Bakü’den geliyorum

KÜLTÜR Bakanlığı ile Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği, son dönem ses getiren 9 Türk filmini, "Türkiye’den Film Var" başlığıyla Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde gösterime sunma kararı almış...

Ben bu güzel etkinliğin Azerbaycan ayağına katıldım...

Bakü’de Türk filmlerini alt yazısız izleyebilen hayli kalabalık bir seyirci topluluğunu görmek etkileyiciydi...

"Babam ve Oğlum"u izlerken, onlar da tıpkı bizim gibi ağladılar... "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak"ı çılgınca alkışladılar... "Uzak" onları da şaşırttı... "Yumurta"yı onlar da tartıştılar... "Kabadayı"ya ilgi gösterdiler... "Beyaz Melek"e hayran kaldılar... "Beynelmilel"e güldüler... "Mutluluk"u çok beğendiler...

Kısacası...

Bu filmler, Azerbaycan ile Türkiye arasında mükemmel bir köprü oldu...

Bu etkinlik nedeniyle hem Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı, hem de etkinlik boyunca filmlerin tanıtım işini bire bir üstlenen SİNEBİR Başkanı yönetmen İsmail Güneş’i canı gönülden kutluyorum...

* * *

Hepsi bu değil tabii...

Bir de "Bakü’de neler yaptım?" meselesi var...

Buyurun...

- Azerbaycan’a yolu düşen herkes gibi ben de Azeri Türkçesi’nde bize tuhaf gelen sözcükler üzerinden bolca "mavra" yaptım...

- Ülkücü bir geçmişim olmadığı için "Azatlık Meydanı"nda volta atarken ne "Turan ülküsü"nü andım, ne de "Kızılelma geyiği" yaptım... Sadece hayli "Sovyetik" binaların seyrine dalmakla yetindim...

- Fethullah Gülen ile İlham Aliyev yönetiminin arasının gayet iyi olduğunu gözlemledim...

- Türkiye’nin Azerbaycan’dan en az 20 yıl ileride olduğu saptamasını yaparak kendimi rahatlattım... Transformasyonumuzu gerçekleştiren Turgut Özal’a rahmet okudum...

- Azeri parası Manat’ın değerinin neredeyse Euro’ya eşit olduğunu öğrenince "Breh! Breh! Breh!" dedim...

- Bakü’nün Londra ve Tokyo’dan daha pahalı bir şehir olduğunu gördüm ve bu kadar pahalı bir şehirde ayda 300 Manat’a geçimin nasıl sağlandığını merak ettim... Sonunda "hörmet" adı altında işleyen yasal rüşvetin yaygınlığını keşfettim...

- Prof. Dr. Haydar Baş’ın "profesörlük" titrini aldığı Bakü Devlet Üniversitesi’nde diplomaların "hörmet" yoluyla kazanıldığına dair yaygın dedikoduyu öğrenince, "Acaba ben de buradan bir profesörlük kapabilir miyim?" diye arayışa geçtim... Ancak fiyatların yükseldiğini, olayın bana biraz tuzluya mal olacağını öğrendim...

- Şarkıcı Çelik, Bakü’ye yerleşmiş... Galiba askerlik meselesi yüzünden... Çelik’in Bakü’de hayli şöhretli olduğunu fark ettim ve bu şarkıcımızla gurur duydum...

- Bakü sokaklarından cinsiyete göre gözlem: Erkekler kendilerini salmış gibi, kadınlar ise moda dergilerinden fırlamış gibi...

- O kadar çok lüks araba var ki şehirde... İşittiğimize göre devlet memuruymuş sahipleri... "Buranın memurları, gerçekten de işini biliyormuş" yorumunu yaptım.

- Türkiye, buranın Amerika’sı gibi... İşini çok iyi yapan Türk Büyükelçisi, Azerbaycan’ın en havalı diplomatı... Büyükelçi’nin, bu havayı memleketi namına gayet iyi kullandığını gözlemledim...

Putin’den hallice

"SEVSİNLER seni" diyor... "Yazıklar olsun" diyor... Polemiğin kralını yapıyor... Boykot falan ilan ediyor... Akreditasyon iptal ediyor...

Ancak hakkını yemeyelim...

Henüz kendisinden...

"O Fehmi Koru denilen kişiyi hayalarından asacağım" türünden açıklamalar sadır olmadı...

İyiyiz yani...
Yazarın Tüm Yazıları