’in eş başkanı seçilmişti.

İlk kez bir konuk işçinin çocuğu, bir Alman partisinin başına geliyordu. Hem de yüzde 70’leri geçen bir oy çokluğu ile.

Bundan birkaç gün önce Hollanda da, Fas kökenli bir politikacı olan Ahmad Abutaleb’i Rotterdam Belediye başkanlığına aday seçti. Kararı Kraliçe verecek ama bir Faslı’yı Avrupa’nın en büyük liman kentlerinden birinin yerel yönetimine aday göstermek Sosyal Demokrat’lara prim yaptırdı.

Cem Özdemir’in seçildikten sonra yaptığı konuşmayı iyi tahlil etmek gerekiyor.

"Önemli olan Türk kökenim nedeniyle seçilmiş olmam değil, önemli olan insanın kökeninin değer taşımaması" dedi.

İşte yeni Avrupa bu formülün çevresinde gelişecek.

Obama seçildiğinde, dünyanın her tarafındaki siyahlar, esaretle damgalanmış bir sayfayı kapatmanın sevincini yaşadılar ama o seçim sonrası davranışlarını sadece siyahların değil bütün Amerika’nın temsilcisi olduğu mesajını vermek üzere kurgulamıştı.

Cem Özdemir de buna dikkat ediyor. O, Türkiye kökenli bir Alman.

Yabancı işçilerin, göçmenlerin sorunlarını yakından tanıyan, bunları hisseden bir politikacı ama onlar kadar diğer Alman vatandaşlarının sorunlarına da Yeşiller hareketi adına çözüm üretmekle sorumlu olduğunun farkında.

Ben de, onun Türk kökeninden ötürü değil, başarılı bir Alman vatandaşı hem de Türkiye kökenli olmasından sevinç duyuyorum.

*

GÖÇMENLERİN
çocukları geri dönmeyecek, onlar Türk, Faslı, Cezayirli, Surinam vesaireli değil, kökleri buralarda olan yeni Avrupalılar.

İşte onların, bu iki buçuk milyonu Almanya’da yaşayan dört milyon civarında Müslüman nüfusunun geri dönmeyeceğini içine sindirdiğinde, İslamiyetin kıtanın ikinci dini haline gelmekte olduğunu kabul ettiğinde, melezliğin dinamizmini siyasete yansıtabildiğinde Avrupa değişimi yakalayabilecek.

Avrupa’nın yeni siyaseti, ama önce Avrupa solu, yeni dilini konuk işçilerinin ev sahibi çocuklarıyla bulacak.
Yazarın Tüm Yazıları